Ser verdi, sır vermedi...

Düzenleyen:
Ser verdi, sır vermedi...

YAŞAM Haberleri

Pilot Yüzbaşımız tayyaresi düşünce Kıbrıslı Rumlar tarafından esir alınır. 30 saat işkenceye tabi tutulur tek kelime konuşmaz...

İrfan ÖZFATURA

Sınırımıza giren Rus uçağı vurulmalı mıydı? Askerler diyorlar ki: Evet vurulmalı!
Peki pilot?
Türkmenler onu öldürmeseler iyi yaparlardı, çünkü dirisi daha fazla işlerine yarardı, koz olarak kullanma fırsatını kaçırdılar.
Haydi diyelim onlar asker değildi, heyecana kapıldılar peki ya Rumlar?
Rahmetli Cengiz Topel’i öldürmekle kalmaz, kırılmadık kemiğini, kesilmedik uzvunu bırakmazlar. 
AZICIK GERİLERE GİDELİM
Mâlum Kıbrıs 1570 yılında feth olunur. Hani Sokullu: Siz donanmamızı yakmakla sakalımızı tıraş ettiniz ama biz Kıbrıs’ı almakla kolunuzu kestik demişti ya...
Türkler üç asır boyunca adaya akar, yerlisi olurlar. Derken İngilizler musallat olur, “muvakkaten” (belli bir zaman için) girer ama postu yayarlar. Lozan’da müzakerecilerimiz direkt girmezler mevzuya.
Rumlar otuzlu yıllardan itibaren teşkilatlanır, ENOSIS (Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı) için çalışırlar. Tedhiş şebekesi EOKA İngilizlere ve Türklere karşı kanlı eylemler yapar. Batılılar tası tarağı toplar kaçar, Türkler Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) çatısı altında toplanırlar (1956).
Derken Türkiye ve Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması hususunda anlaşırlar. Başpiskopos Makarios Cumhurbaşkanı;  Dr. Fazıl Küçük ise, Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçilir. Yeni devlet 15 Ağustos 1959’da ilan edilir dünyaya.
ERENKÖY BASKINI
Ancak EOKA’cılar Anayasayı tek taraflı olarak değiştirmeye kalkar, Türklere saldırırlar. Daha ziyade kadınları ve çocukları hedef alır, dehşet uyandırmaya çalışırlar. (Kanlı Noel) Korkutacak, yıldıracaktırlar akılları sıra.   
Rumlar 5 Ağustos 1964 günü tank ve havan topu desteğinde Erenköy ve Mansur civarına saldırırlar. Halk sahile çekilir, bu defa hücumbotları ateş açar, balıkçı teknelerimizi de batırırlar.
BM Müslümanlara yapılan katliamlara kayıtsızdır, âdeti veçhiyle sesini çıkarmaz. Kardeşlerimiz çaresizdir, gözleri Anadolu’dadır, ağıtları duyuluyor mudur acaba?
Ve 7 Ağustos’ta ilk dalga gelir, Türk Hava Kuvvetleri Rum hedeflerine ikaz mahiyetinde ateş açar. Rumlar iyi niyetimizi okuyamaz, saldırıları sonlandırmazlar. 8 Ağustos 1964 günü 112’inci Filo Komutanlığından 4 F-100 daha kalkar.  Bu sefer şakaları yoktur, mühimmat yüklüdürler zira.
Ve Yüzbaşı Cengiz Topel liderliğindeki ekip yola çıkar, Akdeniz’i sıyırarak uçar, İngiliz radarlarını atlatırlar.
Tam akşamın alacasında güneşi arkalar Rum mevzilerini vururlar. Zor bir coğrafyadır, aniden yükselen dağlar manevra imkânı vermez pilotlara. Yzb. Cengiz hücum botunu kestirmiştir gözüne, dalar atar ama kıl payı kaçırır. Yok bunu yarım bırakmayacaktır.
İkinci dalışta emniyetli irtifanın altına iner ve hedefe çakar. Kendi de isabet alır bu arada. Ya da infilakta sıçrayan parçalar çarpmıştır, bilmiyoruz orası sisli hâlâ.    
Arkadaşları F-100’ü alev alev görünce ikaz ederler “Yüzbaşım vuruldun atla!”
AH LEFKE’YE VARSA
Bakar uçağı kurtarmanın imkânı yok, çeker kolu, koltuğu fırlatır havaya. Ancak süzüle süzüle inen paraşüt Rumların gözünden kaçmaz, onu yakalamak için birlikler çıkarırlar. İndiği asfalt Peristeroni adlı bir Rum köyü civarındadır. Acilen Türklerin kesif olduğu tarafa gitmelidir, Lefke’ye mesela.
Şahitler Yzb. Cengiz’in cebinden bir şeyler çıkartıp yaktığını söylerler ki bu da bedenen sağlam ve şuurlu olduğunu gösterir. 
Yüzbaşımız sahile doğru koşsa da Rumlar ciple yetişip sıkıştırırlar. Cengiz teslim olmaz, çıkarır tabancasını üstlerine sıkar. Neticede mermisi biter, çullanıp esir alırlar.
Rumlar kahramanımızı Güzelyurt’a götürürler. EOKA lideri Grivas 500 adamıyla karargâh kurmuştur orada. Elleri kelepçelidir, tekme yumruk girişir ayak üstü konuşturmaya çalışırlar. Cengiz küfürlere tehditlere papuç bırakmaz, bu kez dipçiklerle vurup hırpalarlar. Vücudundaki üç kurşun o ara sıkılmış olabilir mesela.
SAVAŞ SUÇU
Güzelyurt hastanesinde müşahede altına alınır. Ancak çapulcular doluşur,  yaralı subayımızı ite kaka Güzelyurt manastırına kaldırırlar. Askerî bilgiler vermeye, radyolardan Türkiye aleyhinde konuşmaya zorlarlar. Yüzbaşımızın suskunluğu onları kudurtur, işkenceye başlarlar.
Rumlar, Cengiz Yüzbaşının 9 Ağustos günü 23.00 sularında öldüğünü söyler. Demek ki 30 saat canını yakarlar. Hatta ruhunu teslim ettikten sonra da durmaz, cesedine sataşacak kadar alçalırlar. Pazuları matkapla oyulmuştur. Batındaki yarık otopsi ya da ameliyat izi olabilir ama özensiz dikilmiştir son derece baştan savma.
Bütün bunlar savaş hukukuna aykırıdır, suç işlemişlerdir açıkça.
Türkiye pilotun geri verilmesini ister. Aldırmazlar ancak “intikam taarruzundan” ürker, BM aracılığı ile iadeye yanaşırlar (12 Ağustos).  
Şehidimiz mübarek vücudu kadavradan çıkmış gibidir, gözü şişmiş morarmış, saçlı derisi sıyrılmıştır. Sağ omuzu felaket ezilmiş, sol bacağına yakın mesafeden kurşun sıkılmıştır. Kaburga kemiklerinde kırıklar vardır, röntgene bakılırsa kürek kemiği âdeta ufalanmıştır.
ER KİŞİ NİYETİNE
Ve şehidimiz  52 yıl evvel bugün İstanbul’a getirilir. Sultanahmet Camisi’nin önünde müthiş bir kalabalık vardır. Cenaze ancak akşam 6 sularında Edirnekapı’ya ulaşır. Sakızağacı Hava Şehitliği’ndeki istirahatgâhına tevdi edildiğinde hava çoktaaan kararmıştır.
Cengiz Topel ismi semtlere, caddelere, sokaklara verilir hatırası yaşatılır.
Geçen İETT otobüsü ile Şirinevler’deki Cengiz Topel Camisinin önünden geçiyoruz. Arka koltukta çocuk sordu: “Baba Cengiz Topel kim?”
Lâkin cevap alamadı.
Demek ki şehit Yüzbaşımız unutulmuştu. 
Anlatılmalıydı!
 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...