Ortaklıklar niçin uzun sürmez ki? -1-

A -
A +
O sabah bizimkinin suratı bir karıştı. Aklından geçenleri okuyamadım. Ama fazla meraklandırmadı. Konuya doğrudan girdi:
-Ortak ben ayrılıyorum.
Şaşırmadım desem yalan olurdu... Çünkü aramızda hiçbir problem yoktu. İyi de para kazanıyorduk. Yaptığımız iş eşofman imalatı idi... O dikiyor ben pazarlıyordum.
Nasıl ortak olmuştuk peki? Bakın anlatayım... Çok saydığım hâli vakti yerinde bir ağabey demişti ki:
-Bul bir iş, sermayesini ben vereyim, yapalım...
Ağzından çıkan söz senet olan biriydi... Eşofmana ihtiyaç olduğunu önceki görevimden biliyordum.
Gittik birlikte... Ne lazımsa hepsini dediği gibi tedarik etmişti... Kâr %50 olacak... Adam hayır sahibi... Bence dürüstlüğümü ödüllendiriyor. Tabii bir dikiş ustasına ihtiyaç var... Etrafıma sordum soruşturdum, işte bu terziyi tavsiye ettiler... Dedim ki ona:
-Eğer bizimle çalışırsan, hem maaşını tıkır tıkır alırsın. Hem de bana verilen kârdan sana %20 hisse...
İşten yeni ayrılmış. Nasıl sevindi... Patrona anlattım:
-Madem öyle, %10 da benim hissemden ver, bir şeye değsin, dedi.
Şu işe bakın... Bizim terzi hem maaşlı hem %30 hisse sahibi olacaktı. Besmele çekip başladık...
Piyasa hazır... İş var... Terzi iyi çalışıyor... Ben iyi pazarlıyorum... Bir sene içinde çevremizde kendi çapımızda isim yapmaya başladık... “Borç yok dert yok” olunca iş tutturmak kolay oluyor... Bir de dürüstlük çok önemli...
Bizim terzi kazancıyla borçlarını ödedi... Kendine bir ev aldı... Yazlık aldı... Derken bayağı rahatladı... Eh ben de hâliyle rahatladım... Ne güzel bir işimiz olmuştu... Patronun zaten paraya ihtiyacı yok... Ona kâr payını veriyoruz... Hepimiz memnunuz...
İyi de şimdi sabah sabah bu ayrılma işi nereden çıkmıştı? Ama Allah biliyor “Neden ayrılıyorsun ortak?” diye de sormadım... Sadece dedim ki:
-Peki planın nedir? Yani hissenin değerini mi isteyeceksin? Benim hisseme talip olup dükkânı mı isteyeceksin?
Öyle ya... Ortaklıkta ayrılmak gerektiğinde hisse ya alınarak ya da devredilerek ayrılma gerçekleşir... E tabii bizim hisselerin değerini verecek gücü yoktu... Hâliyle kendi hissesinin değerini isteyecekti... Dedim ki:
-Ne hesap ediyorsun?
-Şu kadar?
-Sorayım patrona, sonucu bildireyim...
Patron da hiç itiraz etmedi. Hiç ikiletmedi de... Bir kalemde, bir günlük çek olarak yazdı verdi... Bizimki aldı parayı gitti...
            Şeref Toygun-Çorum
 
 
ŞİİR
 
            YÜRÜ GİT!..
 
Sığırı salarsın dolanır dağı,
Yediği ot memesinde süt olur.
Has inek sütünün, bol çıkar yağı
Cinsi bozuk ise biraz kıt olur.
 
Fazla kaçırınca yemeğe tuzu,
İçimizi yakar kavurur bizi.
Başıboş koyarsan oğlanı kızı,
Töresini bilmez sana zıt olur.
 
Ekmek pişirir mi yanmayan tandır?
Ne kendini kandır, ne beni kandır.
Aslanın yavrusu büyür, aslandır
İt soyundan gelen yine it olur.
 
"İcazî" gel vazgeç aslanı, iti.
Sana mı kalmıştı ineğin sütü?
Lüzumsuz kelâmla sıkma milleti,
Diyecekleri söz; “yürü git!” olur.
                      Osman Ercan
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
KÂBUSNAME: Günümüzde Fars dili ve edebiyatının seçkin nesirlerinden biri olarak kabul edilen Kâbusnâme, Ziyari Hükümdarı Keykavus bin İskender'in oğlu Gîlân Şah için kaleme aldığı nasihatname-siyasetname türünde Farsça bir kitaptır. Hayatın hemen hemen her alanında bilgi ve öğütler veren Kâbusname, çağlar ötesinden günümüzü aydınlatır. Kırk dört bölümden oluşan bu eserde hayatın her alanında kullanılabilecek yararlı ve gerekli bilgiler verilir.
Günümüzde Fars dili ve edebiyatının seçkin nesirlerinden biri olarak kabul edilen Kâbusname, müellifin eseri oluşturma amacı ve sebebini anlattığı bir mukaddime ile başlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.