Uzaktaki yakın ülke Fas

Uzaktaki yakın ülke Fas

YAŞAM Haberleri

Türkiye'yi Türk dizileri ve Türk okulları sayesinde yakından tanıyan Faslılar, bizi çok seviyor.

Söze, "Büyük bir kısmı denizlerle çevrili. Halkının yüzde 99'u Müslüman. En büyük şehri, başkenti değil. Hem batılı hem doğulu. İktidarında Adalet ve Kalkınma Partisi var" diye girsem herhalde aklınıza ilk Türkiye gelir. Oysa kendilerinin El Mağrip, batılıların Morocco, bizim ise Fas olarak bildiğimiz ülkeden bahsediyorum.Batının da batısında, Afrika'nın kuzeyinde, Atlas Okyanusu'nun kıyısında egzotik bir ülke olan Fas, birçok yönüyle Türkiye ile benzerlik taşıyor. Ülkeye Anafen Okullarının davetlisi olarak gittik. nbsp;Fas için "Hasan ve Muhammed'lerin krallığı" diyebiliriz. Zira taht, Hasan ve Muhammed isimleri arasında devir daim ediyor. Yani krallar çocuklarına sürekli babalarının isimlerini veriyor. Şu an tahtta ise 63 doğumlu VI. Muhammed bulunuyor. Fas'ın halkı Arap-Berberi. Ancak 1912-56 yılları arasında sömürgede kaldığı için Frankofon. Zaten ticarette de 18 milyar dolar ile Fransızlar bir numara. Türkiye ise ancak kendine nbsp;1.3 milyar dolar ile 11. sırada yer bulabilmiş. Toprakları, Osmanlı hakimiyetini görmemiş ancak Türkleri çok seviyorlar. Bizim halkı dizilerimiz sayesinde yakından tanımışlar. Sokakta çocuklar Türk olduğumuzu duyunca "Tayyip Erdoğan, Abdülhey, Memati" diyerek peşimize takılıyor. Uçaklar dolu gelip dolu gidiyor. Türk Hava Yollarının, Fas Hava Yollarının her gün, El Arabia'nın ise haftada dört gün seferi var. Tekfen, Nurol, Makyol, Doğuş gibi Türk şirketleri Fas'ın yollarını yapıyor. BİM'in 70 mağazası var. Rezidansında ziyaret ettiğimiz Türkiye'nin Rabat Büyükelçisi Uğur Arıner, "Burada Türk şirketleri var ama yatırımcımız gelmiyor. Oysa turizm yapılacak çok alan bulunuyor" diyor. Her yerde Fransız ürünleri var. Faslılar yoğurdu bile tanımıyor. Yani, bizim için burası ihmal edilmiş topraklar. Nitekim, 35 milyonluk ülkede bir köy nüfusu kadar, sadece 394, Türk var. İki ülke arasında kültürel mayayı ise 1994'te Türk Okulları atmış. Afkika'nın ilk okulu da burada kurulmuş. Bugün 5 şehirde 12 Türk okulu var. Eğitimcilerimiz, aynı zamanda kültür ve turizm elçilerimiz gibi çalışıyor; Türk iş adamlarını Fas'a, Faslıları Türkiye'ye götürüyor. Rabat'taki Nilüfer Türk Kültür Merkezi de Türkçe öğrenmek isteyenlerin ilk adresi.
Fas'ın batılı yüzü, en büyük kenti olan Kazablanka. Oscarlı filmle adını duyuran bu 'beyaz evler' şehrinin nüfusu 4.5 milyon. Kazablanka'nın dünya gözüyle görülmesi gereken yeri ise Hasan II Camii. 93'te okyanusun kıyısına 5 milyar dolar harcanarak yapılan cami, heybetiyle ve ince işçilikleriyle göz dolduruyor. 210 metrelik minaresi görenlerin başını döndürüyor. Fas'taki minareler bizimkisi gibi yuvarlak değil, kare şeklinde. Kazablanka'da evler müstakil, her yer villa. nbsp;Bu yüzden kiralar 12 bin dirhemden (Yaklaşık 2 bin 500 lira) açılıyor. Yani zengini zengin, fakiri fakir. Orta sınıf pek yok. Büyük marketleri ise kral işletiyor.
Kazablanka ve Rabat, İstanbul ve Ankara gibi. Başkente 350 km uzaklıktaki Marakeş ise benzersiz bir yer. "Kızıl Şehir" anlamına gelen Marakeş, toprağın rengiyle bütünleşmiş. Tarihî surlar, binalar, oteller, kaldırımlar kızıl. Nitekim başka renk kullanmak yasakmış. Düşünün ticari taksiler bile bej. Kadim kent, sur içinde kalmış. Ancak renk bütünlüğü olduğu için yeni ve eski yerleşim yerleri arasındaki farkı fark edemiyorsunuz. Alelade bir kerpiç duvar intibaını uyandıran surların aslında yüzyılları eskittiğini ara ara açılan kral kapılarından anlıyorsunuz.
Marakeş caddelerinde motosikletlilerin ağırlığı dikkat çekiyor. Kadın, genç, ihtiyar fark etmiyor yediden yetmişe her yaştaninsan, iki tekerlek üzerinde trafiğe karışıyor. Uzaktan büyük bir yapı dikkatimizi çekiyor. Rehberimiz Adem, "Kütübiye Camii'nin minaresi" diyor. Heyecanlanıyoruz. Kütübiye Camii ve minaresi; geçmişi, mimari tarzı ve ihtişamıyla dünyanın harikalarından biri. Rivayete göre, bu alana 12. yüzyılda bir cami yapılır. Bir süre sonra kıble duvarının yönünün yanlış olduğuna dair itirazlar gelir. Alimler kafa kafa verir, meseleyi tartışır. Sonunda ters olduğuna karar kılınır ve cami yıkılır. Yerine de Kütübiye inşa edilir. Eski caminin temel taşları, şimdi mabedin yanı başında muhafaza ediliyor. Minarenin boyu 70 metre, iç kısmı ise 160 metrekare civarında. Bir apartman tarzındaki minarede, birçok İslam âlimi yetişmiş. Her bir katında talebeler ders görmüş. Malesef, bu güzel yapı da hoparlöre teslim olmuş. Ancak imam ve müezzinler, cuma günleri atlarla tepesine kadar çıkıyor ve ezan okuyormuş. Bu arada söz açılmışken hatırlatmakta fayda var. Fas'taki bütün imamlar hafız. Mukaddes kitabımızı ezberlemeyeni mihraba geçirmiyorlar.
Marakeş'i görmeye gelenlerin ilk adresi Cami ül Fena (Sonsuzluk) meydanı. Kütübiye Camii'nin hemen karşısında bulunan bu yer, bin yıl öncesini yaşatan bir panayır alanı. Günün her saati canlı. Yerel kıyafetli, toprak benizli insanlar "Gel seyret beş-on dirhem (Fas'ın para birimi) at" diyerek yolunuzu kesiyor. Kimi zurnasıyla küfeden yılan çıkarıyor, kimi omzuna maymun oynatıyor, kimi elinde zillerle şıkkıdı şıkkıdı Berberi dansı yapıyor. Peçeli kadınlar fal bakıp, ellerindeki kalın şırıngalarla kınalar yakıyor. Ortalıkta, rengarenk başlıklarıyla çerçi kılıklı insanlar dolaşıyor. Arka fonda ise teflerin, zurnaların, zillerin, seyyar satıcıların sesi birbirine karışıyor. 'Meydan esnafı' turistlere ve bahşişe öyle alışmış ki, fotoğraf makinesini gören baş ve işaret parmağını birbirine sürtüyor. Bazısı da çok cüretkâr, haberiniz olmadan koca yılanı boynunuza kaşkol gibi dolayıveriyor. Bir ara birisi elinde yılanıyla yaklaşıyor. Başımı kaldırıp "cık" diyorum. Kahverengiye dönmüş dişlerini göstererek sırıtıyor: "Türki, Türki…" nbsp;
Abartmıyorum Cami ül Fena meydanı, "curcuna" kelimesinin anlamını bulduğu yer. Meydanın yanı başı tarihî çarşı. Özellikle cillabe denilen yöresel kıyafetler, deve derisi ayakkabılar, çantalar misafirlerin gözdesi. Yalnız sıkı pazarlık yapmanız gerekiyor. Zira, yabancı gördüklerine gerçek fiyatının üç katını söylüyorlar. Kılık kıyafetten fakirlik akıyor ama Marakeşliler daima mütebessim. Hele biz nbsp;Türkleri çok seviyorlar; "Müslim, kardeş" diyor, hatırlı bir indirim yapıyorlar.


nbsp;Uzaktaki yakın ülke Fas
Kütübiye Camii bin yıla yakın geçmişiyle zamana direniyor. Yerel kıyafetlerini muhafaza eden Marakeşliler ise asırların kültürel birikimini geleceğe aktarıyor.

nbsp;Uzaktaki yakın ülke Fas
Kazablanka'daki Hasan II Camii, heybeti ve işçiliğiyle görenin başını döndürüyor.

nbsp;Uzaktaki yakın ülke Fas
Peçeli kadınlar, dövme gibi kına yakıyor.

nbsp;Uzaktaki yakın ülke Fas
Cillabeli Berberiler, bahşiş peşinde..

nbsp;Uzaktaki yakın ülke Fas
Fas mutfağının gözdesi: Kuskus


nbsp;Uzaktaki yakın ülke Fas

nbsp;Uzaktaki yakın ülke Fas
Fas'ın adını dünyaya duyuran Argan yağı.

Berberilerin güzellik iksiri: Argan YAĞI
Fas'ın güneyinde coğrafyaya has bir ağaç yetişiyor: Argan. Meyvelerinin özü sıkılarak yağı elde ediliyor. Yağın saç dökülmelerine, ciltlerdeki siyah lekeleri yok etmeye iyi geldiği söyleniyor. Aynı zamanda yenilen Argan, son yıllarda Türkiye'de de popüler. Fas'taki pazarlarda bolca satılıyor. Yalnız yerinden almanız gerekiyor. Ne kadar derseniz, 100 gramı 200 dirhem (40 lira civarında)… 'Nane çayı' ve 'kuskus' da Fas'ın başka otantik koku ve tadlarından...

Gezi yazısı
Hazırlayan: nbsp;Fatih SELEK



UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...