Devasız dertlere düşmüşken!..

 

Açılsın kapılar, şenlensin yurdum obam. İnfak ile bereketlensin sofram. Kardeşlik çoğalsın bölündükçe ekmeğim, lokmam. Dirilsin yeniden ölüm uykusundaki yurdum, yuvam. Sen geleceksin diye açıldı cennet kapıları kanat kanat, süslendi bağ-ı Cinan. Göz kırpar "Şol Cennet’in ırmakları" maveradan! Kendimize gelelim deyu üstümüze titrer Âdem atam, Havva anam ta oradan. Doğduğu gün, alnı secdede, ümmetî, ümmetî, diye münacat eden gül-i handan; dua eder şüphesiz bugün gül kokan ravzasından!  Agâh ol, ey can! Kaldır perdeleri aradan. Aydınlat seherleri. Uyan! Yan! Anbean, O’nu an!

Dağ gibi birikti cürmüm, günahım. Daha fazla taşıyamam. Nerede minarelerden taşıp semaları dolduran ezan… Hani yıldızlarla söyleşen mahyan! Yetiş mâh-ı gufran! Hata kula yaraşır, affıyla belli olur sultan. Adalet edersen, yanarız bîgümân. Bak nicedir bekleşiriz gözümüz yollarda.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgililer sevgilisi buyurur ki: “Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.”  Yine O server  şaban ayının son günü hutbede: “Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece, bin aydan daha hayırlıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda farz yapmış gibidir. Bu ayda bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer cennettir. Bu ay, iyi geçinme ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları af olur. Hak teâlâ onu, Cehennem ateşinden azat eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevap verilir.”  Buyurunca, dediler ki: “-Ya Resûlullah! Hepimiz bir oruçluya iftar verecek kadar zengin değiliz.” Efendiler efendisi buyurdular ki: “Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennemden azat olmaktır.

Devasız dertlere düşmüşken, bir haber geldi nagehan! Derdest oldu, damarlarımızda dolaşan mel’un şeytan. Cehennemle aramıza siper oldu şehr-i ramazan. Rahmet bulutları kapladı semayı, üstümüze felaket yağarken an be an. Üstümüze gölge verdi ebr-i nisanla mah-ı ramazan.

 

 

 

 

 

Pamuktan bulutlar, köyümü sarmış!

Bir vakitler orda evimiz varmış!

Çatı öksüz, bahçe de yetim kalmış!

Ey Aganin selam, bugün senleyim!

''Karabatak'', uva, ektim, yidirdin;

''Çurçur Çeşme'', suyun, elle içirdin;

''Uzun Göl, Çaylı Dere'', bizi yüzdürdün!

Ey Aganin selam, bugün senleyim!

''Arabacı Kızı Kışı'' geçirdim;

O suuklarda, el ayak dondurdum;

Sellerde bele ip bağlar geçerdim!

Ey Aganin selam, bugün senleyim!

Drone, sizin eve indi, misafir!

Tepsi etrafında kızanlar bir bir!

Aman Ya Rabbî! Ne güzel bir seyir!

Ey Aganin selam, bugün senleyim!

Ey Aganin n'olur! Ablalar hele!

Isırgan ot böreem, tat versin dile!

Bulgur böreeni de büzü ver şöyle!

Ey Aganin selam, bugün senleyim!

 

 

 

 

BAKRAÇ: Bakırdan yapılmış kulplu ve geniş ağızlı süt ve yoğurt kaplarına bakraç denirdi. Buna halk arasında helke de denir. Süt, tereyağı, yoğurt koymada kullanılır. Ege’de eskiden evlerde dükkânlarda tarhana çorbası götürmek için, gemilerde kömür taşımak veya yanmış kömürün kül ve cürufunu denize dökmek için de kullanılırdı. Sade işlenmemiş olanları bulunduğu gibi, yazı ve çiçeklerle süslenmiş tipleri de vardır. Plastik kapların çıkmasıyla unutulmaya yüz tutsa da bazı köylerimizde hâlen kullanılmaya devam etmektedir.