Tarih koronayı da yazacak -1-

 

Hatta tarih koronayı yazmaya başladı... Falanca filanca ülkeler arası yaşanan bir durum değil. Dünya aynı gemide… Dünya minicik bir virüse esir düşmüş durumda.

“Dünya dünya, söyle bana seni yaratan kim?”

Evet bu soruyu tüm dünyaya duyurabileceğim bir megafonla bağıra bağıra sormak istiyorum:

“Ey insanoğlu Allah’ı tanıyın. Büyüklenmeyin. Zulmetmeyin. İnsan haklarını gözetin!”

Evet bunları bağıra bağıra söylemek istiyorum. “Benim ülkem dünyanın en güçlü ülkesi” diyen, “ölen ölür kalan sağlar bizim” diyen, zulmederek karantina düzenleyen ülkeler… Kısaca A’dan Z’ye tüm ülkeler koronavirüsün pençesinde…  Ve o virüs bize de sıçradı. Seyri sıkıntılı olmasın diye dua ediyor cümle âlem.

Devletimize Allah zeval vermesin. Reisimiz başta olmak üzere yoğun çaba gösteren Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ve tüm bakanlıklara, resmî kurumlara öncelikle şükranlarımı sunuyorum. Tedbir ve ikazları sayesinde asgari düzeyde seyretmesini temenni ediyorum ki gelişmeler çok sevindirici ve ümit verici hâle geldi… Ve diliyorum ki can kaybı daha fazla çoğalmadan atlatalım.

Evimiz en sağlam kalemiz.

10 Mart da ülkemizde görünen ilk vakanın ardından tedbirin birinci kademesi olarak 16 Mart'ta okullar tatil edildi. Yani eğitim camiası 13 Mart'ta evlerine çekildi. Zaruri olmadıkça sokağa çıkmamalıyız. Şayet dışarıya çıkmak zorundaysak mutlaka maske kullanıp, sosyal mesafeyi göz önünde tutmalıyız. Temizliğe daha fazla özen göstererek tedbirimizi genişletiyoruz. İnancımız gereği temiz bir milletiz elhamdülillah. Beş vakit abdest alarak hem bedenen hem ruhen arınıyoruz. İlaveten ellerimizi sabunlama süresini uzatmalıyız. Uzmanların ve yetkililerin belirttiği tüm kurallara uyulması şart…  Çantamızda da el dezenfektanı veya kolonya taşımalıyız. Diyelim ki hiçbiri yok. O zaman mümkün mertebe etrafa dokunmayalım. Eve girer girmez hiçbir yere temas etmeden sabunla ellerimizi yüzümüzü yıkamalıyız. Yirmi saniye kuralı da unutulmasın.

 

 

 

Sonucu değil sebebi sevdim

Erişilmez varlık karşılıksız aşk

Kirpiklerinin her bir teli ok gibi

Nurun gözümü yakar

Hayatımın kılavuz kaptanı

İsmin yüreğimi titretir

Karanlıkta yol gösterenim

Neftî gözler hilâl kaşlar

Tacımın en kıymetli incisi

Bir sonbahar bahçesinin keskin çiçeği

Muradımsın nasibim ol.

 

 

 

 

 

Bir virüs çıkmış; adı korona,

Bütün dünya teslim olmuş ona,

Maske taktık, tedbir aldık, biz ona,

Sığındık hep beraber Yaradan’a!

 

Nerede bir mazlum görsen, sor ona?

İhtiyacın söylemek güç gelir ona,

İlker Hoca Der ki; durum zor ama

Elbet şifa verir Hak teâlâ buna.

 

Hayat garip, evler mahpus, dar ona,

Aldatmaca, sahtekârlık kor ona,

Bu âlemde işin iş, vur patlasın, çal, oyna.

Hepsi imtihan, varmak için yol ona!

 

 

 

 

TEHÂFÜTÜ’L-FELÂSİFE: İmam-ı Gazali hazretlerinin meşhur eserlerinden birisidir. Avrupalı filozoflar, o asırda dünyanın tepsi gibi düz olduğunu iddia ederek, ilimlerini ve felsefelerini böyle yanlış bilgiler üstüne kurarken, İmâm-ı Gazâlî hazretleri dünyanın yuvarlak olduğunu deliller ile ispat ediyor ve diğer fen ilimlerinde de Avrupalıların bilmedikleri doğru bilgileri kitaplarında yazıyordu...

Eser bir giriş, dört mukaddime, yirmi konunun (mesele) incelendiği “İlâhiyyât” ve “Tabîiyyât” başlıklı iki bölümle kısa bir hâtimeden oluşmaktadır. Konuların on altısı ilâhiyat ve metafizik, dördü tabîiyyâta dairdir. Eserin giriş kısmında İmam-ı Gazali hazretleri, zekâ ve anlayışlarını akranlarının zekâ ve anlayışlarından daha üstün gören, bu sebeple dinî emir ve yasakları önemsemeyen, ibadetleri küçümseyip terk eden, zan ve şüpheye kapılarak dinle bağlarını koparan bazı kimseler gördüğünü anlatır. Sonra bu kişileri yoldan çıkaran asıl etkenin Sokrat, Hipokrat, Eflâtun ve Aristo gibi filozofları taklit etmeleri olduğuna dikkat çeker...