Fuat Uğur: 'Darbe planı Fidan'la başladı'

Düzenleyen:
Fuat Uğur: 'Darbe planı Fidan'la başladı'

GÜNDEM Haberleri

15 Temmuz’un işaretlerinin çok önceden belirmeye başladığını ifade eden yazarımız Fuat Uğur, FETÖ’nün her adımda sır dolu mesaijlar verdiğini bunu cemaat müntesipleri dışındakilerin anlamasının zor olduğunu söyledi.

Gülen örgütünün 15 Temmuz’da giriştiği hain darbe girişiminden aylar önce, bu örgütün darbe planları içerisinde olduğunu deşifre eden Gazetemiz yazarlarından Fuat Uğur, örgütü nasıl çözdüğünü anlattı. Yeşil Cübbe, Hususiler, Hrant Dink davası gibi birçok konuda sayısız makaleler kaleme alan Fuat Uğur ile darbe öncesi ve muhtemel süreci konuştuk.

FETÖ yapılanmasını ne zaman fark ettiniz?

Tehlikenin farkına dört beş yıl önce vardık. Bu biraz tedrici oldu yani yavaş yavaş cereyan etti.  Bundan beş yıl öncesine kadar Fethullah Gülen ile ilgili olumsuz kanaatimiz yoktu.  Sonra olumsuz sinyaller gelmeye başlayınca tecrübelerimiz ışığında olayları incelemeye başladık. Gülen örgütünün devletin kurumlarını ısrarla ele geçirmek istemesi ve bunda aşırı agresif davranışları şüphelenmemize sebep oldu. Bu ısrarın bir sebebinin olduğunu sorgulamaya başladık. Herkesin inancı, ideolojisi, etnik aidiyeti hiç gözetilmeden eşit olarak kamu kurumlarında var olabilme, çalışabilme hakkı vardır.  Fakat kamu kurumlarının insanlara yüklediği sorumluluk işidir. Bunun dışında bir takım aidiyetlerine dair  propaganda, örgütlenme yapamazsın, faaliyetler yürütemezsin. Dindar kimliğin olabilir, cemaate mensup olabilirsin ama devlet kurumlarında bu faaliyetleri yürütemezsin. 

Bu yapının böyle çalıştığının işaretleri nelerdi?

FETÖ örgütünün agresif çalışmaları AK Parti iktidarı ile çatışmaya başladı. Şikayetleri neydi? “Biz kamu kurumlarında çalışmak istiyoruz fakat hükümet bunu istemiyor bize engel oluyor” demeye başladılar. Bunlar soru işaretleri oluşturdu. Ayrıca giderek artan dozda başka şeyler gelişmeye başladı. 7 Şubat 2012 yılında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik operasyon birden gözlerimizi açtı. İşte o zaman bu bir darbe girişimidir dedim. Gazeteci olarak ve yaş olarak tecrübelerim bir darbe girişiminin nasıl yapıldığını ve nasıl yapılacağını bana öğretti. Niyetleri Hakan Fidan’ı alarak, başbakana ulaşacaklar ve derdest edip,  yargılayıp, indireceklerdi. Lakin Erdoğan’ın Fidan’ı arayarak, “sakın ha ifade vermeye gitme” demesi ve onun da gitmemesiyle FETÖ’cü çeteler MİT binasını ablukaya aldı.  O zaman anladık ki bunlar örgüt ve bir şey istiyor. 

Darbe planlarına o zaman mı başlamışlar?  

Cemaatin ordu içinde ki örgütlenmeleri ile haberleri okumaya başladık. 1986 yılında bile çeşitli dergi ve gazetelerde Gülen’e mensup şu kadar subay bu kadar albay ordudan atıldı haberleri var. Yani bunlar o zamandan başlamışlar. Ergenekon ve Balyoz davalarında da bu düşünce çok etkili oldu bizde. 12 Eylül darbesi olmuş. 28 Şubat ve sonrasında AK Parti iktidara geldi. Kapatma davası açılmış. Cumhuriyet mitingleri yapılıyor. Anayasayı yaptırmamaya çalıştılar. 27 Nisan muhtırası verdiler. Sarıkız, Ay ışığı darbe planları, Özden Örnek anıları ortaya çıktı. Yani ciddi ciddi darbe hazırlığında oldukları anlaşıldı. Darbe plan senaryosu bir gerçekti. Gülen yapılanması bu haklı davaları kendi adamlarına zemin hazırlamak için sulandırdılar ve suçsuz insanları da bu davalara dahil ederek kendilerine istedikleri alanı açtılar. Daha sonra dünyanın en aşağılık askeri casusluk davasını başlattılar. 2011’de gördük ki bu Gülen hareketinin hizmetle bir alakası yok. Olumlu manalar yüklemeyi bırakıp sorgulamaya başladık ve ne kadar takıyyeci olduklarını gördük. 

Darbe sonrasında da takiyye yapanların olduğu söyleniyor siz bu görüşe katkılıyor musunuz?

Bugün bile darbeden sonra yakalananların “biz bunu bilmiyorduk. 15 Temmuz gecesi bunların karanlık yüzünü tanıdık” demelerinden ne denli kimliksiz, şahsiyetsiz, kişiliksiz birey olmaktan çıkmış birer android ve robot sürüsü oldukları, “takiyye yapın” dedikleri için takiyye yaptıklarını ve gerektiğinde Gülen’e sövebildiklerini ama hiç istemedikleri halde küfrettiklerini şu anda görüyoruz. Ama ilk zamanlarında bunların takiyyeci olduklarını anlayamadık. Sadece bizi değil Türkiye’de ki milyonlarca insanı kandırdılar. Fakat 17-25 Aralık bizim aydınlanmamızı beraberinde getirdi. Fidan’a yaptıkları operasyon maksatlarını ortaya koydu. Dolayısıyla bu tehlikeyi gördüğüm için onlarla ilgili yazılar yazmaya başladım. 

İlk uyarınız ne oldu?

A HABER’de İnce siyaset programımda Hrant Dink davası ile ilgili Razaman Akyürek’lerin, Ali Fuat Yılmazer’lerin isimlerini yayınladım “bu isimlerin hesap vermesi gerekiyor” dedim. Çemaatçiler kıyameti kopardı. A HABER Yayın Yönetmenini arayıp propaganda yaptılar. “Fuat Uğur çarpıtıyor” dediler ve buna benzer bir sürü şey söylediler. O zaman bunları söylemeye başladım. 17-25 Aralıkta da belge ve yolsuzluk dosyaları adı altında düzmece olarak hazırladıkları bir takım operasyonlarıyla bu amacı araçsallaştırdıklarını ve yeni bir darbe ile iktidarı yıkmak istediklerini anladık. 30 Mart yerel seçimleri hayal kırıklıkları oldu. 7 Haziran’da biraz sevindiler ama 1 Kasım’da tekrar hüzne boğuldular. Baktılar ki olmuyor, ordudan da tasfiye edilecekler ve nihayet bu darbeyi yapmaya kalkıştılar. Gülen örgütü hakkında elde ettiğim her bilgiyi elimden geldiğince paylaşmaya çalıştım ve herkesi uyarmaya çalıştım. Gülen’in nasıl bir hokkabaz ve soytarı olduğunu yazdım. İnsanları nasıl etkilediğini duyurdum. 

Örgütün bu Ölçüde büyüdüğünü tahmin ediyor muydunuz?

Bir darbe yapma ihtimallerini hep söyledim uyardım lakin bu noktada olduklarını tahmin etmiyordum. Hakikaten Türkiye’deki çok sayıda insan gibi çok şaşkın vaziyetteyim. Haşhaşi benzetmesi en isabetli benzetme. Gülen şeytani zekasıyla asrın ihanetine öncülük ediyor. Ama onun geleceğe yönelik projeler yapma kapasitesi hem yok hem de elinde değil yeteri kadar. Çünkü bir başka üst akıl onu yönlendiriyor onu taşeron olarak kullanıyor. Dolayısıyla onun bundan sonra ne yapacağını ve onlardan ne beklenmesi gerektiğini uluslararası dengeler belirleyecek. 

Bundan sonrası için bir tehlike seziyor musunuz?

Bunlardan her şey beklenmeli. Suikast te, yeniden toparlanıp çılgınca kamikaze eylemler yapması da beklenmeli bu yüzden tedbirler alınmalı. Çok dikkat edilmesi gereken bir süreç bizi bekliyor. Zaten Erdoğan, Yıldırım ve hükümet üyeleri, hepsi de aynı şeyleri söylüyor. “Meydanları terk etmeyin” diyorlar. Ben de tehlikenin devam ettiğini düşünüyorum. 
Bunlar, birey değiller, kimliksizler, şahsiyetsizler. Kimliklerinden soyutlanmış, vicdanlarını oradaki o mahluka teslim etmişler. Böyle bir yaratıktan, robottan, androidten bahsediyoruz. Onlarla mücadele etmek o kadar kolay değil. O yüzden kazımak sözcüğünü kullanıyoruz. Tüm birimlerde acımadan ama adalet ve hukuktan ayrılmadan yapacaksın. Hep gözünün önüne 15 Temmuz gecesi tankların ezdiği insanları getireceksin. Ve hiç acımayacaksın. 

Gülen’in iade sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önemli olan şu ABD Türkiye’yi bir müttefik olarak görmeye devam edecek mi?  ilişkilerini Türkiye’yi yıpratmamaya özen göstererek sürdürmek zorunda. Türkiye’de devlet yetkilileri bunun alenen Amerikan kaynaklı darbe olduğu konusunda konuşmalar yapıyorlar. Halkın zaten kanaati bu  yönde.  Gülen’le röportaj yapanlar, onun Türkiye’ye mesaj vermesini sağlayanlar o programda Türk halkının darbeye bakışını ve darbenin arkasında kimin olduğuna dair bir oylamayı yansıttılar %82’si Gülen’in iadesini istiyor, %60 dan fazlası da Amerika’nın bu darbeyi planladığı, organize ettiğini düşünüyor. Bu yüzden Amerika’nın derin aklı karar vermek zorunda. 

"Yeşil cübbe ile darbe mesajı verdiler"

FETÖ’cülerin yayınlarını, sosyal medyadaki yandaşlarını yakından takip ettiğini belirten Fuat Uğur, hain darbe girişimine ait ipuçlarını çok önceden anladığını şu sözlerle ifade ediyor: “Yeşil cübbenin sırrını onları iyi takip eden yandaşlarından aldım. O yeşil cübbeyle yaptığı konuşma da darbenin mesajını veriyordu. Yeşil cübbe bir mesajdı. Şifreyle konuşmayı seven insanlar. Darbeden önce attığı mesajlar, Zaman Gazetesinin reklamları hep darbe işaretleriyle dolu. Emre Uslu, “Bilet paramı ödemek isteyen tivitçiler, lütfen 12-22  Temmuz arasında İstanbul için bilet alın. O zaman Türkiye’ye geleceğim” diyor. Osman Özsoy mesaj veriyor, Tuncay Opçin, “yatakta basıp şafakta asacacaklar” diyor bir gün öncesinden. Kışlada olağaüstü hal UYAP’a yüklenmiş. Meral Akşenir’in “Yurtta Sulh” tesadüfü ve buna benzer pek çok şey de hep mesajla yani Sızıntı Dergisinde o haki elbiseli bir adamın kapıyı açması gibi. Gülen yine, kışlalarda defne yaprakların açacağını söylüyor. Defne nedir? Askerlerin omuzlarında şapkalarında defne vardır. Bu askeriyede bir şeyler olacağının işaretini veriyor. Haki cübbeyle yeşil cübbenin sırrını 24 Martta yazdığımda Gülen, “bize hakaret etti” demişti. O şifreyi açıkladığımız için sinirlendi. Buna benzer pek çok şeyi yazdım. Hususiler denilen örgütlenme biçimi olduğunu, imamlarla eş düzey olduğunu, bunların Ankara’ya geldiğini orada ev kiraladıklarını ve darbe hazırlığına başladıklarını yine Mart Nisan başlarında yazmıştım. 

Cemaatçi askerlere son uyarıyı yaptığı “Tavuk tarda sayılır” konulu makalem Türkiye gazetesinde yayınlanmıştı. En son dün de yazdığım yazıda, bu seferde mavi cübbeyle mesaj verdiğini belirttim. Ümit Akdemir diyor ki, “aslında o psikolojik harp yapıyor. Dağılan örgütü toparlamaya çalışıyor. Biz güçlüyüz yıkılmadık ayaktayız mesajı vermeye çalışıyor” diyor. Ben yine de dikkat edilmesi gerektiği kanaatindeyim. 

 

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...