Benim hiç mi seçme şansım yok?

A -
A +
 
Bazen yeni bir dizi izlemeye başladığımda, ya da bir film izlerken hoşuma gitmeyen bir sahne olunca, değiştirmek isterim. Fakat elden ne gelir? Senarist değilim, o öyle uygun görmüş ve öyle yazmıştır.
Peki benim hiç mi seçme şansım yok? Evet sevmediğim sahneyi değiştiremem belki ama hoşuma giden başka sahneleri, objeleri, kıyafetlerin güzelliğini ya da karakterlerin sevdiğim yönlerini görmeyi seçebilirim. Diziyi izlerken ne giyeceğimi, neler yiyip içeceğimi ya da hangi arkadaşımla izleyeceğimi de seçebilirim. Ya da bu diziden hangi dersleri çıkarmam gerektiğini düşünüp düşünmemeyi de seçebilirim.
Yapmam gereken tek şey umutla diziyi izlemeye devam etmektir. Sonra dizi ilerler ve o kadar hoşuma gider ki senaristin sevmediğim sahneyi neden yazması gerektiğini anlarım ve o an aklımdan geçen tek şey o sahneyi izlememe değdiğidir.
Evet belki baştaki sahne hiç hoşuma gitmemiştir ama senarist öyle güzel bağlamıştır ki onun benden daha iyi bildiği ortadadır.
Bu bir örnektir yaşadığımız hayatı tam olarak anlayabilmek ve kendimizi hayata göre ayarlayabilmek için… Hayat da aslında içinde rol aldığımız bir dizi film gibidir. Ve bazen yaşadığımız tatsız olaylara bakış açımız da buna benzer. Bizim için o an sıkıntı olan, içinden çıkılamaz hâl gibi gelen hatta üzülmemize, ağlamamıza sebep olan nice hâl vardır ki yaşanması gereken veya ileride farklı hayatlara kapı aralayan bölümler olabilmektedir.
Ne aktarıyor Hayati İnanç: “Diken gülün habercisidir. Güllerin arasında diken var diye mutsuz olmayı seçebilirsin ya da dikenlerin arasında gül var diye mutlu olmayı...”
Başına gelen olaylar senin için hayırlı olandır. Hatta eskiler “el hayru fi-ma vak’a” demişlerdir. Yani vaki olanda hayır var demektir… Yine Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri de Tevfizname’sinde “Hak şerleri hayr eyler/Zannetme ki gayr eyler/ Arif anı seyr eyler/Mevlam görelim neyler/Neylerse güzel eyler” demektedir.
Hayat bir imtihan ise yaşadıkların seni Allahü teâlâya yakınlaştırırsa kazanırsın, uzaklaştırırsa kaybedersin. Seçim senin.
           Psk. Saliha Özcanlı
 
 
 
ŞİİR
 
 
      Babamla
 
Çocuktum daha,
İlk kez çıktım
Kalabalığa, insanların arasına…
İlk kez çıktım,
Aynı hayal gibi…
 
Her taraf renk renk ışık,
Aynı hayal gibi…
Parklar, AVM’ler,
Etraf çok güzel,
Aynı hayal gibi…
 
Bir de bir yer gördüm,
Kocaman bir yer.
Çocuklar oyun oynuyor,
Eğleniyor,
Tıpkı hayal gibi…
 
“Buraya biz de gidelim” dedim,
“Tamam” dedi, 
“Önümüzdeki ay gideriz”
O önümüzdeki ay 10 yıl oldu,
Aynı hayal aynı ben;
Şimdi giderim istesem,
Ama ben babamla gideceğim...
 
      Turan Habil Koçak-Mersin/Gülnar
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
BILDIRCIN: Sülüngillerden olan bıldırcın ekin, çayırlık ve fundalık alanlarda yaşar. Narin ve sert gagalı, eti için avlanılan bir göçmen kuştur. Ömrü: 15-20 yıldır. Başı koyu kahverengi ve gözlerinin çevresi beyaz halkalıdır. Otlar, tahıl tarlaları ve bodur ağaçlıklı alanlarda gezinerek tohum, kurtçuk ve böceklerle beslenir. Yuvasını çalılıklar altında eştiği bir çukurda yapar. Sarı kahverengi benekli 7-15 yumurta yumurtlar. Yılda 2-3 defa kuluçkaya yattığı olur. Üç haftada yumurtadan çıkan yavrular, hemen analarının peşlerine takılarak kurtçuk ve böcek yemeye başlar...
Bıldırcın ürkütülünce koşarak, çalılıklar arasında gizlenerek saklanır. Eti çok lezzetlidir. Evcilleştirilen Japonya bıldırcını çiftlikte eti ve yumurtası için kafeslerde beslenir. Amerika ve Avrupa ülkelerinde de yetiştirilmeye başlanmıştır.
Bıldırcın yetiştiriciliği Türkiye’de de her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bıldırcınlar avcılar tarafından tüketildiği gibi, tilki, kokarca, gelincik, atmaca, baykuş tarafından da avlanırlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.