"Acaba biz de görür müyüz?"

A -
A +
“Hep derdim ki acaba o insanları biz de görür müyüz? Kerametlerine şahit olur muyuz?”
 
 
Gördes hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Zaman ilerledikçe gelen geçen arabalar da kesilir. Ortam tamamen sessizleşir… Bilgin Abi korkmaya başlar. Vakit bayağı gece yarısına doğru ilerler. Ceketini toprağın üstünde yere serer ve yatsı namazını eda eder. Duaya başlayınca iyice korkar. "Ben sabaha kadar burada ne yapacağım Allah’ım...” diye kara kara düşünür.
Tesbihattan sonra ellerini kaldırır “Ey Abdülhakim Arvasi hazretleri... Ey o mübarek zatın zamanımızdaki talebeleri... Ey Hakikat Kitabevi'nin eserlerinde isimlerini okuduğum Ehl-i sünnet âlimleri... Bakın burada sizi gönülden seven bir garip günahkâr, gece karanlığında yolda çaresiz kalmış, korku ve sıkıntı içindedir. Beni bu sıkıntıdan kurtarın, istimdat edin” der.
Rabbine yalvarır iki damla gözyaşı döker Fatiha’yı okur. Ayakkabılarını giyer. Ceketini silkeler omuzuna alır. O ara bir araba ışığı görünür. Heyecanla yolun kıyısına yaklaşır… Bakar ki araba çok yavaş geliyor, hemen önüne atlar…
İşte böyle… Bunu niye mi yazdım? Çocukluğumda babamın yaptığı sohbetlerde Peygamberlerin mucizelerinden evliyanın kerametlerinden anlatırlardı…
Hele Şah-ı Nakşibendi Hazretlerin ve onun yolunda gidenlerin hâl ve kerametlerini çok anlatırlardı. Bu olağanüstü hâller acaba bu zamanın insanlarında da var mı? Bu hep aklımda soru işareti olarak kalırdı. Sürekli, “Acaba o insanları biz de görür müyüz? Keramet ve hâllerine şahit olur muyuz?” diye hep aklımda geçirirdim.
Yıllar birbirini kovaladı. Evlendik, iş güç sahibi olduk. Ama hep bir keramet sahibi zatı görmek ve kerametine şahit olmak istiyordum. Sanki içimde bir ukde idi. Elhamdülillah mübarek insanlarla tanıştık. Çok defalarca keramet ve hâllerini gördük. Onlardan yalnız birini yazdım sizlere… Gerçekten yazması çok zor ve mesuliyetli bir iş... Artık yaşımız belirli bir kemale geldiği için ve “o büyüklerin hâllerini yeni nesil okusun anlasın, dinlesin” diye yazdım. Yoksa o büyük âlim ve veliler, İslam tarihi boyunca hep şunu söylemişler:
“En büyük keramet; istikamet sahibi olmak, dinimize uygun yaşamak, farzları yapıp sünnet-i seniyyeye yapışmaktır. Bu yolun en büyük kerameti dünyanın her köşesine kitapların gitmesi ve okunmasıdır ayan beyan göz önünde.” Rabbim şefaatlerine kavuştursun.
        Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.