Yaptım Olacak, Aranılan Bulunacak Hastalığı ve Ihlamur

A -
A +
"Aramakla bulunmaz, bulanlarsa arayanlardır." Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin bu güzel sözü aslında çok önemli noktalara dikkat çeker.
Günümüzde insanlar aramak, aramamak, bulmak ve bulamamak diye sıralayabileceğimiz, iki farklı fiil ve bunların olumsuzları arasında bir bocalama yaşamakta ve sanırım 'ararken kaybolmaktalar.' 
Mesela, aramadığımız hâlde bulduklarımız... Beklemediğimiz hâlde gelen, 'beklenmeyen' otobüsler... Beklenmeyen kazalar... -Kazanın bekleneni nasıl olur zaten o hususta hiçbir fikrim yok.- Umulmadık hadiseler... Çağırmadığımız hâlde gördüğümüz, hiç istemediğimiz hâlde bulduğumuz arkadaşlar... Konuşmak istemediğimiz telefonlar... Bu yazdıklarımızın hepsine bakarsanız hayatınızın bir diliminde ya da zaman zaman, muhakkak yaşamış olduğunuz bir 'aranmadığı hâlde bulunmuş durum' örneği görebilirsiniz.
Bir de aradığımız hâlde bulamadıklarımız vardır. Umutlu olduğumuz olaylar, kazanamadığımız sınavlar, geçemediğimiz mülakatlar, gelmeyen beyaz atlı prensler, terfi edilemeyen koltuklar, beklendiği halde geçmeyen otobüsler, dört gözle gözlenmesine rağmen çalmayan telefonlar, umulan sürprizler -bilhassa doğum günlerinde- şeklinde 'arandığı hâlde bulunamamış' durum örneklerini de çoğaltabiliriz.
Aslına bakarsak yukarıda saydıklarımızın hengamesinde unuttuğumuz, ancak arayıp da bulduğumuz şeyler de vardır. Ancak çoğu zaman biz, onların hakkını yeriz. Zira o kadar meşguldür ki beynimiz, diğer olması beklenirken olmayan, ya da olması beklenmezken olanlarla. Bu yüzden hem yaşamamız gereken mutlulukları göz ardı ederken, hem de nankör olarak çıkmış adımızı sadık olarak indiremeyiz...
Tüm bunları neden yazdım? Aradığınız hâlde bir şey bulamadınız mı, yoksa aramadığınız hâlde bir şey buldunuz mu bilmiyorum yazımda. Ancak girişte kullandığım cümleye bakılırsa ne aranılan ne de bulunamayan üzerinden ilerliyorum.
Yanlış yerlerde yanlış iddialar, yanlış çabalar sonucu, hayatlarımızı içinden çıkılamaz hâle soktuğumuz bir gerçek. Nesneler üzerinde "ilahlaştırılmış" insan şuuru aynı şeyi zaman ve istekler konusunda da uygulamaya kalkınca bu şekilde zorlamalarla yüzleşip, kendince gelen olumsuz ya da umulmadık sonuçla kanlı bıçaklı hâle gelebiliyor. Hak, hukuk, kanun ve mülkiyet-aidiyet gibi bilinçlerin kör noktası olan demin bahsetmiş olduğum nesneler üzerinde şuurunu "ilahlaştırmayı" haiz gören insanlar, istedim oldu, aradım bulmalıyım, yaptım almalıyım gibi yanlış düşünceler peşinde ömür çürütebiliyorlar.
Ne aradıklarımızı bulmak üzerine zorunlu kılınmış bir hayat yaşıyoruz ne de her an beklediğimiz şeyleri yaşamaya memuruz. Çare'sizsiniz, istediğini elde etmenin 10 kısa yolu gibi aldatmaca konu başlıklarının yerine, "Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler" tevekkülüne sığınmak daha makul bir öneri olacaktır. Bunu yaparken de ilk cümledeki gibi elbette arayacağız, istediğimiz şeylerin peşinde koşacağız. Ancak aramanın bulmakla, koşmanın olmakla bir bağlantısı olmadığını da unutmadan...
.....
Eczacıdan Not: Tüm bunları okuduktan sonra gerilmiş sinirlerinize, sıcak suda 5-10 dakika 'demlenmiş' ıhlamur çayını içmeniz faydalı olacaktır. Ancak ıhlamuru kaynatmamaya dikkat edin. Zira ıhlamur çayı ağzı kapalı bir kapta 5-10 dakika kaynatılmadan demlendiğinde sakinleştirici, ateşte kaynatıldığında ise öksürük yumuşatıcı etkiye sahiptir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.