Bu helva da neyin nesi?

A -
A +
 “Beni tanımadınız galiba muhtar. Ben sizin kırk sene önce yardım ettiğiniz köylünüzüm...”
 
 
Nereden nereye... Eskisi gibi ulaşım zorluğu çekilmeyen köyüme, minibüsle giderken hatıralar canlanmıştı gözümde… Yıllar önceki yokluğu, o zamanlar köyümüzde muhtarlık yaptığım günleri hatırlamıştım... İnsan bulunduğu makam ne olursa olsun hizmet ettiği sürece ona layık olur düşüncesi hâkimdi içimde… Yoksa “ben muhtarım” diyerek makamdan istifade etmek hiç aklımdan geçmedi… 
Minibüsün camından yemyeşil ağaçları seyrederek giderken yanımdaki kızımın haberi yoktu bile içimden geçen duygu ve düşüncelerden…
Artık köyümle sadece hatıralarım kadar ilgim vardı… Şehirde dükkân açmıştım. Dükkândan bile emekli olmuş sayılırdım...
O gün yine böyle nostaljik duygularımın zirve yaptığı bir gündü… Köyümüze giden minibüsümüz beni, dükkânımın önünden almıştı. Şoförün arkasındaki koltuklar müsaitti. E herkes eskiden alıştığı için olsa gerek "muhtar" diye hitap ediyordu… Tabii biz de buna alışmıştık…
Yolculara selam verip oturdum… Yanımda da kızım vardı… Bizim koltuğun arkasında oturan üç kadının kim olduklarına dikkat etmemiştim bile...
Neyse minibüs, köyümüze yaklaştığında bir dükkânın önünde yolcu almak için durunca, arkamızda oturan kadınlardan bir tanesi şoföre seslendi:
-Şoför bey iki dakika eğlen de dükkânda az bir işim var. Hemen geleyim…
Herkes birbirini tanıdığı için arada hatır olur. Şoför “e biraz acele et!” diyerek beklemeye başladı… Kadıncağız hemen aşağı inip bakkala seslendi. Tenha ve sessiz bir ortam olduğu için hepimiz duyuyorduk:
-Oğlum sizde tahin helvası bulunur mu?
-Var teyze, ne kadar lazım?
-Bana bütün bir paketi ver… Sar onu güzelce…
Bütün bir paket dediği neredeyse iki kilo geliyordu… Kadıncağızın bu telaşlı hareketi doğrusu dikkatimi çekti. Çünkü bu yolcu, ihtiyacı olsa önceden alacağı bir şeyi böyle hiç beklenmedik bir zamanda birdenbire neden almak istesin ki?
Ama az sonra daha da şaşıracaktım!.. Çünkü çabuk çabuk nefes nefese helvayı alıp minibüse binen kadın, daha koltuğuna oturur oturmaz, kızıma seslendi. Aralarında fiskos şeklinde bazı konuşmalar geçti. Kızım bana dönüp dedi ki:
-Baba, bu hanım teyze, bu helvayı sana vermek istiyor.
Şaşırdım. “Helva mı bu da neyin sesi oluyor?” diye itiraz ettim.
Bunun üzerine kadın, bana açıklamada bulundu:
-Beni tanımadınız galiba muhtar. Ben sizin kırk sene önce yardım ettiğiniz köylünüzüm. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.