​Tadı değil gönlünüz değişti

Beyzade, yanındaki adamlarıyla bağlık bahçelik bir mekânda dinlenirken karşıda büyükçe bir nar bahçesi gördü. Narlar dallarında birbirinden güzel duruyordu. Dedi ki adamlarına:

-Çok canım çekti. Gidin bahçıvandan biraz nar alıp gelin.

Adamlar hemen bahçede çalışan ihtiyarın yanına seğirtti:

-Beybaba… Beyzademizin canı nar istedi. Bize nar ver biraz…

-Hayhay delikanlılar… Biraz bekleyin size nar şerbeti bile ikram ederim…

İhtiyar bahçedeki minik kulübeye girdi. Biraz sonra elinde bir tepsi dolusu nar suyu kÂsesiyle döndü.

-Buyurun için şifa olur inşallah…

Beyzade ve adamları nar şerbetini içtiler. Böylesi hoş bir nar suyunu ilk defa içiyordu Beyzade:

-Baba sen mi yetiştiriyorsun bu narları…

-Evet beyzadem…

-Bu bahçe senin mi?

-Evet… Babamdan miras kaldı.

-Başka bir gelirin var mı?

-Yok… Hepsi bu gördüğün mülk…

-Kimin kimsen var mı?

-Yok. Bir ben bir de yaşlı 'Köroğlu'm var… Geçinip gidiyoruz çok şükür.

-Oğul uşağın yok mu?

-Allah evlat vermedi. Hâlimize şükür…

-Hadi kal sağlıcakla…

-Yolun açık olsun beyzadem… Yine bekleriz…

Yolda giderken beyzadenin aklına takıldı: “Böylesine güzel bir bahçe var. Bu ihtiyarların bir ayağı çukurda. Bugün var yarın yoklar… Şu nar bahçelerini ucuza kapatmalıyım..."

Bu düşünceyle akşama doğru dönüp yine geldiler. İhtiyar sohbette yine nar şerbeti ikram etti.

-Baba sizinle bir şey konuşmaya geldik.

-Buyurun hoş sefa geldiniz.

-Ama kızmak darılmak yok…

-Kızmam darılmam evlat… Hele şu şerbetleri dikiverin kafanıza…

-Şerbete hayır demeyiz… Dikelim bakalım…

Şerbeti içip öyle konuşacak. Bahçeyi de ucuza kapatacak. Akılda fesatlık var.

Ama içtiği nar suyu berbat mı berbat… Acıdan da öte zehir gibi…

Suratını buruşturur Beyzade:

-Baba bu narlar sabahki narlardan değil mi?

-Tıpkısının aynısı evladım.

-Olamaz. Onların tadı çok güzeldi. Bunlar ise acı zehir gibi… Tadı değişmiş bunların…

İhtiyar gülümsedi:

-Beyzadem bizim narda değişiklik yok… Ama sizin kalbinizde değişiklik var… Sabahki kalbinizle şimdiki kalbiniz aynı değil!..

 

 

 

 

Çanakkale; Ana vatan.

Altında tarihi emziren ana.

Vatana kanıyla şanını katan.

Ayyıldız sarılmış mukaddes cana.

 

Yaşım on beş toprakta kan kokusu,

Etrafta top sesi, kurşun dolgusu,

Cihat etmekteyiz, mevziler pusu,

Şehadet şerbetinin bizde tapusu.

 

Hem genci, ihtiyarı harbe koşuyor,

Aş pişiren analar mermi taşıyor.

Tekbirlerle ruhaniyet coşuyor,

Bunu gören düşmanlar başın kaşıyor.

 

 

 

 

Yapılan araştırmalara göre nar ve nar kabuğunun birçok faydası vardır.

Nar’ın tepesindeki taç bazı botanikçiler tarafından meyvelerin kralı olduğuna işaret sayılmıştır.

Nar dış kabuk, iç zar ve çekirdeklerden oluşmaktadır. Nar suyu damar sağlığı açısından vazgeçilmezdir. Damar tıkanıklıklarını geriletir. Tansiyon düşürücü etkisi meşhurdur.

Sadece nar suyu ile yetinmemeli narı yiyerek de tüketmelidir. Narın içindeki zar mide ülserine çok iyi gelmektedir. Zengin bir C vitamin deposudur. Cildi gençleştirir. Sindirim sistemini rahatlatır. Öksürüğe, nezle ve gribal enfeksiyona karşı iyi gelir. Kemikleri kuvvetlendirir.

Hemoroid rahatsızlığında kullanılır. Diş sağlığını destekler. Kolesterol ve şekeri dengelemede iyidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hücrelerinin gelişmesini büyük oranda engeller.