12 köyü vardı define uğruna hepsini sattı!

A -
A +
DEFİNE AVCILARI -2- Hazırlayan: Cemil Yıldız Fotoğraflar: Osman SağırlıAĞA HAZİNE PEŞİNDE SEFALETİ TANIDI İKRAMİYEM KOCAMAN BİR SIFIR 12 pare köye hükmeden bir ağayken, define için yoksulluğa düşen Mahmut Ersan, "Definecilikten emekli oldum, ikramiyem de kocaman bir sıfır" diyor ALTINŞEHİR'DE ALTIN ARAMIŞ Ağa define bulmak için İran, Suriye ve Irak'a kadar gitmiş. İçinde "altın" sözü geçiyor diye adının cazibesine kapılıp İstanbul Altınşehir'de bile altın aramış 12 köyü vardı define 
uğruna hepsini sattı! Şanlıurfa'da sağlı sollu yığma taş evlerin yer aldığı dar sokaklardan geçerek tahta kapılı bir evin bahçesinden içeri giriyoruz. Tek göz evden yaşlı bir adam çıkıyor içeri buyur ediyor. İçeride daha genç olan birisi de elektrik ocağında çay pişirme telaşında. Duvarları boyasızlıktan dökülen evin yaşlısı Ahmet amcaya "Eeee define işleri nasıl gidiyor?" diye soruyoruz. "Ben sadece gözetçiyem, bir defa gözetçilik yapmışam onda da yakalanmışam, bir daha mı tövbe! Ağa da defineci de oğlum Mahmut'tur" diyor. Yanlış adamın yanına oturduğumuzu anlıyor, çay dolduran Mahmut Ağa'nın yanına sokuluyoruz. 60 yaşındaki Mahmut Ersan'ın durumu Şener Şen'in Züğürt Ağa filmindeki Maho Ağayı andırıyor. Ancak onun artık satacak köyü de kalmamış. 12 pare köyünü define bulma sevdası uğruna kaybetmiş. Etrafında artık ne marabaları var, ne de el pençe duran hizmetkârları. Kapısını bizim gibi ayda yılda çalanlara çay ikram edip, define maceralarını anlatarak hayata tutunmaya çalışıyor. Mahmut ağaya define işine nasıl başladığını soruyoruz: " Beni cezbeden define işiyle uğraşan arkadaşlarımın anlattıklarıydı. Zaten tarihi eserlere merakım vardı. 40 yıl bu işlerle uğraştım, şimdi emekli oldum defineciliği bıraktım. Ya emekli irkamiyesi?: "Yok gardaşım ne ikramiyesi, sıfıra sıfıra sıfır elde var sıfır. Definecilik faydalı hobi değil. Bu işe başlamadan durumum çok iyiydi, ama şimdi burada kiracıyım." YOK GARDAŞIM NE DEFİNESİ Ağanın doldurduğu çayları yudumlarken, "40 yıl uğraştınız define bulabildiniz mi bari ?" diye sorunca "Yok gardaşım ne definesi, altın felan bulamadım. Ufak tefek şehir paraları, çanak çömlek buldum, onları da müzeye teslim ettim. Zamanın parasıyla 5 trilyon liramı bir kaç sikke için heba ettim. Varımı yoğumu her şeyim kaybettim" diyor. Maziyi hatırladıkça efkarlanan Mahmut Ağa, define aramayı sigara tiryakiliğine benzetiyor: "Bir duyum aldığım zaman heyecandan yerimde duramazdım. Arkadaşlarla yeri bulup kazardım." İki yıllık Sevk ve İş idaresi Bölümü mezunu Mahmut Ağa, define sevdasına nasıl körü körüne kapıldığına kendisi de inanamıyor. Binden fazla kitapı yalayıp yutan, Mahmut Ağa'ya "40 yıllık emeği define yerine eğitime verseydiniz hangi konumda olurdunuz?" diye soruyoruz: "Herhalde Cumhurbaşkanı olurdum, ahh kafam ahh!" diye feryat ediyor. Acemilik dönemlerinde sahtekarların tuzağına düştüğünü anlatan Mahmut Ağa, "Bu işi bilimsel yapmak adına definecilik ve eski uygarlıklara ait derin araştırmalar yaptım. 300'den fazla kitap karıştırdım, müze müdürleriyle dost oldum" diyor. 12 köyü vardı define 
uğruna hepsini sattı!Define sevdası yüzünden 12 köyünü kaybeden 60 yaşındaki Mahmut Ersan'ın durumu Şener Şen'in Züğürt Ağa filmindeki Maho Ağayı andırıyor. YUMURTA ÇALMAK GİBİ... Muhabbetin ortasında "Ya hakikaten hiç bir şey bulamadınız mı?" diye yükleniyoruz. Bir an duraklayan, tereddüt yaşadığı yüzünden okunan Mahmut Ağa, "Madem söyliyem o zaman. Roma, Bizans ve Selçuklu dönemlerine ait birkaç altın ve gümüş sikke buldum. Bugün en fazla 5 bin TL eder ama , bulmak için harcadığım para 100 bin TL'den fazladır. İnsan bir şey bulduğu zaman, gerisi gelir diye kazmaya devam ediyor. Bu aynen şuna benzer, tavuk hırsızlığı yumurta çalmakla, define de bir iki sikke bulmakla başlar" diye konuşuyor. Çoğu define meraklısı gibi Mammut Ağa'da Nasrettin Hoca misali bindiği dalı kesenlerden. İlk hazineyi oturduğu evin altında aramış: "Ya ev yıkılacakmış kimin umurunda o zaman ne arar şimdiki akıl. 1965'de Suriye'den gelen Ermeni ailenin bir ferdi 'burası benim dedemin babamın eviydi. Burada bir emanetimiz var alabilir miyiz ?'dedi. Biz de 'hay hay ' dedik. Ermeni aile 'altınları yarı yarıya kırışacağız' teklifinde bulundu, ortak olduk. Evde tadilatlar olduğu için bir ay gömümün yerini bulamadılar." "Aramaktan vazgeçtiler mi?" diye sorunca "Vazgeçerler mi hiç. 250 liraya cihaz almıştım, bugün 5 cumhuriyet altını eder. Ceviz, dut ve incir ağacının tam ortasında gömüyü bulduk ama küp boştu. Altınları almadığımıza kanaat getirdiler gittiler. Tekrar ziyarete geldiklerinde, büyük ağabeylerinin bizden önceki ev sahibiyle anlaşarak altınları çıkardığını söylediler" diyor. DEFNECİLER PİŞTİ OLURSA Mahmut Ağa, define ararken bazen başka definecilerle karşılaştıklarını da söylüyor. Peki defineciler pişti olduğunda neler yaşanıyor?: "Arkadaşlarla bir Süryani köyünde kazı yaparken, 14.30 sıralarında bir ekibin daha geldiğini gördük. Deli deliyi görünce çomağını saklarmış, biz de hemen kazma küreği topladık, 20-30 metre yukarıdaki bir mağaraya saklandık. Gelip baktılar, 'defineyi alıp gitmişler' diye konuştular. Giderler diye beklerken, kazmaya devam ettiler. Şafak sökmeye başlayıp, çobanlar ortaya çıkınca kaçtılar. Sabah geldiğimizde sağolsunlar 3 metre daha derine inmişler. Tekrar tırmaladık ama bir şey çıkmadı." Anadolu'da adın defineciye çıkmışsa vay haline. Zira defineyi bulmak da bulmamak da dert. Çünkü konu komşu, dost ahbap "bu adam yıllardır uğraşıyor elbet bulmuştur" diye düşünüyor. Mahmut ağa da aynı dertten muzdarip: "Ne zaman yolda birilerini görsem 'ağam hayırlı olsun, köşeyi dönmüşsen pas da vermiysen' diye laf atıyorlar. "Yaa defineyi bulsam kirada oturur muyum? Altımda fıstık gibi arabam vardı şimdi külüstür bile yok" diyorum ama kim inanır ? Definecilik yaparken eve devamsızlıktan sınıfta kalan Mahmut ağa, şimdilerde yanlızlıktan dert yanıyor. Hanımı evi terketmiş, çocukları da evlenip başka diyarlara göçmüş. Mahmut Ağa yaşadığı sıkınıtılara rağmen hiç pişman olmadığını söylüyor: "Kendime zararım oldu, başkalarına değil. Üzerimde kul hakkı yok, onun için rahatım." BU İŞİN YALANI ÇOKTUR Defineye gideceği geceler gözüne uyku girmediğini anlatan Mahmut Ersan, "Hanım uyurken, evden sessizce sıvışıyordum ama çocuklar anlıyordu. Gündüz de 'hasta ziyaretine gideceğim' diyerek çıkıyordum. Bu işin yalanı çoktur. Sabaha karşı her tarafım çamur içinde eve gelince foyamız anlaşılıyordu. Bazen günlerce gelmezdim. Yıllık iznimi alır,10-15 gün arkadaşlarla takılırdım. Orası senin burası benim, Türkiye'nin her yerini kazardık. Yine boşa kürek sallardık" diye konuşuyor. "Müneccimlerlerle çalıştınız mı?" diye sorunca kahkahaya boğuluyor: "Yav hepsi sahtekardır. Müneccimler bana geliyordu. Bana gelip 'böyle bir define varmış, aslı nedir?' diye sorar, bilgi alırlardı." Kazı yaparken bir kaç defa yakayı ele verdiğini anlatan Mahmut Ağa, bir defa da ölümden dönmüş: "Dağlık arazide kazı yaparken, büyük bir kaya üzerimize doğru yuvarlandı, bizi Allah korudu. Ama bu tehlike işin heyecanıydı. Kaya dağ başından aşağı geliyordu, son anda kenara kaçarak canımızı kurtardık." Peki Mahmut Ağa hazine bulsaydı ne yapardı?: "Yılın 12 ayı kimseye muhtaç olmadan yaşayacak bir miktarı ayırır, gerisiyle fakir fukara için aş evleri açardım. Bütün hayalim buydu. Ama artık yemin ettim. Her adımıma bir trilyon verseler gitmem. Çünkü çok yoruldum. Romanya, Bulgaristan, İran ve Suriye'den teklifler geldi kabul etmedim. Sonunda anladım ki en değerli hazine açgözlü olmamakmış." 12 köyü vardı define 
uğruna hepsini sattı!Binden fazla kitap okuyan Mahmut Ağa, defineciliği sigara tiryakiliğine benzetiyor. KREDİYE HÜCUM Define tutkunları evini barkını arabasını satıp, fiyatı 2 bin 500 TL ile 10 bin TL arasında değişen dedektörler alıyor. Sahte define haritalarına, ekspertizlere ve müneccimlere verilen paralarla bir kazının maliyeti 30 bin TL'yi buluyor. Define aramak için 30 ile 50 bin TL arasında kredi alanların sayısı da küçümsenmeyecek boyutta. Dedektör satışı yapan Engin Yılmaz, "İnternet sitelerinde 8-10 metreye kadar altın bulan dedektör reklamları var. Bu mümkün değil. Dedektör en fazla 2 metrede metal taraması yapabilir. Geçenlerde, 10 yıllık müşterimiz arıyor, 'Ya Engin kardeş, bırak altını bir iğne bulsam dişimi kıracağım' diyor. Adam haklı, çünkü kanunen dedektörler 30-40 santimetreye kadar sinyal gönderecek şekilde üretiliyor" diye konuşuyor. 12 köyü vardı define 
uğruna hepsini sattı! Engin Yılmaz > DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.