Ağır Gelir!

A -
A +
Dünyanın içinde vakit geçirilecek o kadar çok harika şeyler var ki bunlarla uğraşmaya bir başlayınca ardı arkası kesilmez. Bir anda zaman fakiri olup çıkarsın. Eskiden mal fukaralığı vardı. Neyse ki seri imalat yöntemleri ve üretim bunu da halletmiş oldu.
Herkesin gönlünü hoş tutan sayısız eşyalar var. Binbir çeşit giysiler, lezzetli yiyecek ve içecekler dolup taşmış, yüzüne bakan yok. Her köşede huzur arayan insanlar var. Gülmek insanlara yakışır. Bu yüzden diğer canlılarda bu özellik yoktur. Mutluluk gülmeyle başlar ve sevdiklerinle vakit geçirdiğinde tat verir.
Bu kadar seçeneklerin içerisinde gülmeyi unutmuş hayatlar vardır. En dikkat çekeni de imkânlara sahip olduğu hâlde sefasını süremeyenlerdir. Bunun da kendine göre bir izahı vardır elbet. Lüks evlerin içinde yaşayıp aradığını bulamayan çoktur. Herkes tarafından sevilip kendini sevemeyeni de bilirim.
Bütün bunlar hayat gayelerini kaybetmekten kaynaklanır. Alacak ve verecek bir şeyi kalmayanlar genelde kendilerinden soğurlar. Merhamet devreye girdiğinde bu problemler yok olur gider.
Şöhret denilen yük, zenginlik denilen şansla hemen hemen aynıdır. Yıllarca ince hesapla yaşayan bazı insanların bolluğa kavuştuğunda tutarsızlaştıkları görülür. Kimi belaya uğrar kimi de nefret edilesi biri olur çıkar. İşte burada, kendi hayatını çok iyi yöneten birine, kişinin kendisine ihtiyaç vardır.
Kendi yaşantısını sorunsuz idare edebilmek kişinin kişisel gelişimi tamamlamasıyla mümkündür. Bunun şöhretle, okulla, kurslarla, danslara bir alâkası yoktur. Kim hangi konuda bilgi alacaksa bu yazılı eserlerde mevcuttur.
Bolluk ve şöhret bazısına ağır gelir.
Zengin olup yobazlaşır isen, alçak gönüllülüğünü kaybedersen bir gün mutlaka ilahi mesaj taşıyan, olmadık olaylar gelir seni bulur. Traktörle geniş arazilerini gezerken kaportaya astığın karpuz aniden çantadan düşüp gaz pedalına vurarak seni bir hendeğe yuvarlayabilir. En sevdiğin insan bir sabah masanın üzerine not bırakıp başka bir hayatın kapılarından girmek üzere gidebilir. Garantisi yoktur, olmaz diyemeyiz...
Mutlu olmak öyle bir ihtiyaçtır ki bir şubesi ya da bayisi olsa izdihamdan yıkılır gider. Madde ruha tesir etmez. Bu yüzden mutluluğu almak satmak mümkün değildir. Rekabet başlatarak yitirdiğin huzuru rekabeti bırakarak bulabilirsin. Vazgeçmek çok güzeldir. İnsanı rahatlatır. Kendi özüne çevirir...
             Sinan Korkmaz-Düzce
 
 
 
ŞİİR
 
                Bırak beni nefsim
 
Bırak beni, bırak nefsim Allah aşkına,
Ahiretimle bırak beni baş başa,
Bırak çünkü istemiyorum seni yanımda,
Yeter artık nefsim, bırak beni ne olur!
                            
Nefsine uyan insan azar, yoldan çıkar,
Ona sarılanı felakete, sefalete atar,
Güzel düzenini, hayatı hepten bozar,
Yeter artık nefsim, bırak beni ne olur!
 
Nefis Allah’ın bile düşmanı bilirsin,
Daha niye olursun onun sefiri,
Yoksa sen onun esiri misin?
Yeter artık nefsim, bırak beni ne olur!
 
İtaat et Allah’a yaşa güzellikleri,
Nefse uydurma o güzelim bedeni,
Yoksa Ahiret de ateş yakar o teni.
Yeter artık nefsim, bırak beni ne olur!
 
Son söz şudur ki nefse olmayalım yakın,
Boş dünyaya sıkı sıkıya sarılma sakın,
Bunları ne olur nasihat bil! Ol Allah’a yakın,
Mücahit kulunu nefsine uydurma Allah’ım.
 
                                       Mücahit Demirci
 
 
UNUTULMAZ MEKÂNLAR
 
BOSNA-HERSEK: Yüzölçümü 51.129 km2 olan Bosna-Hersek, doğu ve güneydoğuda Sırbistan ve Karadağ, kuzey ve batıda ise Hırvatistan cumhuriyetleriyle çevrilidir. Yugoslavya’dan ayrılmak isteyenlerle federal orduyu bir baskı unsuru olarak kullanıp Yugoslavya’ya hâkim olmak isteyen komünistlerin idaresindeki Sırbistan arasında 1991 yılında bir siyasî kriz patlak verdi. Ekim 1991’de Bosna-Hersek’in egemenliğini ilân etmesi ve bu cumhuriyetin sınırları içerisinde yaşayan Sırpların buna karşı çıkarak Yugoslavya’ya bağlılığı sürdürmek istemeleri üzerine Müslüman-Sırp çatışması başladı.
Mart 1992 başında bağımsızlığı güçlendirmek için yapılan referanduma katılanların %99,43’ü bağımsızlık lehine oy kullanırken Sırplar oylamaya katılmadı ve federal ordunun desteğinde Müslümanların yerleşim bölgelerine saldırıları yoğunlaştırarak katliama yöneldiler. Türkiye’nin ve diğer bazı ülkelerin de tanıdığı Bosna-Hersek Cumhuriyeti, Nisan 1992’de federal ordunun ve Sırpların saldırılarıyla başlayan bir iç savaşın içerisinde bulunuyordu.
1991 Mart ayında yapılan nüfus sayımına göre Bosna-Hersek’in nüfusu 4,5 milyona yaklaşmıştır. Halkın büyük kısmı Sırp-Hırvat (Boşnak) dilini konuşmakta olup kendilerini milliyet olarak Sırp, Hırvat, Müslüman, Yugoslav şeklinde göstermişlerdir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.