Aslan merttir, söz verdiğini yemez ama -1-

A -
A +
 
Sahiplerinin artık işe yaramaz diyerek kervandan ayırıp vahaya saldığı deve, ıssız yollar aşarak ormanlık bir alanda kendine barınak aramaktaymış.
Önüne bir aslan çıkmış. Yüreği ağzına gelmiş. Ama nafile. Kaçsa kaçamaz, karşı koyamaz… Kendi kendine “ömrüm buraya kadarmış” demiş.
Aslanın kükreyip kendisine saldırmasını beklerken yine ummadığı bir durum olmuş. Şansı varmış ki aslanın karnı o an için bir hayli tok imiş. Hayvanlar dünyasında tamahkârlık ve yarın endişesi olmadığı için gözü doymuş olurlar. Acıkana kadar da hiçbir avına saldırmazlar…
Deve, aslanın tok mu aç mı olduğunu bilmediği için korkudan tir tir titrerken aslan kendine yakışır asalette sormuş:
-Yalnız kalmışa ve terk edilmişe benziyorsun…
-Evet, ormanlar kralı… Sahiplerim tarafından terk edildim.
-Tercihini sana bırakıyorum. İster ekibime katılır ekibimden biri olursun. İstersen dilediğin istikamete gidersin…
Deve buna çok sevinmiş ama bir taraftan da kafayı çalıştırmış:
-Eğer izin isteyip kaçmaya çalışırsam iki hamlede ardımdan yetişir. Öyleyse ondan yana olayım.
-Sizinle birlikte olmak bizim için ne şeref ey ormanların kralı…
Aslan deveyi yanına almış. Mekânına doğru gelmişler… Orada deveyi çakal, kurt, karga ve tilki ile tanıştırmış.
-Bunlar da hizmetimdeki arkadaşlar, demiş. Onlara da deveyle nasıl karşılaştığını özetlemiş.
Artık deve de aslanın ekibinde olmanın rahatlığını yaşamaya başlamış. Çok sürmeden kendini ormanda besiye çekip tekrar güç kuvvet elde etmiş, semirmiş.
Ne var ki ekipteki çakal ve kurdun deveye baktıkça ağızlarının suyu akıyormuş. Ancak aslanın şanına yakışır tarzda deveyi arkadaş kabul etmesinden dolayı el süremiyorlarmış...
Bir gün beş gün derken bu iki hayvan kendi aralarında plan yapmaya karar vermişler. Nasıl bir fırsat bulsak da bu deveyi aslana yedirsek… Biz de arta kalanlardan kendimize ziyafet çeksek. Tilki devreye girmiş:
-Ondan kolay ne var arkadaşlar.
-Söyle bakalım fikrin nedir?
-Nasıl olsa ormanda sık sık av kıtlığı yaşanıyor. Aslan da açlık çekiyor.
-Eee?
-Yine böyle bir zamanda gideriz kendisine devenin iyice semirdiğini anlatıp kendisinin yaşaması için başkasını öldürmenin bir doğa kanunu olduğunu anlatırız…
Dedikleri gün gelmiş… Gerçekten av bulamadıkları ve iyice acıktıkları bir dönemde aslana bu fikri açıklamışlar. Beklemeye başlamışlar…
 
 
 
 
ŞİİR
 
           Ezberler oldum
 
Artık kanmıyorum öyle herkese
İnsanı gözünden ezberler oldum.
Bu yüzden gönlüm şimdi pürneşe,
İnsanı sözünden ezberler oldum
 
Yalanlar, yeminler dönemi bitti.
Duygu simsarları yok olup gitti.
Bana yanlış yapan herkes kaybetti,
İnsanı yüzünden ezberler oldum.
 
Hep karşı çıktılar, yalanladılar,
Ne var ki gerçeği tez anladılar.
Hasetten fesattan hep kıvrandılar
İnsanı özünden ezberler oldum.
            Oktay Zerrin-Samsun
 
 
 
UNUTULMAZ COĞRAFYALAR
 
ADA: Girne'de, Gazi Mağusa'da deniz kenarında bir süre oturun, biraz yürüyün bu Ada'nın ne kadar değerli olduğunu daha iyi idrak edersiniz. Beyniniz doğru çalışmaya başlar. Orası Anadolu'nun bir parçasıdır. Bizdendir. Kim ne derse desin orası bize aittir. Rumların yalanlarına kanmayın. Ada sadece onlara ait değildir. Biraz tarih bilgisi toplayın. Osmanlı'nın 1571'de Ada'ya çıkıp Rumları da "baskıdan, zulümden kurtardığını" göreceksiniz...
Bu Ada'da 5 yıl kaldım. Tam bir huzur yeriydi. Öylesine ilham verici bir yerdi ki 14 yeni kitap yazdım orada. Kıbrıs'ı değersiz görenlere inanmayın. Maddi, manevi değeri çok yüksektir. İşkembeden analiz yapanlara itibar etmeyiniz. Yazılı, görüntülü medyaya çıkıp iri laflar eden zatların yüzde 99'unun Kıbrıs'ın önemi hakkında bilgisi yoktur. Ezbere konuşurlar.
Bu pırlanta ülkenin toprağının küresel kraliyetçi hırsız devletlerin kontrolünde olmasını isteyenler aydın/entelektüel değildir. Ajandır.
"KKTC İngiliz'in, Yunan'ın, ABD'nin, İsrail'in olsun" diyenlere itibar etmeyiniz. [Ali Özdemir]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.