Sosyal medyanın başarılı prensi: Ferudun Özdemir

Halen TRT Spor'da sunmakta olduğum Ralli Günlüğü programının da yapımcısı olan Ferudun Özdemir 2013 yılında Beyaz TV ekranlarında nbsp;"Sosyal Gündem" programını hazırlayıp sundu, şu anda ise kendisini TRT Avaz'da Güzel Şeyler Oluyor programında pazartesi günleri izleyebilirsiniz. nbsp;Değerli dostumla hem yeni çıkan kitabını, hem uzmanlık alanı olan sosyal medyayı, hem de başarı hikâyesini konuştuk.Çocukluğundan bugüne başarı adımlarını özet olarak anlatır mısın?
Çocukluğumda Eyüp Sultan'da sobalı bir evde büyüdüm, 9 kardeşiz. İmam Hatip Lisesi'nde okudum, sonra ayakkabı fabrikasında tezgâhtarlık, ustalık yaptım. Bir gazetenin reklam ve halkla ilişkiler bölümüyle devam eden iş hayatım, 19 yaşında özel bir radyonun reklam ve halkla ilişkiler müdürlüğüyle ilerledi. Sonra bir ezgi müziği albümü çıkardım, 2000'li yılların başında nbsp;"Web(Ağ) tasarım rehberi" diye bir kitap çıkardım, hemen sonra da TV sunuculuğuna başladım. TV maceram hem devam ediyor hem de son 2 yıldır yapımcılığa da dönüştü.
Sosyal medyayla nasıl tanıştınız?
Türkiye'nin ilk internet yardım sitesinin sahibi oldum. İnterneti anlamayan merak edenlere, interneti anlatan sitem, o dönemde Türkiye'nin en çok hit alan ilk 10 sitesi içine girdi. Sosyal medyada MIRC'lar zamanında, en büyük serverlardan birinin yöneticisiydim. O zaman bile binlerce insanın idaresini yapıyordum. Facebook, ICQ ve Messengerlar da hep aktif yer aldım. Sonra Twitter çıktı.
Twitter'da özellikle çok tanınıyorsun? Twitter neden bu kadar popüler oldu, farkı ne geçmişteki sosyal medya araçlarından?
İnsanlarla birebir etkileşim seviyesi çok yüksek. Bugün bir projeyi hayata geçirmek için en önemli konu etkileşim. Twitter da bize bunu sağladı. Muhatap kişiye ulaşmayı sağladı.
Sinirlerin sağlam mı? Malum Twitter'da insanların pek ayarı yok.
Ben sosyal medya üzerinde yanlış bir iş yapmadım. Yaptığımız tüm işler dini, dili, ırkı ne olursa olsun merkeze insanı koyduğumuz işler oldu. Genelde bu coğrafya üzerinde sıkıntı olduğu için, Filistin, Arakan, Suriye, Mısır buraları ön plana çıkmış olabilir, fakat merkezde insan var. Yardım da yapsanız ve birileri bundan rahatsız oluyor ve vitrine çıktığınız andan itibaren birileri size hakaret ediyor. Yapmış olduğunuz başarılı güzel işlerden huzursuz oluyor ve size saldırıyorlar. Bu güne kadar şahsıma yapılan hiçbir hakarete cevap vermedim. Ama söz konusu bir insanı değerse, o zaman sert çıkışlarım oldu.
Okuyor musun hakaretleri?
Zaman zaman okuyorum. Her zaman değil bakmıyorum ama çünkü bunu vakit kaybı olarak görüyorum. Bunları okumak boş işler. Ama hiç bakmadığınız zaman da, değerli olabilecek bir takım paylaşımları kaçırmış oluyorsunuz. Ben bir siyasi oluşumun içerisinde değilim. Bir derneğin, kuruluşun, örgütün içerisinde değilim. Tamamen bireysel çabalarla yaptığım paylaşımların içerisinde bizi değerli bulan insanlar oldu. Sanat camiasından, belediye başkanlarından, siyasetçilerden, farklı camialardan çok destek verenler oldu.
Kimler mesela?
Nihat Doğan'la mesela zaman zaman hadiselere çok farklı bakmamıza rağmen çok destek verdi. Yeşim Salkım, Murat Göğebakan, Murat Kekilli, Ece Vahapoğlu, Uğur Işılak mesela.
Twitter'da liderliğinin yaptığınız #EKİP oluşumu nedir?
Ekip olmak riyasız, menfaatsiz, ortak bir aklın etrafında bütün olmak demektir. EKİP'te ben yok, ortak bir akıl var. Sosyal medyada özellikle de gençlerde bir boşluk gördüm ve o gördüğüm boşluğu inancımdan aldığım birlik olma ve duyarlı hareket etme prensibiyle doldurmak istedim.
Sosyal medyanın sınırlandırılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Sınırsızlık sadece Allah'a aittir. Haricindeki her şeyde bir sınır, bir "haddi bilme" olmalı. 10 yaşındaki bir evladımız sosyal medyaya girip, bir kimliğe bürünüp, o kimlikle koca koca insanların yapamayacağı, ahlaksız şeyler yapmaya başlıyor. Hakaretler ediyor, küfrediyor, ahlaksız sitelere giriyor. Bu bir sınırsızlık ve doğru bir şey değil. Tabii ki bu kısıtlamalar olurken başlangıçta bir takım sıkıntılar olabilir.
Sosyal medya hakaretleri sebebiyle dava açtığın kimse oldu mu?
Bazı dönemlerde dava açmayı düşündüm. Ama bugüne kadar açmadım, kolay kolay da açmayı düşünmüyorum. Sanal âlemi güzel işler yapmakta güzel kullandığımı düşünüyorum. Fakat bu olumsuz, gayri ahlaki işlerde de sanal dünyayı ciddiye almıyorum.
Sosyal medya ve ilişkiler, sosyal medyada başlayan evlilikler gibi birçok konu konuşuluyor. Ne düşünüyorsun, sosyal medya ve özel hayat hakkında?
Eskiden insanları hatırlayın, Karacaoğlan türkülerini hatırlayın, çeşme başında buluşurdu. Sosyal hayatı paylaşım alanı köyün çeşmesiydi. Şimdi internet çok özgür bir ortam oluşturdu. Çöpçatan işlerinin önünü kesti.
Peki aldatmalar, yıkılan yuvalar da var mı sosyal medya sebebiyle?
Mesela iki insan evliliğe giden yolda bir muhabbet içindeyken, sosyal medya sebebiyle rahatlıkla bir başkası o muhabbetin içine maydanoz olabiliyor. Eskiden Karacaoğlan türküsünde çeşme başında gördüğünüz insanla yolunuza devam ediyordunuz. Nefislerimiz sınanıyor. İnsanlar maalesef sanal dünyada farklı kişiliklerle geziniyorlar, o rahatlıkla da herkes birbirine bir şeyler yazıyor.
Kitapta neyi amaçladın? Ne tarz bir kitap olarak anlatırsın kitabını?
Kitap kalıcı bir paylaşım. TV programları ise uçup gidiyor. Okuyarak mevzuları daha iyi anlayabilirsiniz. Kitabın manevi bir tarafı var. Şöyle düşünün bizi yaratan cenab-ı Allah'ın da kitabı var. Yüzde 99'u farkı, ölçülerde veya farklı değerlerde ama Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Yaradan'ıyla irtibatta bu insanlar. Bu kitap Allah ile bir şekilde; en azından zor günlerinde dahi olsa irtibatı olan insanlara bir tür başucu, tevekkül kitabı gibi. Dünyanın birçok yerinde İslam dünyasında sorunlar var. Suriye, Filistin, Mısır, Doğu Türkistan gibi. Daha bireyselde kimimizin gönül problemi var, kiminin sağlık problemleri, kiminin maddi problemleri, kiminin de her şeyi var ama ruhsal sorunları var, denge kalmamış. Bütün bu insanlara söylenecek en güzel şey 'Allah var Problem Yok!'

nbsp;

Yeni çıkan kitabı "Allah var Problem Yok!' ilk haftasında 3. baskıya girdi.

nbsp;