Çağımızın, neredeyse en önemli iletişim aracı haline gelen telefonlar sayesinde, hayatımız ne kadar kolaylaştı. Telefonsuz hayat nedir bilmeyen günümüz gençleri için boy boy, renk renk cep telefonları eğlence aracı haline geldi. Oysa anne babalarımıza sorsak telefonun evlerine geldiği ilk günleri heyecanla anlatırlar. Binbir rica ile komşudan, bakkaldan yapılan telefon görüşmelerini, postahaneye "şehirlerarası telefon" yazdırıp uzaklardaki sevdiklerine ulaşabilme çabalarını aktarıverirler size... O günlerden bu yana, herşey ne kadar hızla değişti, gelişti. Önce bütün evler telefonlandı. Ardından PTT de aradan çekildi ve çoluk çocuk, moda deyimle hepimiz "ceplendik"... Tek tuşla dünyayı dize getiren insanoğlu, internet sayesinde de kağıdın, kalemin, hatta telefonun pabucunu dama attı. Arkadaş, aile ve iş ilişkilerimiz, tamamen bu iletişim kanallarına teslim oldu. Hal böyle olunca, bu kanalların kullanım adabı da, beşeri ilişkilerimizin başarısını yakından etkiledi. Cep telefonu kullanırken... Teknoloji, güzelliklerinin yanında bir çok olumsuz etkiyi de beraberinde getiriyor. Cep telefonlarının hayat standartına katkısı ve bir çok acil durumda kurtarıcı rolü, inkar edilemez bir gerçektir. Ancak yine de kullanırken bir çok şeye dikkat etmek gerekiyor. Telefonunuzu taşırken özellikle kalbinizden uzak tutun. İsveçli bilimadamları, cep telefonlarının aşırı kullanımı nedeniyle albumin adlı bir proteinin beyne sızabildiğini ve erken bunamaya neden olabileceğini belirtiyorlar. Deniz otobüsü, uçak ve otobüs gibi araçlarda bulunan uyarıları dikkate alın. Cep telefonlarının yaydığı titreşimler, bu araçların fren ve elektronik sistemlerine zarar vererek çok ciddi kazalara sebeb olmaktadır. Telefon bir iletişim aracıdır ve özellikle cep telefonları ihtiyaç için kullanılmalıdır. Tüketiminin fazlalığı bazı firmaları zengin etmekten öteye gitmemekte, maddi olarak kaybınıza neden olmaktadır. Ayrıca, toplu taşıma araçlarında, umuma açık kapalı mekanlarda bağıra bağıra konuşmak, çok büyük bir görgüsüzlüktür. İletişim uzmanlarından tavsiyeler Telefonla iletişim konusuna, özellikle iş dünyası açısından bakarsak; çok zaman randevuların alındığı, satışların yapıldığı, işlerin bağlandığı bir ilk platform olan telefonların görüntülüleri için denemeler yapıladursun, hakikaten sadece ses tonunuz ve seçtiğiniz cümleler, kendinizi ifade edişiniz şekliniz, işinizde yol alıp alamayacağınızı çok yakından etkiliyor. Kısacası bazen sadece birkaç dakika ile sınırlı telefon görüşmenizi ne kadar dikkatli yaparsanız başarınız o kadar yüksek olacak demektir ve bu başlangıç sizi hiç tanımadığınız insanlarla çok yakın bir zamanda bir araya getirerek amacınıza ulaşmanıza, güzel ilişkiler geliştirmenize, belki de elde etmek istediğiniz iş için randevu almanıza vesile olacaktır. Peki bunun için başta nelere dikkat etmek lazım. Bakın iletişim uzmanlarının bu konudaki tavsiyeleri neler... * Bir iş randevusu için görüşülecek ise firma hakkında muhakkak bilgi sahibi olun. Ön hazırlık her zaman iyidir ve sadece sesin ve cümlelerin anlam kazandığı bir iletişimde kopmalara karşı sizi korur. Karşı tarafın ilgisini üzerinize toplar. * Konuşmanızı önceden planlayın. Anlatmak istediklerinizi kısa ve öz olarak ortaya koyacak şekilde kafanızda bir metin oluşturun. Gerekirse konuşma öncesi küçük notlar alın. * İyi günler, iyi akşamlar, günaydın gibi giriş cümlelerini asla unutmayın. * Sesinizin tonununda güven olsun. Akıcı, lafı ağızda gevelemeden konuşun. Asıl görüşmek istediğiniz kişiye ulaştıktan sonra müsait zamanda arayıp aramadığınızı sorun. * Merhaba dedikten sonra, önce kendinizi tanıtın. Konuştuğunuz kişinin ismini bilmiyorsanız öğrenip bir yere not edin. İlgili kişinin öncelikle sekreterine bağlanırsanız da mutlaka küçük bir sohbet başlatın, ismini öğrenin. Zira ilerleyen zamanlardada ilk iletişim köprünüz kendisi olacaktır. İnsanlar isimlerinin bilinmesinden ve kendilerine isimleri ile hitap edilmesinden hoşlanırlar ve daha sonraki görüşmelerde hatırlanıyor olmak bir ilişki için başlangıç teşkil eder. * Konuya odaklanın ve ne istediğinizden emin olun. Karşı tarafta talep yaratmak tamamen nezaketiniz ve görüşme sebebinizi iyi ortaya koymanız ile mümkündür. Bir iş görüşmesi için fırsat oluşturmaya çalışıyorsanız çalışmalarınızı, istekliliğinizi çok kibar bir şekilde ortaya koyun. Gereksiz laf uzatmalarından kaçının. * Randevu talebinizde asla çok ısrarcı olmayın, yakın zamanda görüşmek mümkün görünmüyorsa alternatif tarihlerin ne olabileceği sorun ve "Ben gerekirse ilerleyen tarihlerde tekrar ararım" gibi cümlelerden sonra iyi dileklerinizle görüşmeyi sonlandırın. * Unutmayın, ne kadar çok konuşma pratiği yaparsanız işiniz o kadar kolaylaşır ve doğallaşır. Spastik gençlerin başarısı Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı (TSÇV)'na bağlı olarak Kadıköy'de açılan çorap atölyesinde çalışan özürlü gençler, ülke ekonomisinin yanı sıra aile bütçelerine de katkıda bulunuyor. Acıbadem'deki Erol Sabancı Spastik Çocuklar Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nde, 10 adet çorap örgü makinesiyle kurulan çorap atölyesinde, 3'ü spastik 9 kişi çalışıyor. Yaklaşık 2.5 yıl fason olarak faaliyette bulunan atölyede üretilen çoraplar da, artık tescilli marka "Spassi'' adı altında satılıyor. "Spassi" marka kadın ve erkek çorapları, Türkiye'nin bazı illerinde 2 büyük hipermarketin çorap standlarında yer alıyor. Çorap atölyesinin müdürü Ömer Erden, "Özürlü gençlerimiz kendilerine güvenleri, çalışmaya başladıktan sonra arttı. İlk kez annelerinin ellerini bıraktılar. Cep telefonlarını değiştirdiler. Hafta sonu tatilleri için program yapıyorlar'' dedi. Okuyucu mektubu Baş ağrınızın kaynağı, diş probleminiz olabilir! Okuyucumuz Esra Çetin, çok sık baş ağrısı çektiğini ve geceleri dişlerini gıcırdattığını, kaldığı yurttaki oda arkadaşının bu durumdan rahatsız olduğunu, gündüzleri de dişlerini çok sıktığını belirterek bunun bir rahatsızlıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını soroyor. Bilindiği gibi yeryüzünde pek çok kişi nedeni belli olmayan kronik baş ağrısından yakınıyor. Araştırmalara göre; uzmanlar stres, yorgunluk gibi farklı nedenlere bağlanan ve ağrı kesicilerle geçiştirilmeye çalışılan kronik baş ağrıların aslında diş problemlerinden de kaynaklanabileceğini belirtiyorlar ve şu soruları soruyorlar; * Çene ekleminizden (kulağın hemen ön kısmı) ses geldiği oluyor mu? * Sabahları uyandığınızda şakaklarınızdan başlayan bir ağrı hissediyor musunuz? * Sabahları uyandığınızda çiğneme kaslarınızda bir kasılma yada ağrı hissediyor musunuz? * Bir şey çiğnerken ekleminizde ağrı hissettiğiniz oluyor mu? * Esnerken yada ağzınızı çok geniş açtığınızda bir ağrı veya eklemin kilitlenip ağzınızın kapanmadığı zamanlar yaşıyor musunuz? * Baş, boyun, çene bölgenizden herhangi bir darbe aldınız mı ya da bu kısımları ilgilendiren bir kaza geçirdiniz mi? * Uyurken dişlerinizi gıcırdatıyor musunuz? * Gündüz kendinizi dişlerinizi sıkarken yakalıyor musunuz? * Ağzınızı yeterince ya da hiç açamadığınız oluyor mu? Uzmanlar, bu sorulardan 3 veya 4 tanesine "evet" yanıtı veriyorsanız, siz de "temporamandibular eklem sendromu " risk gurubundasınız demektir diyorlar. Uzmanların söylediğine göre, vücudun en komplex eklemi olan temporamandibular eklemdeki (alt çeneyi kafa kemiklerine bağlayan eklem) her hangi bir problem "temporamandibular eklem sendromu"' denilen durumu meydana getiriyor.Çene kemikleri ve dişlerin kapanışındaki dengesizliklerin, bu bölgedeki sinirler ve çiğneme kaslarındaki problemlerin sendromu doğurduğunu, dişlerin birbiriyle doğru ve uyumlu kapanışının, çiğneme sisteminde de uyum, rahatlık ve stabilite sağlaması nedeniyle, varolan dişsel problemler halledildiğinde, sendroma sahip olan kişilerin yüzde 95'inde 24 saat içinde ilaçsız olarak rahatlama görülebildiği ifade ediyorlar. Yine de sizin yapmanız gereken; bir uzmana başvurarak durumunuz hakkında doğru teşhisi koydurmak olmalıdır. Sağlıklı, güzel günler geçirmeniz dileği ile... B. A.