Otizm var öğretmeni yok!

A -
A +

OTİZMDEN HABERSİZ ÖZEL EĞİTİMCİ Mİ OLUR? 30 ÜLKE ÇALIŞIYOR BİZDE UZMANLAŞMA ALANI BİLE DEĞİL! Otizm, sebebi bilinmeyen, tedavisi bulunamayan karmaşık bir gelişim bozukluğu. Uzmanlar, her 150 çocuktan birinin otizm kategorisinde yer aldığını söylüyor. Yani, bu rahatsızlık günümüzde rastlanan en yaygın nörolojik bozukluk olma özelliğini taşıyor. Bu sebeple, her nisan, dünyada "otizm farkındalık ayı" olarak değerlendiriliyor ve bu rahatsızlık, insanların dikkatine sunuluyor. Biz de bu hafta sayfamızda ülkemizde otizm konusunda yetişmiş en ehil isimlerden biri olan Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar'ı sayfamızda konuk ettik. DERS KONUSU BİLE DEĞİLDİ Prof. Dr. İftar, ülkemizde onbinlerce otizmli olmasına rağmen, eğitim sistemimizde otizmin yeterli oranda yer almadığını söyledi. İftar şöyle dedi: "Sistemimizde otizm öğretmeni yetişmiyor. Otizmlilere zihin engelliler öğretmenliğinden mezun olanlar çalışmak zorunda kalıyor. Özel eğitimde yakın zamana kadar hiç ders yoktu. Otizmden habersiz zihin engelliler öğretmenleri yetişiyordu. Son yıllarda, bazı üniversiteler birkaç ders koydu. Anadolu Üniversitesi yan dal yaptı." HEPSİ BİRBİRİNDEN FARKLI Peki otizm bir zihin engel değil midir? Bu çocuklara zihin engelliler öğretmenlerinin eğitim vermesi yeterli gelmiyor mu? Prof. Dr. İftar bu sorumuzu şöyle cevapladı: "Otizm bambaşka bir şey. Otizmlilerin yarısına yakınında çeşitli düzeylerde zeka geriliği bulunuyor ama bunların yüzde 10'u da üstün zekalı. Bir çocuğun davranışları diğerini tutmuyor. Her renk, her çeşit çocuk var. Ben bugüne kadar birbirine benzeyen iki otistik çocuk görmedim. Hepsi birbirinden farklı. Hepsi ayrı. Zihinsel engelli bir çocuğa bir bay bay demeyi, basit bir davranışı öğretebilirsiniz ama otizmliye bunu yaptıramazsınız. Otizmin genetik sırrı henüz çözülebilmiş değil. Rahatsızlığı tedavi eden bir ilaç da henüz bulunamadı. Otizmde en etkili çözüm, davnanış analistliği. Fakat bu alanda yetişmiş uzman sayısı çok az. Davranış analistleri, sözel iletişimde ilerleyemeyen çocuklara resimlerle ya da jestlerle iletişim kurmayı öğretiyor. 30 kadar ülkede davranış analisti yetişiyor. Ama bizde yok." AÇIK ÇOK FAZLA Peki devlet bu konuda ne yapmalı? Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar, şu tavsiyelerde bulundu: "Zihin engelliler öğretmenliği programlarını gelişim bozukluğu öğretmenliklerine dönüştürelim. Üç alanda uzmanlaşma olsun. Bir; hafif derecede zihinsel engelliler. iki; orta ve ağır derecede engelliler. Üç; otizm spektrumu bulunanlar. Otizm eğitiminde Türkiye kaynakları yeterli değil. Bu bilim alanının en çok gelişmiş olduğu ülkeler Kanada, ABD ve Avustralya. Buralara devletimiz burslu olarak üç yıl üst üste 30-40 öğrenci gönderirse ihtiyaç karşılanır. Öte yandan zihin engellilerde de 6 bin 500 öğretmene ihtiyacımız var. Yılda en fazla 400-500 mezun veriliyor. Açığın normal yollarda kapatılması zor. Bunun için mezunlara lisansüstü sertifika verilsin. Yani adaylar, tezsiz, ALES'siz yüksek yapsın." OTİZMİ NASIL ANLARSINIZ? Eğer çocuğunuz; başkalarıyla göz teması kuramıyorsa, bir noktaya takılıp kalıyorsa, çevresindekilere kayıtsız kalıyorsa, dil ve konuşmada akranlarının gerisindeyse, akranlarının oyunlarına ilgi göstermiyorsa, bazı konularda aşırı ilgiliyse (asansörlerin nasıl çalıştığı gibi), günlük hayattaki değişikliklere katlanamıyorsa (eşyaların yerinin değiştirilmesi gibi), sıra dışı beden hareketleri yapıyorsa (sallanıyor, çırpınıyor, kendi etrafında dönüyorsa). otizmli olabilir, bir çocuk psikiyatrına başvurun. SİZDEN GELENLER OTİZMLİ AİLESİ NE YAŞAR? Ne evde, ne okulda ne de hastanelerde bir yer bulabiliyoruz > Cüneyt Bitikçioğu İstanbul yaşayan 8 yaşındaki Recep Fırıncı, otizmli çocuklardan sadece biri. Babası Nezir Fırıncı, seyyar satıcılık yapıyor. Sosyal güvencesi yok. Bir otizmli ailenin nelerle karşılaştığını ondan dinledik: "Bizim hayatımız ev, okul ve hastane arasında geçiyor. 4 yıldır özel eğitime gidiyoruz, bir faydasını göremedik. Okulda öğretmenler 'biz ağır özürlülere bakamayız' diyerek çocuğumu istemiyor. Rehberlik Araştırma Merkezi, bizi okula yönlendiriyor. Oğlum gürültü yaptığı için komşular imza toplayıp bizi evden çıkarıyor. Sürekli ev değiştirmek zorunda kalıyoruz. Hastaneler de başka bir âlem. Doktorlar, ilaç verip gönderiyor. İlaçlar bittiğinde de randevu almadan hastaneye gidemiyoruz. Günlerce telefon başında randevu almak için uğraşıyorum." Rapor ortada fakat 'yalancı' diyorlar > Rahime Koç / Aydın Oğlum epilepsi hastası. 8 yaşında uykudayken bir rahatsızlığa yakalandı. Şimdi 31 yaşında. Bir tekstil firmasında çalışıyor. Fakat iş yerinde mesai arkadaşları onun hasta olduğuna inanmıyar "yalan söylüyorsun" diyorlar. Görünüşte bir sıkıntısı yok ama ara ara nöbetleri geliyor ve engelli raporu var. Bu durum bizi psikolojik olarak rahatsız ediyor. Ne yapacağımızı şaşırdık. CEVAP: Rahime Hanım, bir kişinin engelli olup olmadığına devletin yetkili hastaneleri karar verir. Bu karar sağlık kuruluşlarındaki bir doktorun değil, çok sayıda hekimin imzasıyla alınır. Oğlunuzun roporuyla engeli belgelenmiş demektir. Ekranlarda engelliler niye aciz gösteriliyor? "Engellilerle ilgili bir takım kalıp yargılar, kitle iletişim araçları yoluyla güçlendirilmektedir. Yüksek izlenme rekorları kıran dizi filmlerde engellilerle ilgili çeşitli mitler oluşturulmaktadır. Örneğin, "Fatmagül'ün Suçu Ne", Öyle Bir Geçer ki Zaman" dizilerindeki engelli karakterler, son derece yeteneksiz, kendine güveni olmayan, bağımsız yaşamayan, aşkını söyleme cesareti olmayan, acınacak kişiler olarak sunulmaktadır. Öyle ki, engellilere aşık olunamaz. Sevilemez. Engellilerin cinsel hayatı yoktur. Engelli kişiyle ancak çıkar amaçlı bir birliktelik yaşanabilir. Televizyon programlarında engelli kişilerin olumsuz olarak işlenmesi, başarısız /acınacak /zavallı / kişiler olarak gösterilmesi ihtiyaçları karşılamaktan çok uzaktır. Engellilerin kurban olarak sunulması, engellilere yönelik olarak geliştirilen ayırımcılığın artmasında önemli bir faktördür. Engelliler, hayatın her alanında yer alabilecek durumdadır. Yeter ki, yaşama şartları engellilere göre düzenlenerek fırsat eşitliği verilsin." Türkiye Ortopedik Özürlüler Federasyon Başkanı Cemal Merdan Tek gözüm protez ama ne engelliyim ne de değilim? > Şenol Yılmaz, Manisa 3 yaşında geçirdiğim bir kaza sonucu sağ gözümü kaybettim. Protezim var. 47 yaşındayım. Hastanede tek gözlülere yüzde 32 özürlü raporu veriliyor. 1986 yılında Bağ-Kurlu oldum. 15 sene günüm var. Fakat aftan faydalanamıyorum. Devlet hastanesindeki rapor emeklilik için geçerli olmuyor. Psikolojim bozuldu. Öncelikle özürlü müyüz değil miyiz adımız konulsun? Özürlü olduğum için askerliğimi yapmadım ama kanunlarda özürlü sayılmıyoruz. Bir iş yerine gidiyorsunuz sen özürlüsün deyip almıyorlar, hastaneye gidiyorsun özürlü değilsin diyorlar. Tek gözlüler ne yapsın? Benim gibi binlerce insan var. İşe giremediğim için bir meslek sahibi de olamadım. Bu yaşta babamın yanında yaşıyorum. Tek gözü olanlar için devletin bir kolaylık sağlamasını bekliyoruz. (0 535 437 51 69) Oğlum için akülü araç istiyorum > Sebahattin Kökçıkaran / Denizli 20 yaşında ağır engelli bir çocuğum var. Hiç dışarı çıkamıyor. Onun için bir akülü engelli aracına ihtiyacımız var. 0539 698 04 22 İşitme cihazım yok > Osman Kocaoğlu / Samsun İşitme engelliyim. İki kulağım için de işitme cihazı gerekiyor. Ama maddi durumum yeterli değil. Yardım bekliyorum. 0 537 896 42 01 BİZE YAZIN Duygularınız, her tür­lü so­ru, istek ve görüşleriniz için e-ma­il ve mek­tup­la­rı­nı­zı bek­li­yo­ruz... Engelsiz Sayfa: 29 Ekim Cad­de­si No: 23 34197 Ye­ni­bos­na/İS­TAN­BUL Tel: 0 212 454 31 75 Faks: 0 212 454 3100 engelsizsayfa@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.