Acaba ecelim mi çağırıyor?

A -
A +
“Yol ayrımında ayrılıp arabanın yönünü yokuşa verdim. Koyu bir karanlık hâkim oldu...”
 
Gördes hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Artık "bu gece yarısı yalnız başıma yola çıkmak akıllıca bir iş değil” diye düşündüm. Yatakta uyanık, biraz o yana, biraz bu yana döndüm ama içimdeki o huzursuzluk devamlı çoğalıyordu; "Kalk Gördes’e git!.." Yataktan kalktım. İki rekât namaz kıldım. Dua ettim. Ama içimdeki his sürekli “Kalk yola çık” diyor. Bir türlü o duyguyu ve hissi bastıramıyorum... Kalktım elbiselerimi tekrar giydim. “En iyisi yola düşüp Gördes’e gideyim” dedim...
Hatta bir ara kendi kendime “yahu acaba ecelim geldi de o yolda öleceğim mi? Ecelim mi beni çağırıyor” diye de düşündüm. Yani illa “kalk Gördes’e git” hissini bastıramayınca aklıma böyle düşünceler de geliyordu...
Ayağa kalktım. Kararımı verdim. “Bu işte de bir hayır var, en iyisi Gördes’e gideyim” dedim. Bu arada saat de 01.00 oldu.
Aşağıya bahçeye indim. Arabayı çalıştırdım. Rahmetli babam telaşlı bir şekilde ikinci katın balkonuna çıktı: “Oğlum hayırdır bir olay mı oldu? Bu gece yarısı nereye gidiyorsun? Acil bir durum mu var?” dedi.
Ben de “Babacığım korkma herhangi bir üzücü acil bir durum yok. Gördes’e sabah erkenden gidecektim. Uyku tutmadı şimdi gideyim dedim. Bana dua et, sen git rahat rahat yat” dedim.
Bu his beni sanki boynuma bir zincir takılmış gibi çekip götürüyordu... Neyse arabama bindim. Üç âyet-el kürsî okudum. Gecenin zifirî karanlığında tek başıma yola çıktım.
Akhisar’ı on kilometre geçince Sındırgı Gördes yol ayrımı var. Sındırgı yolu düz devam eder. Gördes yolu dağa doğru çamların içinde kıvrım kıvrım virajlarla gidilir. Tenha, gece, pek araba geçmez. Korkulu bir yol. Tam yol ayrımında ayrıldım. Arabanın yönünü yokuşa verdim. Koyu bir karanlık hâkim oldu. Sadece arabanın far yönünü görülebiliyorum. Arkadan önden tek bir araç geçmiyor. Sessizlik ki ancak baykuşların sesi duyuluyor. O mübarek hayvanın da sesi insanı temelli ürkütüyor. Yamaca doğru ikinci viteste yol alırken aman Allah’ım, uzun boylu bir adam kendini arabamın önüne attı, el kaldırdı. Benim mantıklı olarak gecenin o saatinde, o tenha yerde durup bir kişiyi arabama almam mümkün değil. Hiç de âdetim değil. Hep temkinli davranırdım. Ama hiç ürpermeden, korkmadan, gayet emin bir şekilde arabamı durdurdum... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.