Varolmanın dayanılmaz hafifliği

Grupta hedefin yok ama hâlâ o gruptasın ve iki maçın daha var. Böylesi ıstırabın yanında gruptan çıkma stresinin olmamasının verdiği rahatlık da vardı Beşiktaş’ta. Ciddi eksikler yüzünden ilk yardım dolabında ne gördüyse yaraya basar gibi çıkardı sahaya takımını Rıza Hoca. Göreve geldiğinde “Bakhtiyar sol bek oynamaz” demişti ama mecburen oynattı dün gece. Çalımbay’la ilk iki maçta elde edilen galibiyetlerle bir rüzgâr yakalamıştı Beşiktaş. Ancak Montaigne’in dediği gibi; hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez.

Çalımbay çaresiz

Böyle olunca daha ilk iki şutta golleri yedik. Burak Yılmaz’ın kısacık döneminde yapılan yükleme nedeniyle neredeyse malzemecilerin bile sakatlandığı bir takım oldu Beşiktaş. Bu ortamda Rıza Çalımbay suçlanacak değil elbette. Hele hele maçtan önce ‘Altyapı oyuncuları oynasın’ diyenleri dinleseydi kim bilir daha neler olurdu. Rıza Çalımbay’ın yerinde olsaydım 4-0’dan sonra beş oyuncunun sakatlayıcı faul yapmadan beş kırmızı kart görmesini ister ve bu eziyeti daha fazla uzatmadan bitirirdim.

Domino etkisi

Dün gecenin ve genel tablonun sorumluları ise şöyle: Transferleri sezon öncesine yetiştiremeyen yönetim. Gelen transferlerin Beşiktaş seviyesinde olmaması. Şenol Güneş’in yaraları sarmak yerine daha kanatması. Burak Yılmaz’ın sakatlık patlaması yaşanmasına yol açan kondisyon yüklemesi... şin daha da acı kısmı birkaç sezon önce Şampiyonlar Ligi grubundan namağlup lider olarak çıkan Beşiktaş’ın, Avrupa kupalarında son üç grupta çıktığı 17 maçtan 15 defa mağlup ayrılması ve hepsinde de sonuncu olması...