Oltayla tava arasında

Oltayla tava arasında

YAŞAM Haberleri

Balıkta hafıza yok diyorlar, olmaz mı genetik hafıza var. Dedesinin düşman bellediğine bile yaklaşmıyor.

YUSUF HEBU
Merak işte, oltaya çok para verdim zamanında, boy boy kamışlar, zokalar, silikon yemler, kaşık takımları, hususi kovalar. nbsp;Kamp malzemesi deseniz ona keza. nbsp;Çadır, mat, uyku tulumu, semaver, mangal. Yok avcı bıçağı, yok kum küreği, yok balta… Şunu da alalım bunu da derken abarttık sonunda. Bir de baktım ki sahra çölleri için de avadanlık toplamışım, Sibirya soğuklarına da… Yükleyince bagaj tıklım tıklım doluyor tabii, her seferinde de artık minibüs almalıyım dedirtiyor insana.
Bu yıl 8. sini yapacağımız Turna Balığı tutma şenliği, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bilmem kaç nbsp;sayılı izni, ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla.
İnternette KAMADER'in (Kocaeli Amatör Olta Balıkçıları Derneği) ilanını görünce bir hoş oluyorum. Ne yapsak gitsek mi acaba? TGRT FM'den İsmail Sert'e açıyorum, heyecana kapılıyor ve kendimizi buluveriyoruz İzmit Kandıra yolunda.
O oğlunu almış, ben oğlumu almışım. Miniklere çadır kurma, olta atma, mangal yakma dersleri vereceğiz güya.
Kandıra uzak değil, yarışmanın yapılacağı gölet yemyeşil ağaçlarla çevrilmiş. Küçük şirin de bir köy var yanında.
Oltayla tava arasında

ÜŞÜMEKTEN nbsp;HOŞLANANLARA
Neyse akşamdan varıyoruz, çadırları çakıyor, yatakları yayıyor, ateşimizi yakıyoruz. Bu arada gazetemizin eski muhabirlerinden Ahmet Sert ve Mehmet Yılmazer ağabeyimiz, dergi grubundan Masum Sert ve Usta şair Ahmet Eren de katılıyor halkaya.
Temiz hava iştah açıcı, nevale anında tükeniyor, küle patates gömüyorum, kapış kapış gidiyor. Çayı kaç defa demliyoruz hatırlamıyorum, Ahmet Sert ağabeyin yaptığı kahveler canımıza değiyor.
Akşam büyük bir ateş yakıyorlar, çocuklar halat çekme, çuvalla koşma, elma yeme, yoğurt yalama yarışlarında çılgınlar gibi eğleniyor, kahkahaları vadiyi çınlatıyor.
Tedbirli gelmenin güzellikleri işte, gece sert esen rüzgâr ve sağanak yağış bizi etkilemiyor. Sabah namazlarını kıldığımız gibi mevzi alıyoruz . Kamader çayı, çorbayı hazır etmiş, kahvaltılıklar da zengin ayrıca…
Oltayla tava arasında

HAZIIIR OL. BAŞLA!
Ve yarışma başlıyor. Kaideler basit, turna ve levrek yakalanacak! Yem yok, sadece "at çek" yapılacak! Belli bir santimin altındaki balıklar yok sayılıyor. Mesela 39 santimlik turna yakaladınız değerlendirmeye girmiyor.
Dikkat ediyorum, amatör oltacılar tava doldurma peşinde değil, tuttukları balığı hakemlere ölçtürdükten sonra suya salıyorlar. Gençlerin çevre konusundaki titizlikleri hoşuma gidiyor. 299 müsabıkın kuşattığı gölette (ki aileleri ile bin kişidir en az) tek çöp görünmüyor.
Ve neticeler hesaplanırken Kocaeli Mehter takımı geliyor. Candan söylüyorlar. Hem coşuyor, hem coşturuyorlar, yüreklerimiz kabarıyor.
Sonra taam faslı. Kandıra bölgesinin ne kadar yemeği varsa hazırlamışlar, buyurun deniyor sofraya. Cömerdin ikramı şifa imiş, katılmak lazım dimi ama?
DERNEKÇİLER DE OLMASA
Böylesi organizasyonları düzenlemek kolay değil. Kim bilir kaç günlük çalışma var arkasında. Dernek başkanlarından Recep Erkul geceden beri gözünü kırpmamış ama mutlu görünüyor. "Tatlı bir yorgunluk" diyor. "Böyle böyle Kandıra'mız tanınıyor. Bu sene gelenlerin sayısı geçen senekinin üç misli, demek ki emekler zayii olmuyor."
Recep bey usta avcı, karada iyi atıyor, suda müthiş tutuyor ama dernekçilik ağır basmış son yıllarda.
Böyle yazıları tatlandıran hatıralardır malum. Recep Bey, "O gün Süverler Barajında olta atmış bekliyoruz" diyor, "Nasıl soğuk, ateş yaktık donacağız yoksa. Gözümüz oltalara tabii. Arkadaşlardan biri nasıl dalmışsa dalmış sırtındaki kaput yanmış. Bir baktık, fırladı atladı suya. İşte balıkçılık böyle bir hastalık, her şeyi unutursun ne iş, ne güç, ne politika. Sadece rüzgâr ve bülbül sesi, berrak su, temiz hava... Eskiden balık daha çoktu, gün geçtikçe azalıyor. O zamanlar iki üç kişi olta atardı, şimdi yüzlerce meraklı koşuyor. İnsanların alım gücü arttı, özendikleri malzemeleri rahat alabiliyorlar. Eskiden bir kamış bir maaştı, taksit taksit öderdik aylarca. Şimdi en güzeli 100 lira. Eh para var, araba var, üç beş arkadaş toplanan çadırını kuruyor. nbsp;Bizim de maksadımız onları şuurlandırmak. Her balığın üreme zamanı ayrı, yasak dönemleri, limitleri var, bunlara uyarsak, balık göllerden taşar.
TEHLİKE KAPIDA

Bir zamanlar balık zengini olan Anadolu suları ne yazık ki uzatmaları oynuyor. Kimin saldığı bilinmeyen İsrail sazanı, İsrail yayını, pörç ve güneş balığı yerli türlere saldırıp hakimiyetini ilan ediyor. Balıkçı dernekleri bu konuda geceli gündüzlü çalışıyor. nbsp;
Ağ atan gölün dibini kazıyor
Bizim gibi sportif avlananlar balığı yakalar resmini çeker, boyunu ölçer ve salar. Ama ağ ile yakalanan balığı salsan da yaşayamaz. Yuvacık barajındayız, baktık tırıvırıya dolanmış sazanlar. Almasan ölür, bırakamazsın orada. Sapanca'da sazan yarışması vardı, önce gidip ağ kalıntılarını topladık. Suyun dibi mayınlı arazi gibi, şeffaf ağlara takılan gidiyor, takılan gidiyor. Ölü balık da bi pis kokar ki sorma, içme suyu nbsp;da kirleniyor. nbsp;Kurşun da ayrı zararlı, bir pil bir gölü bitiriyor. Bıkmadan usanmadan bunları anlatıyoruz çocuklara" diyor.
Esabder Başkanı Osman Demirtaş hemşehrileri ile gelmiş, Kandıralılara destek oluyor. nbsp;Hakemlik yapıyor, öğüt veriyor, o yaşına rağmen işin ucundan tutuyor.
PORSUK ALARM VERİYOR
Bizim memleketimiz de Eskişehir. Soruyorum: Yine öyle adam boyu yayınlar oluyor mu Porsuk'ta? nbsp;
-Yayın bitti gitti bir sazan bir kadife kalmıştı. Kadife kılçıksız balık, para ediyor. nbsp;Gölet kiralayanlar 28 göz ağ ile alayını topladılar. Derken İsrail yayını denen bir dert sarıldı başımıza. 8 bıyık diyorlar, girdiği yeri istila ediyor. Karaya çıkabilme kabiliyetine sahip, en sığ yerdeki havyarları yiyip dönebiliyor, inanın kuzu gibi otluyor. Yok edici bir tür hızla yayılıyor, eve götürüyorsun üç gün canlı kalıyor.
BU CEHALET TAHSİLLE MÜMKÜN
Okumamış insandan memlekete zarar gelmez ama yarım okumuşlar dengeyle oynuyor. Birileri sivrisinek lavralarını yesin diye güneş balığı getirmiş. Öyle istilacı ki, diğerlerini bitiriyor.
İsrail sazanı ona keza. Tamam Çin'de belki milyonlarca ton üretiliyor ama onların damak tadı başka. nbsp;Sırf kılçık, etini halkımız sevmiyor. % 90'ı dişi çok çabuk ürüyor. Yırtıcılığı ile tanınan turna bile bunu boğamıyor, son derece mukavim, sudan çıkıyor ölmüyor. Halbuki Turna dişli balıktır, insanın elini parçalar bu yüzden çelik tel kullanırız oltada.
Tüfek avcılığı ile olta avı arasında büyük fark var, tüfekle vurduğunu bırakamazsın alacaksın, olta ile yakaladığını salarsın bir şey olmaz. Tabii, zokayı yutmamışsa. Flament ağlar balığın kökünü kazıyor. Norveç'in denizlerinde 16 sene evvel balık kalmamıştı, adamlar sil baştan başladılar, yasaklara harfiyen uydular. Yunanistan geçen sene 6 balıkçı teknesini çatır çatır yaktı. Kaçak avlananı affetmiyor.
KANUNLAR DAR GELİYOR
Bizim kanunlar eski, 60'ın yasaları artık dar geliyor.
Televizyonda görüyoruz sunucu flament ağla balık yakalayıp pişiriyor. Açık bir kural ihlali! Demek ki yayınlar okunmuyor. Fert fert uğraşmak zor, dernek çatısı altında bu işiler daha düzgün yürüyor.
Eğer bir göleti canlandırırsanız (balık kerevit vs.) hayvanlar tabanı karıştırdığı için geç dolar. Ekonomik ömrü 70 yıl olan baraj 150 sene yaşar.
ANKARA BAHTI KARA
Sincander Başkanı Niyazi Gerikalan ise daha ziyade Çamlıdere, Ayaş Çamlı barajına gidiyoruz diyor.
"Eskiden 15 kiloluk sazanlar olurdu. Pörç ve İsrail sazanı diğer türleri perişan etti, 11 çeşit balık vardı çoğu kalmadı. Bilmem bunları kim atar suya? Amatör atmaz, bilmez zaten, devlet desen, niye atsın? Son üç senedir İsrail sazanı çok arttı istila sürüyor.
Hele pörç aynen pirana gibi, hareket eden her şeye saldırıyor. Kendinden başkasını yaşatmıyor. nbsp;Bizim gibi amatörler de suları korumak için çırpınıyor. Gece dolanıp gözlüyor, jandarmaya bildiriyoruz. Sanal alemde bilgi paylaşıyoruz. Mesleğimiz balıkçılık değil hâlbuki. Başkanım boyacı, ben mobilyacı. Sincan'dan buraya sırf destek olalım diye geldik, eşimizden, işimizden, aşımızdan feragat ediyoruz inşallah akıbet güzel olacak."
Oltayla tava arasında




UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...