Kendine yabancılaşmak...

A -
A +
“Özneler ne zaman hayatı talep etseler, bastırılıyor.”
Böyle başlamak istedim, çünkü sosyal mobingin kaçınılmaz sonucu olan yabancılaşmayı yaşıyoruz. Evet! Hepimiz bu durumu anbean yaşıyoruz ama hissetmeden. En değerli olanın yaşamak ve asıl hapishanenin kimlik olduğunu öğreniyoruz. Kimliklerimiz kabrimiz gibi. Bizi biz olan/bizden olana yabancılaştırıyor. Adım atmaya yürümeye dahası hayal kurmaya bile yabancılaşıyoruz. Nietzsche, hayat için en tehlikeli şartlar altında bile, hayatı korumak için hiç isyan etmeden kara uzanan, bir nevi kış uykusuna dalan Rus askerlerinden söz ediyordu. Yabancılaşmanın etkisi ile biz de ölü taklidi yapıyoruz artık. Umarım kış uykusundan uyandığımızda mağaramızdan çıkar ve yeryüzünü, hayatı çok daha güçlü talep ederiz. Bir başka konu imgeler, bizden yeryüzünü saklıyor. Ve giderek en yerel olana, bedenlerimizi/zihnimizi kapatıyoruz. Üstelik bu imgeler, bize bedenlerden tiksinmeyi de öğretiyor, kendi bedenimizden bile. Kendimize yabancılaşma, yoğun tecrit şartlarında yaşayanlarda görülür. Yoğurda mayi sabunu karıştırıp yiyenler mi ya da ellerini ova ova kanatanlar mı ararsınız? Bedenin hapishaneye dönüştüğü tuhaf zamanlarda yaşıyoruz. Platon bedenin, kurtulunması gereken bir hapishane olduğuna inanıyordu. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Ha bir de unutmadan; Platon’un dünyasında görülebilir nesneler vardır, bir de akılla kavranabilir nesneler. Görünür nesneler, bedenler yanıltıcıdır, üstelik kirletici. Hakikati kirletiyorlar.
Aman dikkat! Aramızdan hainler çıkabilir, hâlâ bedenli olmakta, yeryüzünü bedenleriyle hissetmeye ısrar edenler var. Hayatın ritmini hissederek yaşamaktan çekinenler var. Bunlar yeryüzünün bulaştığı kirli bedenler/zihinlerdir. Bizi birbirimize yabancılaştıran faaliyetler. Düşünün! Düşünün ama artık etkisini ve özelliğini kaybetmiş bir faaliyetti bu... Tamamen imgelerden oluşan ve imgeler aracılığıyla aklımızın ve algılama unsurlarımızın manipüle edileceği sanal mağaralardayız. Bedenlere/düşüncelere gerek yok artık; bundan sonra tüm hayati faaliyetler internet üzerinden gerçekleşebilir. O zaman sonuç? Mağaradaki yabancılar sadece gölgeler, imgeler görebilirler. Hakikati görebilenler, beden denilen mağaradan çıkmayı başaranlardır.
      Erdi Han
 
 
 
ŞİİR
 
            Sanadır
 
Duygular şelale, gözyaşı pınar,
Hasretlik içimde kök salan çınar,
Kâbuslar her gece uykumu sınar,
Bîçare dönüşüm sanadır benim.
 
Yollar uzar gider, yıllar yabancı,
Yelkovan konuşmaz, akrep yalancı,
Sinem yangın yeri, yürekte sancı,
Bîçare dönüşüm sanadır benim.
 
Yaşadığım bugün, dünle karışır,
Akşamın hayali, günle yarışır,
Sanma bu dört duvar benle barışır,
Bîçare dönüşüm sanadır benim.
 
Leyla gitti diye Mecnun darılmaz,
Gönül yarası bu yârsız sarılmaz,
Meyvesi el olan dala varılmaz,
Bîçare dönüşüm sanadır benim.
 
Kayboldum nerede, nasıl, niçin’de,
İster Mısır’da ol, istersen Çin’de,
Son nefeste bile huzur içinde,
Bîçare dönüşüm sanadır benim.
 
         Mustafa Sinan Ay
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
DİYABET: Diyabet nelere sebep olur? Şeker hastalığının tahrip etmediği, organ yok gibidir. En büyük tahribat da kanda yüksek şeker olması sebebiyle damarlarda olur.
*Erişkin kişilerde görme kaybının en önemli sebeplerinden biri şeker hastalığıdır. *İleri derecede bir şeker hastalığı nelere yol açar? Katarakta *Glokom dediğimiz göz tansiyonuna *Böbrek yetmezliğine *Koroner kalp hastalığına *Felce *Kangrene *Mide ve bağırsak rahatsızlıklarına *Bazı cilt hastalıklarına *Sistit, karaciğer ve safra kesesi iltihabına. *Damar sertliğine. *Sinir bozukluklarına. *Beyin fonksiyonlarında bozukluklara sebep olabilir. *Diş etlerine olumsuz etki edebilir, diş çürümesine sebep olabilir. [Dr. İsmail Maraş]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.