Şerbetleri imrendiren su 'Zemzem'

Şerbetleri imrendiren su 'Zemzem'

YAŞAM Haberleri

Hazret-i Hacer ve oğlu İsmail, Mekke'nin kızgın güneşinin altında kavrulup susuzluktan bitkin düşer; bu hal ile Hacer'in sütü kesilir.

İsmail'in açlık ve susuzluktan kıvranmasına dayanamayan Hacer, köşe bucak su arar. Taa ki, Cebrail aleyhisselam yardıma koşana kadar…

İbrahim aleyhisselam ve hanımı Hazret-i Hacer yeni doğan çocukları İsmail ile birlikte Mekke'ye gelerek, Kâbe civarında bir yere gelip yerleşiyor. İbrahim aleyhisselam tebliğ için vazifelendiriliyor. Hazret-i Hacer ve oğlu İsmail'i Kâbe civarında bir yere yerleştirdikten sonra onlarla helalleşerek yola çıkmaya hazırlanıyor... Hazret-i Hacer'in kalbi mahzunlaşıyor, içini endişe kaplıyor... Ne yer ne içeriz diye düşünüyor ve İbrahim aleyhisselamın arkasından "Ey İbrahim bizi kime bırakıyorsun?" diye feryat ediyor. Hazret-i İbrahim de; "Sizi Allah'a bırakıyorum ey Hacer" cevabını vererek Allah'a olan eşsiz teslimiyetini tekrar gösteriyor. Hazret-i Hacer'in kalbi yumuşuyor, içi ferahlıyor ve gözü arkada kalmıyor.. nbsp;
Cebrail kanadı ile yeri kazdı
Hazret-i Hacer ve oğlu İsmail yapayalnızdır. Mekke'nin kızgın güneşinin altında yiyecekleri de bitiyor. Susuzluktan bitkin düşüyorlar ve bu hali ile Hacer validemizin sütü kesiliyor. Oğlu İsmail'in açlıktan ve susuzluktan kıvranmasına dayamayan Hazret-i Hacer, İsmail'i yere bırakarak köşe bucak su aramaya başlıyor. Bir gözü çocuğunda olan Hacer validemiz, aynı zamanda su aramaya devam ediyor. Hacer validemiz Safa Tepesi'ne çıkıp, "belki birilerini görürüm" umudu ile Merve arasında gidip gelirken çukur olan yeri koşarak geçiyordu. İsmail'i göremeyeceğim endişesiyle koşarak onu bıraktığı yere geliyor. Hacer validemiz döndüğünde bir ses duyuyor bu ses Cebrail aleyhisselam'a aitti. Yanına gidiyor. Cebrail aleyhisselam ayağını yere vurduktan sonra kanadı ile yeri kazıyor, bir müddet sonra kazdığı yerden su görünüyor. Hacer validemiz hemen suyu havuz yapıyor ondan hem içiyor hem de kırbasını dolduruyordu... Bu su onun hem susuzluğunu hem de açlığını gidermişti. Suyun boşa aktığını gören Hacer validemiz "zem" yani "dur" demek manasına gelen "zem, zem" dur, dur diyerek suyun boşa akmasından ve bitmesinden korktu. İşte o günden sonra bu suyun ismi "Zemzem" olarak kaldı. Mübarek sudan kana kana içen Hacer validemiz çocuğuna tekrar süt emzirmeye devam etti.
nbsp;Şerbetleri imrendiren su 'Zemzem'
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: nbsp;
"Allahü teala İsmail'in annesine rahmet etsin! O, Zemzem'i kendi haline bıraksaydı, suyun etrafında kum gerip havuz yapmasaydı, muhakkak zemzem akar ve bir ırmak olarak devam ederdi." nbsp;
Aç olan zemzem ile doyar
Zemzem, İslâm dinine göre mukaddes olarak kabul edilen bir sudur. Açlığını gidermek için içen kişinin açlığını, susuzluğunu gidermek için içenin susuzluğunu gideriyor. Şifa niyetiyle içene de şifa buluyor. Dünyanın her yerinden hac ve umre için Mekke'ye giden mü'minler, memleketine zemzem götürüyor ve yakınlarına ikram ediyor. Rivayetlere göre cennetten de geldiği söylenen zemzem suyu üzerinden o kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ o yumuşak ve doyulmaz tadı ile aç olanları doyuruyor, hastalara şifa oluyor, kim ne niyet ile içerse hasıl olduğu biliniyor...İNAN ARVAS


HADİS-İ ŞERİF: Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayâsızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur. [Hakim]

Her güne bir dua
Dert ve belâdan kurtulmak için
Hadis-i şerifte buyruldu ki, "Birinize dert ve belâ gelince, Yûnüs Peygamberin duâsını okusun! Allahü teâlâ Onu muhakkak kurtarır. Duâ şudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâne-ke innî küntü minez-zâlimîn"
Yine hadis-i şerifte, "Sabah, kalkınca, üç kere Bismillâhillezî lâ-yedurru ma'asmihî şey'ün fil'ardı velâ fissemâi ve hüvessemî'ul'alim, okuyana akşama kadar, hiç dert, belâ gelmez" buyuruldu.
nbsp;Şerbetleri imrendiren su 'Zemzem'
SEYYAHLARIN KALEMİNDEN...
ASLA HARAMA YAKLAŞMAZLAR
1554'ten 1562 yılına kadar yaklaşık 8 sene Avusturya Sefiri olarak ülkemizde vazife yapan Ogier Ghiselin de Busbecq bizleri çok sever. Ramazan ayının kendilerinin perhiz günlerine benzediğini söyler. Ramazan ayı geldiğinde biz Müslümanların, daha çok yiyip içmek veya birtakım haram olan şeylere kendimizi kaptırmaya hiç yanaşmadığımızı belirtir. Busbecq, Ramazan ayının her sene erken geldiğinden haberdardır ve bunun sebeplerini uzun uzun izah eder. Yazın oruç tutmanın zorluklarını, oruçlu birisinin ağzını susuzluğunu gidermek kastıyla çalkalamasının uygun olmadığını, imsakın nasıl başladığını ve ne zaman iftar edileceğini anlatır. Ayrıca oruç tutmaya mani olacak derecede hasta olanların oruçlarını bozabileceğini, daha sonra kaçırdıkları gün sayısı kadar oruç tutmaları şartının olduğunu belirtir. Seferde ise muharebeden önce aç kalıp mecalsiz düşmemek için orucun tehir edilebileceğini kaydeder.

Hayal Tiyatrosu:
Şefkat 3
Öyle bir yazı ki...

Hayretler içindeydi... Şu son birkaç dakika içinde şok üstüne şok yaşıyordu...
- Baban değil mi?.. Neler söylüyorsun...
- Evet değil... Üvey babam o benim...
- Hayatım niye sakladın peki...
- Annem de benim gibi seni çok beğenmişti... 'Kızım her ihtimale karşı belli etme üvey baban olduğunu... Ne olur ne olmaz... Belki içine bir fitne düşer... Soğur bizden' dedi... Kızı için yüzü belki ilk defa gülecekti annemin... Bunu da kaybetmek istemedi...
- Anlıyorum canım... Neler oldu... Sözlerinden üstü kapalı çile akıyor..
- Neler olmadı ki... Babam ben küçükken ölmüş... Annem genç olduğu için ailesinin baskısıyla ikinci evliliğini yapmış... Üvey babam ilk zamanlarda çok iyi davranırdı... Ama üvey kardeşlerim olduktan sonra özellikle bana cephe aldı... Anneme de baskı yapmaya başladı... 'Sen bizim çocuklarımıza bakmıyorsun, o yetim diye üzerine titriyorsun' çıkışları yaptı... nbsp;Gittikçe daha sertleşti... Sonunda en ufak hatamda beni dövmeye başladı...
Annem engel olmaya çalışsa da ona karşı da tamamen değişmişti... Zavallı anneme tokat attı bir akşam... Bu sık sık evde olmaya başladı...
Anneciğim boşanmayı göze alamıyordu... Diğer kardeşlerimi de düşünüyordu... Zaten geçinebilecek durumumuz da yoktu... Onu da beni de sindirmişti...
Kendi çocuklarına hediyeler alır, bana özellikle bir şey almazdı... Ağlayarak odama giderdim... Annemin ciğeri parçalanırdı ama ne yapsın...
- Ben büyüyüp belli bir yaşa gelince bir arkadaşının yanında işe koydu... 'Çalışıp eve para getireceksin' dedi... Annem ne kadar, 'Yetimdir bey... Yapma ne olur' diye yalvardıysa da kararlıydı...
Senelerce çalıştım... Maaşımı alır almaz el koyardı... Arkadaşlarıyla içmeye giderdi... nbsp;
Hanımının bu çaresiz gözyaşları ve yeni yeni öğrendiği çileli hayatı balayı tadını çoktan unutturmuştu delikanlıya... İki insan ve iki çile... Üstelik biri sırılsıklam aşık olduğu hanım... Ne yapacağını bilemedi uzun süre... Eşi devam etti konuşmaya...
- Bu acı dolu yıllar içinde, kapkaranlık günler birbirini kovaladı... İçimde hiçbir umut ışığı kalmamışken bir gün arkadaşım bir yazı tutuşturdu elime... O yazı hayatımı değiştirdi... (devam edecek) nbsp; nbsp; nbsp;
Ömer Çetin Engin / omer.cetin@tg.com.tr nbsp;
nbsp;Şerbetleri imrendiren su 'Zemzem'
BOLU MUTFAĞINDAN
MENGEN PİLAVI

Malzemeler:
gt; 250 gram pilavlık pirinç
gt; 100 gram mantar
gt; 100 gram ceviz içi nbsp;
gt; 150 gram kuru üzümü
gt; 150 gram kuzu eti
gt; Maydanoz ve tere otu nbsp;
gt; 4 yemek kaşığı margarin
gt; 3 çay kaşığı tuz

Hazırlanışı:
Önce içini hazırlamak gerekir. Tavada margarini erittikten sonra küçük küçük doğranmış kuzu etini ilave edip kavurun. Sonra ince doğranmış mantar ile beraber ceviz ve üzümü de ilave ederek kavurun. Kavrulduktan sonra bir kenara alın. Başka bir tencereye yağ koyun. Önceden 20 dakika tuzlu suda beklettiğiniz pirincin suyunu süzerek yağda kavurun. Tuz ve su ilave ederek hafif ateşte pirincin suyunu çektirin. Yaptığınız pilavı tencerenin kapağını kapatarak 10 dakika dinlendirin. Daha sonra kapağı açarak önceden yaptığımız harcı içine karıştırın. Maydanoz ve dere otu doğrayıp servis yapın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...