Dünyanın virüs ile imtihanı -3-

A -
A +
 
Bu ülkeler bilim ve teknoloji bakımından geri kalmış. İslam ülkelerinin hemen hepsi, birbiri ile kavgalı, aralarında birlik ve beraberlik yok. Arap ve İslam birliği için kurulmuş, uluslararası örgütler bile ayrımcılığa vesile oluyor. Hıristiyan ülkeleri ile iş birliği yapılıyor. Önceki günlerde verdiğimiz örnekte görüldüğü gibi, sömürgeci büyük devletlere itaat ediliyor. Bu hâlleri ile uluslararası toplumlar tarafından eziliyor ve dışlanıyorlar.
Osmanlının yıkılmasından bu yana Müslümanlar eziliyor. Bu durumun böyle devam etmesinin sakıncaları sadece Türkiye ve onun Cumhurbaşkanı tarafından dillendiriliyor. Bu haklı itiraza, küçük Balkan toplumları ile bir tek Katar’dan başka, hiçbir İslam devletinden destek gelmedi. Hemen hepsi sömürgeci Hıristiyan devletlerinden korkuyor. Ama Allah’tan korkmuyorlar!.. Ezilen İslam toplumlarından kaçan masum Müslümanların Avrupa’ya göç hadisesinde, Yunan ve Avrupalı sözde medenilerin, zavallı göçmenlere reva gördükleri eziyet ortada...
İngiltere hükûmeti ilk başta virüs salgınına karşı tedbir almadan yaşlılarını açıkça ölüme göndermek istedi. Kendi halkına bile acımayan bu insanların göçmenlerine iyi davranması mümkün mü?.. AB salgın karşısında Yunanistan’ı bile yalnız bıraktı. Hâlâ AB’ye girmek için çaba harcayan Türk siyasilerine şaşıyorum!.. Osmanlı Sultanları dünyada ezilen tüm halklara yardım etmiş. Bu sebeple Hıristiyan Mora yarımadası ile Cezayir, Arabistan gibi İslam toprakları bir mücadele verilmeden Osmanlı hâkimiyetini kabul etmişlerdir.
Osmanlı topraklarında İslamiyet yaşandığı için Allah’ın yardımı ile Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve diğer tüm halklar 600 yıl huzur içinde yaşadı. Osmanlının yıkılmasından bu yana, başta Kudüs, Filistin ve tüm Orta Doğu, Yahudi zulmü altında eziliyor...
Mübarek üç aylar hürmetine, Allah’ın yardımı ile Türk ve İslam birliğinin kurulması, İslam toplumlarının sömürüden kurtulması dileği ve duası ile yazımızı tamamlayalım...
       Lütfi Tümtürk
 
 
 
ŞİİR
 
       BİZ BİZE
 
Bölüşürsek tok oluruz,
Bölünürsek yok oluruz,
Biz zor günde bir oluruz
Yeteriz birbirimize...
 
Vatan mevzu olduğunda,
Bıçak cana değdiğinde,
Yâr kaşını eğdiğinde,
Güç yetmez her birimize.
 
Düşman bilir ince yolu,
Hainlerdir emir kulu,
Heyhat, elde kalır çulu,
Bakmaz öte-berimize.
 
Ahlâk yüce, her bir fertte,
Buluşuruz keder, dertte,
Rabbim donatmış fıtratta,
Serpiştirip "ser"imize.
 
"Biz" olmaya hazırız hep,
Ne olursa olsun sebep,
Bir "zırnık" da olsa sevap,
Sal kurşunu bağrımıza.
 
        Mustafa Özkahraman
 
 
MUTFAK KÜLTÜRÜ
 
 
SALÇA: Özellikle domatesin ve olgunlaşmış kırmızı biberin çeşitli metotlarla koyulaştırılmış özüdür salça. Yemeklere lezzet ve kıvam vermek, yemeklerin gıda değerini arttırmak için kullanılır.
Salça yapımında kullanılacak domates, ince kabuklu, etli, oldukça kırmızı, olgun olmalıdır. Domates suyu asidik olduğundan bakır ve demire tesir ederek zehirlenmeye sebep olur. Bu bakımdan salça yapımında bu hususa dikkat edilmelidir. Salça güneşte ve kaynatarak yapılmaktadır. Güneşte salça yapımı vardır, kaynatarak salça yapımı vardır. Sanayi tipi salçalar, genellikle tuzsuz olup hermetikli (atmosfere tam kapalı) kaplarda saklanır.
Salçaya çeşitli baharat, tuz, şeker, yumurta katılmak suretiyle soslar yapılmaktadır. Soslar, salata ve bazı yemeklerin süslenmesinde kullanıldığı gibi ekmeğe sürerek de yenebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.