İçimizdeki bahar...

A -
A +
Bahar ne zaman gelir? Mart, nisan, mayıs aylarında… Peki, içimize ne zaman bahar gelir? Yaz kış her zaman baharı gönlümüze getirmek mümkün. Bir kere insan her sabah gözlerini açtığında “bugün de nefes alabiliyorum şükür” demeli. Küçük şeylerle bile içimizde tomurcuklar açmalı. Camdan seyrederken bir kuşun su içişine, hafif bir rüzgârla nazlı nazlı salınan yapraklara bakıp yaratanı düşünmek de mutluluktur.
Dağları denizleri, ayları yıldızları, gemileri uçakları, ayın denize vurduğu yakamozları seyretmek yüreğimizi hazandan bahara çeviren güzelliklerdir. Elbette bu güzelliklerden haz alabilmek insanın kendi elinde olan bir şeydir… Öyle kırgınlıklar, yalnızlıklar, ruhsal bunalımlar yaşarız ki bazen dünyanın en güzel yerine de gitsek içimizde götürürüz onları. Peki onca yaşanılan olumsuzlukları nasıl atlatır da bahara koşarız? Hem tıbbi hem de manevi tedaviyi beraberinde götürerek. Kalbimize baharı böylece taşıyabiliriz. Etrafımızda cereyan eden olaylara kayıtsız kalamayız ama olaylara bakış açımızı değiştirebiliriz. “Bunca kötü olay beni mi buluyor?” ya da “her şey üstüme üstüme geliyor” deriz ya bazen, işte bunlar genelde bakış açımızı değiştiremediğimizden… Bardağın dolu tarafından bakabilmek bütün mesele... Bir de çevremizdeki olayların kahramanlarına bakış açımız da çok önemli. Canımızı yakan insanlara bile bakışımız onu ötekileştirmek yerine aradaki iletişimsizliği gidermeye yönelik olabilmeli. Kızgınlığımızı, kırgınlığımızı bırakalım denizin hırçın dalgalarına. O zaman göreceksiniz hafifleyecek ve bülbül gibi şakıyacaksınız.
Sabah gazetenizi okurken içtiğiniz sıcacık bir bardak çayda, ılık bir duşun getirdiği ferahlıkta, bir gülün ya da yeni yıkanmış bir çarşafın kokusunda, parkları dolduran çocukların cıvıltısında bulabilirsiniz mutluluğu.
Kendimizi sevelim, bu asla bencillik değildir. O günü evde geçirecek olsak bile geçelim aynanın karşısına şairleri kıskandıracak kadar güzel bukleler yapalım saçlarımıza. En yeni elbiselerimizi giymek, misafirlere ayırdığınız şahane tabaklarınızı kullanmak kendimize önem verdiğimizin göstergesidir. Sevgiyle kalın...
           Zuhal Ertuna
 
 
ŞİİR
 
                  ULUDAĞ
 
Kadim şehir Bursa'yı himayesine almış.
Heybetli zirvesine beyaz sarık kuşanmış.
Serin pınarlarını akıtmış güzel şehre,
Eteğinde nice veli ve sultan ağırlamış.
 
Kartal bakışlarıyla Ayasofya'yı görüp,
Osman Gazi nesline fetihler müjdelemiş.
"Yıldırım'lar Fâtihler" ikliminde yetişmiş,
Gölgende doğan beylik, üç kıtaya yürümüş.
 
Edebiyat üstadı Ahmet Hamdi Tanpınar
Kitap ve şiirlerde bolca seni anlatmış,
“Bursa’da Zaman” diye hele bir şiir yazmış,
Okumak ayrı bir zevk ama orda yaşanmış…
 
İşte birkaç satırı, bakalım neler diyor:
Ah güzel yeşil Bursa, seni kimler övüyor?
“Bursa'da bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdıyan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarîlerin en ilâhisi…”
 
                Mehmet Armutçu-Yenice/Çanakkale
 
 
UNUTULMAZ DEYİMLER
 
HARAÇ MEZAT: Harac kelimesi Arapça isim olup vaktiyle Müslüman olmayan tebaadan yani devletin gayrimüslim vatandaşlardan aldığı verginin adıydı. Mezat kelimesi de açık artırma yoluyla yapılan satış şeklidir. Açık artırma eyleminin adıdır. Yani bir malın bir ürünün satışında alıcılar arasında fiyat artırma yarışına dayanan satış şeklidir. Ancak halk arasında “Haraç mezat sattık” veya “haraç mezat satıldı” gibi ifadeler bir maddi varlığı veya gayrimenkulü çaresiz veya zorda kalındığı için değerinin çok çok altında alelacele satmak zorunda kalmak durumu için kullanılır. Örnek olarak iflas etmekle karşı karşıya kalan bir firma büyük, bankaya olan borcu vb. durumunda para sıkıntısı yaşadığı için normalde dört birim fiyatın altına satmayacağı bir gayrimenkulünü 2 birim fiyata hatta bir birim fiyata bile satmak zorunda kaldı ise bu alelacele satış için “haraç mezat satmak zorunda kalmış” denir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.