"İkinizin de adı güzel"

A -
A +
 “Yemez içmez giymez yedirmez… Cıbıllar sülalesi cimrilikte dünya birincisidir...”
 
 
Kahvede çay içerken karşılaştığım iki ihtiyarın birbirine yaptığı konuşma ve çay ısmarlama iddiasını anlatmaya bugün de devam ediyorum:
"Cıbıl" lakaplı dedi ki:
“Olmaz mı hemşehrim. Tabii ki bizim de adlarımız var. Ama köyde kime sorsan kimse bizi ismimiz ile tanımız. Köyde hemen hemen herkesin bir lakabı vardır. Bu 'Kirli'nin gerçek adı Hüseyin’dir. Benim adım da Bekir. Ama kimse beni köyde Bekir diye tanımaz. Hatta eşim bile bana 'Cıbıl' diyor..."
“Peki neden bu lakaplar verilmiş size?”
Bekir Amca anlatmaya başladı:
“Bu Kirli var ya Kirli, tam bir kirli çıkıdır. Bunda paraların girişi vardır çıkışı yoktur. Bu Kirli, sineğin yağını bile hesap eder. Bunda değil bizim köyü, Kütahya’yı satın alacak kadar para mal mülk vardır...”
Cıbıl'ın söylediklerine Kirli'nin kızdığı belli oluyordu. Birkaç homurtudan sonra Cıbıl’dan aşağı kalmayacak şekilde cevap verdi:
“Geç bunları hemşehrim. Bu Cıbıl'ın söylediklerine inanma sen... Asıl bizim köyün en zengini odur… Yemez içmez giymez yedirmez… Cıbıllar sülalesi cimrilikte dünya birincisidir...”
Derken Cıbılla Kirli karşılıklı yine atışmaya başlamışlardı. Hayatımda duymadığım gün görmedik laflara bu iki yaşlı adamın sözleriyle şahit oluyordum. Kavga mı ediyorlardı şaka mı yapıyorlardı belli değildi.
Bu sırada kardeşim sürekli kaş göz işareti ile sıkıldığını, gitmek istediğini anlatmaya çalışıyordu. Baktım vakit bir hayli ilerliyor. Ayağa kalktım, çaycı Aydın'a Cıbıl ile Kirli'ye iki çay daha getirmesini söyledikten sonra;
“Bekir Abi, Hüseyin Amca benden yaşça büyüksünüz. Sizlere akıl verecek değilim. Bakın sizlere lakabınız ile değil isminiz ile hitap ediyorum. İkinizin de ne güzel ismi var… Varın birbirinize isminizle hitap edin. Mala mülke gelince düşünseniz ya kefenin cebi yok. Öbür tarafa mal mülk götüren var mı? Sizler yardım etmediğiniz, dine hizmet etmediğiniz fakir fukaraya kol kanat germediğiniz o paraların sadece bekçiliğini yapıyorsunuz, öte dünyada da hesabını vereceksiniz. Daha fazla uzatmayalım. Hakkınızı helal edin. Hadi bana eyvallah” dedim. İkisiyle de tokalaşıp vedalaştım.
Kardeşim ile genellikle köylülerin garibanların takıldığı otantik bir ortamı olan Söğüt Gölgesi adlı çay evinden ayrılırken giderken dua ettim ikisinin de bir daha birbirine böyle hitap etmemesi için. Rabbim dualarımızı kabul eylesin...
       Şahin Ertürk-Kütahya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.