Bu çocuklar da kimdi?

A -
A +
“Tam tutanağı yarılamıştım ki oda kapısı açıldı ve içeriye biri erkek biri kız iki çocuk girdi...”
 
 
Adalet Başmüfettişi iken yaptığım denetimle ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
İrade dışı olarak başkâtibe karşı resmiyetin en sert yüzünü göstermeye başladım. Hatta onu azarlayıp kırıcı sözler söylemekten kendimi alamadım. Çünkü tespit ettiğim hesaplardaki yolsuzluğu, en az üç yıl ağır hapsi gerektiren zimmet suçu oluşturuyordu.
O gün öğle paydosundan sonra, işlediği bu suçtan dolayı onu sorguya çekmeye başladım. Yaptığını savunacak hiçbir sebep bulamazdı. Her şey açık seçik ortadaydı. O an suçüstü yakalanmış olmanın çok ağır travmasını yaşıyordu. Sadece “şeytana uydum” kelimeleri döküldü ağzından.
Noterler, yaptıkları işlemler için tarifede oranları belirlenmiş harç ve damga vergisini, devlet adına tahsil edip toplam hasılatı her on beş günde bir mal müdürlüğüne yatırıp makbuzlarını saklarlar.
Bu başkâtip o işlemden aldığı, devlete ait bu paraları gelir hanesine noksan kaydedip aradaki farkı zimmetine geçirmişti. Daha önceki denetim döneminde bunu yapmış mı bilemiyorum? Benim dönemime ait zimmet toplamı başkâtibin o günkü maaşının üç dört katı kadardı.
Her denetimde bu tip olumsuzluklarla karşılaştığım zaman moralim olabildiğince bozulur. Bu kez de öyle oldu. Adamı elimde olmadan azarlamaya başladım ve hakkında yapacağım soruşturma için ayrıca yazılı savunmasını hazırlamasını tembihleyip kendi odasında karşıma oturtarak ifadesini almaya başladım.
Yaptığı bu kurnazca hilenin ortaya çıkmasına çok şaşırmıştı. Tam tutanağı yarılamıştım ki oda kapısı birden açıldı ve biri on yaşında erkek, diğeri de altı yaşlarında, yüzü tülbentle kapatılmış bir kız çocuğu içeriye girdiler.
Başkâtip birden irkilerek onlara “niye geldiniz, bak bizim işimiz var" diye çıkışınca, yüzünde yaş günü eğlence maskesi bulunan kız çocuğu "biliyor musun baba benim bugün yaş günüm, ‘belki babam unutur’ dedi ağabeyim. Onun için geldik" dedi.
Çocuğun bu konuşması karşısında başkâtibin yüzü bir anda sarardı. Onlara uzun uzun baktı ve "Hiç unutur muyum kızım. Yaş günün kutlu olsun. Allah böyle günleri seksen sene yüz sene kutlamanı nasip etsin sana" derken cümlesinin sonunda sesi titredi. Ağlamamak için kendini zor tuttuğu sesinden anlaşılmıştı… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.