Özbekistan'da değişim sinyalleri

A -
A +


Doğu'da "üç vakte kadar" masalların ve kahve falının vazgeçilmez başlangıç cümlelerindendir. Orta Asya için kahve falına bakacak olursak giderek artan ip uçlarına göre üç vakte kadar Özbekistan'da da bir şeyler olacak gibi görünüyor. Ocak 2013'ten beri Özbekistan'ı merak edenler ve soranların sayısı çığ gibi büyüyor. ABD, AB ve Japonya'dan Ankara'ya, Ankara'dan Orta Asya'ya giden heyetlerin sayısı hızla artıyor.
Özbekistan, Orta Asya'nın hem kalbi, hem de beyni. Orta Asya'nın bütün ülkelerinde Özbek azınlık bulunmaktadır. Sovyetler Birliği olmasaydı muhtemelen bugün Orta Asya'da bulunacak devletler sadece Özbek hanlıkları olacaktı. Sovyet zamanında kullanılan sağır ve dilsiz alfabesinde Özbek'in işareti eli kafa hızasında tutup kendi ekseninde çevirmekti. Yani, kafası çalışan halk. Orta Asya'da yerleşik kültürü olan tek halk olan Özbekler, aynı zamanda Orta Asya'nın en kalabalık nüfusuna (30 milyon) sahiptir. Bağımsızlığın kazanıldığı 1991'de 20 milyon olan nüfusun 2020'de 35 milyonu bulması bekleniyor. Sovyetler Birliği geçmişinden dolayı Orta Asya'da İslami kültür temelleri zayıflamıştır. Bu durumun tek istisnası Özbekistan'dır. Özbekistan'da İslam, köklü ve kesintisiz bir kültürel geçmişe sahiptir. Bundan dolayı bağımsızlık sonrası medreseler tekrar açılmış, Taşkent'te İslam Üniversitesi faaliyete geçmiştir. Özbek milliyetçiliği ile birleşmiş olan İslam'ın direniş ve iktidara alternatif sunma gücü ve geçmişi bulunmaktadır. 2005'de Andican'da bu direniş görüldü. Ayrıca Özbek ordusu güçlü ve milli karakterlidir. Herhangi bir ayaklanma sırasında Özbek halkına karşı silah kullanmayacağı bilindiği için oluşturulan özel kuvvetlerde Özbek askerlerin azınlıkta olduğu iddia edilir.
Özbekistan'da günümüzde yaprak kımıldamadığına göre bu ülkede ne olması beklenebilir? Akla muhtemel üç gelişme geliyor.
Birincisi, Devlet Başkanı İslam Kerimov'un hastalığının ilerlemiş olması ve yavaş yavaş devleti yönetemeyecek hale gelmesi. Kerimov uzun süredir lösemi. Bu nedenle Taşkent'de lösemi üzerine çok modern bir tesis inşaa edilmiş durumda. Kerimov, her ay Taşkent'e gelen Alman doktorlar tarafından kontrol altında tedavi ediliyor. Bu nedenle Kerimov'un sağlık durumunu en iyi Almanlar bilebilir. Kerimov, Özbekistan'ı demir bir yumrukla idare etse de siyaseti iyi bilen güçlü bir liderdir. Emir Timur öncesinden beri var olan Özbek karakterinin bağımsızlığını simgeler.
İkincisi, sadece yönetimde değişimin olması. Aslında, en beklenilen gelişme budur. Türkmenistan'da Saparmurat Türkmenbaşı'nın (Niyazov) ölümü ile sistem değişmemiştir. Aynı durumun Özbekistan'da da olması ve rejimin kendini koruması muhtemeldir.
Üçüncüsü, Orta Asya'ya demokratikleşme baharının Özbekistan'dan esmesi. Böyle bir demokratik açılım hem ABD'nin, hem Rusya'nın, hem de Özbek İslami hareketlerinin çıkarına olabilecektir.
Afganistan'dan 2014'de çekilmeye hazırlanan ABD için Özbekistan'ın önemi artmaktadır. ABD, Afganistan'a sınırı olan Özbekistan ve Tacikistan-Kırgızistan kara ve hava yolu üzerinden ağır araçlarını Afganistan'dan çıkartmak için hazırlıklara başlamıştır. Bu kapsamda Afganistan'dan çıkarılacak NATO güçlerine ait teknik malzeme ve silahların bir kısmının Özbekistan'a ve Kırgızistan'a hediye edileceği iddia ediliyor. ABD'nin Özbekistan'daki askeri varlığı 'üs' yerine 'merkez' olarak tanımlanıyor. Özbekistan, 11 Eylül 2001 sonrası ABD'ye verdiği Hanabad askeri üssünü Andican olayları sonrası 2005'te kapatmıştı. 2103'ten itibaren Özbekistan'ın istikrarı Batı rüzgarlarından dolayı sarsılacaksa ve demokratikleşme yönünde adımlar atılacaksa değişimin 2014 sonuna kadar gerçekleşmesi gerekiyor. Çünkü ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinden sonra Washington için Orta Asya'nın öncelikli bir önemi kalmayacaktır. Nitekim ABD ile Rusya arasındaki görüşmeler Afganistan dahil olmak üzere Orta Asya'nın Soğuk Savaş'tan yirmi yıl sonra Rusya'ya yeniden ikram edileceğini gösteriyor. Washington, Tahran ile yapılan görüşmeler ile Afganistan'da İran'ın kontrolünde kalacak alanlar konusunda bile anlaşmış durumda. Böylece Orta Asya'nın güvenliğini Rusya'nın Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üzerinden sağlaması istenecek gibi görünüyor. Bunun karşılığında da Moskova, Suriye konusunda Washington'un çizgisine yakınlaşacaktır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 1992'de kurulan KGAÖ, 2002'de kurumsal bir yapıya dönüştü. Özbekistan'ın üyelikten ayrıldığı KGAÖ'de Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan yer alıyor.
1989'dan beri iktidarda olan Kerimov'un giderek daha fazla bağımsız hareket etmesi Moskova'nın hoşuna gitmiyor. Taşkent, Rusya'nın Kırgızistan ve Tacikistan'a inşa ettiği hidroelektrik santrallere su kaynaklarının azaldığı gerekçesi kızgın. Moskova'da Özbekistan'ın 4 Haziran 2012'de Putin'in Taşkent ziyaretinden birgün sonra KGAÖ üyeliğini dondurmasına ve Moskova toplantısı sonrası üyelikten ayrılmasına kızgın. Bu gerilimler nedeniyle Özbekistan'da demokratik açılım veya başka yolla mevcut yapının sarsılması Moskova'nın da özlemi olabilir.
Sonuç olarak, 2014'de kadar Orta Asya'da bölgeye yabancı rüzgarların esmesi bekleniyor. Bu rüzgarların Özbekistan üzerinde esmesi de muhtemel bir gelişme olarak görünüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.