Biz sadece toprak kaybetmedik

Cennetmekân, 113. İslam Halifesi Sultan ll. Abdülhamid Han’a 18 sene Şeyhülislamlık yapan Cemaleddin Efendi’nin oğlu Muhtar Beyin “İntak-ı Hak” hatıratından iktibas edilmiş bir hatıra dinlemiştim...

Muhtar Bey bir dönem Jön Türklere karışmış, zaman zaman Sultana karşıt fikirleri olmuş bir Şeyhülislam Zâde idi. Anlatır ki: “Bir hastalığa yakalanmıştım, yurt dışına saray müsaadesi ile çıkıldığından, tedavi için izin istedim. Epey vakit cevap gelmeyince saraya gittim. Meramımı anlattıktan bir süre sonra Sultan Abdülhamid Han’dan bir mektup geldi, ‘Vakar-ı İslam’ı muhafaza edememek tehlikesine binaen bir Şeyhülislam Zâde’nin tedavi olmak maksadı ile dahi yurt dışına çıkmasına izin yoktur…’ Doğrusu, muhalif olduğumu bilen Sultan beni ölüme terk etti diye düşünmüştüm. Ta ki mektubun devamını okuyuncaya dek… ‘Muhtar Bey oğlumuz, beşik ulemasıdır. Hastalığı sebebiyle maaşı kendisine yetmiyor ise ikiye katlansın. Avrupa’ya gittiği takdirde hangi doktora tedavi olmak istiyor ise bize bildirsin ve doktor payitahta getirtilsin. Tüm tedavi masrafları karşılansın. Şahsi malım olan Çamlıca’daki köşküm de Muhtar Efendiye tahsis edilsin, tedavisinde; hastalığına ve ruhuna ferahlık verecektir.’”

İşte sözün bittiği yer… Bir sultan düşünün ki dinî hassasiyeti haddi azamiye ulaşmış. Bir devlet düşünün ki idaresi altındakilere “Vediatullah” (Allahü teâlânın emanetleri) diyen. İşte bu temayüldü bizi cihana hükmettiren. Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye dedirten. “Vakar-ı İslam’ı muhafaza” davası… Ne yazık ki, biz sadece toprak değil, bu ruh asaletini de kaybettik.

Türk milleti artık hüviyet-i asliyesini hatırlamalıdır. Ecdadını doğru tanımalı. Nereden geldiğini ve nereye yol alması gerektiğini iyi bilmelidir. Çünkü “Geçmişini unutacak kadar hafızasız, geleceği tasavvur edemeyecek kadar hayalsiz bir millet yaşayamaz.” Yaşatmak için yaşamak dileğiyle…

 

 

 

 

Temizlik imandan bil bu gerçeği,

İmanı temiz tut sıhhatli yaşa.

Kırma dallarını üzme çiçeği,

Fidanı temiz tut sıhhatli yaşa.

 

İnsanı hayvandan ayıran faktör.

Temizliktir başka izahı yoktur.

Hastalık gelirse neylesin doktor,

Havanı temiz tut sıhhatli yaşa.

 

Düzensiz çevreler olur curcuna,

Düzetmesi zordur güç yetmez ona.

Aç musluğu dokun suya sabuna,

Abanı temiz tut sıhhatli yaşa

 

Kulun iki günü olsa bir ayar,

Yaşlanmadan önce hayatı kayar.

Çevre kirleteni çekinme uyar,

Zamanı temiz tut sıhhatli yaşa.

 

Örnek olmalıdır bize maziler.

Temiz bir çevreyi herkes arzular.

Doğursun koyunlar emsin kuzular,

Meranı temiz tut sıhhatli yaşa.

 

Aslanın bellidir yattığı yeri.

İyi insan ölür kalır eseri.

Kirli çorap ile girme içeri

Mekânı temiz tut sıhhatli yaşa.

 

Sözün özü işin aslı ne ise,

Örneklerden herkes alsın bir hisse,

Yani burada diyorum ki herkese

Vatanı temiz tut sıhhatli yaşa.

 

Gürkanî, titizim elimde değil.

Yerde çöp görürsen çekinme eğil,

Sade evin ile barkını değil,

Her yanı temiz tut sıhhatli yaşa.

 

 

 

 

 

 

MUHTELİF: 1- Çeşit çeşit, çeşitli. 2- Zıt, birbirini tutmayan.

MALUMAT: Bilgi, bilinen şeyler. Bir iş veya mevzu hakkında bilgiler

TEREDDÜT: Kararsızlık, duraksama, ikircik, ikirciklik. Bir mesele hakkında karar veremeyip şüphede kalmak…

BEYHUDE: Yararsız, anlamsız. Boşuna.

İTHAM: Kabahatli görmek. Suç isnat etmek. Töhmet altında bırakmak. Kabahatli görünmek. Töhmetli olmak.

İDRAK: Anlayış. Kavrayış. Akıl erdirmek. Fehim. Yetiştirmek.

SEZA: Layık, münasip, uygun. Yaraşır, bir şeye değer.