Uçağa binmek, örümcek görmek, kapalı yerde kalmak ya da gök gürültüsünden korkmak, diğer adıyla fobiler, milyonlarca insana kâbus yaşatmaya devam ediyor. Yüzlerce çeşidi olan fobiler arasında, politikacılardan, palyaçolardan, kurbağadan, arılardan, sayılardan korkmak gibi ilginç olanlar da var. Kişiler korkularının saçma olduğunun farkındadır ancak onları mantıksal düşünerek engelleyemez. Fobiler toplumda sık görülür. Araştırmalar, toplumda %10 oranında fobik olduğu söylenmekle birlikte tahminen bu değer %25 dolayındadır. Araştırmalarda fobi sıklığının beklenenden düşük çıkmasının en önemli sebebi, bu kişilerin hastalıklarının farkında olmaması ve tedaviye başvuruların az olmasıdır. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Sosyal fobi ise, genelde gençlik yıllarında özellikle karşı cinse ilginin arttığı dönemlerde ortaya çıkar. Geçmişin izleri Fobilerin gerçek sebepleri bilinememektedir ve hastadan hastaya değişiklik gösterir. Ruhsal rahatsızlıkların çoğunda olduğu gibi fobilerde de sebep, biyolojik, genetik ve çevreyle alakalıdır. Bazı özgül fobilerde genetik yatkınlık fazladır. Örneğin, kan aldırma veya enjeksiyon yaptırma fobisi olan kişilerde ailede benzer hastalık normal topluma göre daha sıktır. Ailede bulunan fobilerin yeni nesillere geçtiği konusunda da oldukça sağlam deliller bulunmaktadır. Araştırmalar çocuklara, aile bireylerinde bulunan fobileri kendi içlerinde geliştirerek öğrendiklerini ortaya çıkarmıştır. Aynı araştırmalara göre, utangaç olarak yetişen çocuklar ileriki hayatlarında endişeye bağlı olarak düzensizlikler yaşayabilmektedir. Fobilerin başlangıcı genelde, geçmişe dayanır. Küçük yaşlarda bir şeyden korkma, utangaç yetişme, anne-baba arasındaki sıkıntılar gibi durumlar, çocukluk döneminde psikolojimize yerleşir. Fobi sebepleri, doktor tarafından detaylı olarak incelenmelidir. Temelde, üç çeşit fobi vardır. Bunlardan ilki, sosyal fobidir. Yabancılarla tanışmaktan, tanımadıklarının yanında konuşmaktan veya hareket etmekten rahatsızlık duyan sosyal fobikler, herkesin içinde rezil olacak gibi hisseder. Konuşurken herkes onlara bakıyormuş gibi gelir. Yaptıkları en ufak hatalar gözlerinde çok büyür. Sosyal fobi şu durumlarda ortaya çıkabilir: "Topluluk içinde konuşma, partiye katılma, yabancılarla tanışma gibi sosyal aktiviteler, bir iş yaparken başkaları tarafından izlenme, patron veya amir gibi üstleri ile konuşma, karşı cinsten birileri ile tanışma, umumi tuvaletleri kullanma, kelefonda konuşma, başkalarının yanında yazı yazma, herkesin içinde yüz kızarması veya kontrolünü kaybetme korkusu..." Tedavi edilmezse... İkincisi, agorafobidir ve kişinin kolayca kaçamayacağı ortamlara girdiğinde ortaya çıkan yaygın endişe duygusudur. Yalnız başına sokağa çıkmak, kalabalık bir alanda bulunmak veya araba, otobüs ve uçak gibi araçlarla seyahat etmek bu yerler arasında sayılabilir. Sık görülen fobilerdendir. Sokakta rahatsızlanacağını düşünen bu kişiler evden dışarı çıkamaz hale gelir. Üçüncüsü, özgül fobilerdir. Belli obje ve durumlara karşı aşırı korku duymak olarak tanımlanabilir. Sık görülen özgül fobiler şunlardır: "Hayvanlar (yılan, köpek, kuş vs.), böcekler (örümcek, arı vs.), yükseklik korkusu, asansör korkusu, uçağa binmek ya da araba kullanmak, kan görmek vs..." Fobiler tedavi edilmediği taktirde çok uzun zaman devam edebilir. Aslında tedavi olmaksızın düzelen hasta sayısı azdır. Fobi tedavisinde amaç, kişinin kaçınma davranışını önlemek ve belli durumlarda ortaya çıkan endişeyi azaltmaktır. Tek başına ilaç tedavisi genelde yeterli değildir. İlaçlarla birlikte değişik psikoterapi yöntemleri uygulanabilir. > Rahatsız edici boyutlarda ise doktor şart Bir nesne veya durumdan dolayı rahatsızlık hissetmek genel anlamda normal sayılabilir. Mesela, köpekleri, kedileri sevmek zorunda değiliz. Onlardan korkup uzak da duruyor olabiliriz ancak köpeklerin, kedilerin var olduğu gerçeğini bilerek sokağa çıkmayı red etmek ya da bu tür canlılarla karşılaşıldığında terleme ve çarpıntının başlaması, beğeni dışında daha çok fobi olarak kabul edilir. Eğer kişide bulunan rahatsızlık normal hayatini etkilemiyorsa, doktora başvurmaya pek gerek yoktur. Ancak korkular rahatsız edici boyutlarda ise ve kişi, bunları kontrol edemiyorsa mutlaka tıbbi yardım almalıdır. > Franz Kafka babasından Abdülhak Şinasi mikroptan korkardı Fobiler eğitimli, kültürlü, entelektüel insanlarda sıklıkla rastlanan bir olgu. Türkiye ve dünyanın pek çok yerinde yaşayan ünlü sanatçılar, sporcular, bilim adamları, aktörler, aktrisler, yazarlar, sinemacılar, iş adamları, liderler ve yöneticilerin de sıradan insanlar gibi çeşitli fobileri var. Örneğin, psikolojinin babalarından Sigmund Freud, ciddi derecede trenlerden ve müzikten korkarmış. Freud, bu yüzden piyanist bir komşusuyla problemler yaşamış. Sonunda ikisi arasında uzlaşma sağlanmış ve hangi saatlerde piyano çalınacağı belirlenmiş. Bu saatlerde Freud dışarı çıkar, müzik sesi duyduğunda ise kulaklarını kapatırmış. Modern edebiyatın önde gelen yazarlarından Franz Kafka'da derin izler bırakan otoriter baba ve hiyerarşi teması eserlerinin tümüne yansır. Boğaziçi'ne ait kitaplarıyla tanınan edebiyatçı Abdülhak Şinasi Hisar'da da müthiş bir mikrop fobisi vardı. Elle tutulan her şeyde mikrop olduğuna inanan Hisar, suni meyve hapları yutardı.Bu arada, Nijerya'da bir ara cep telefonu fobisi yaşanmış. Bu fobinin sebebi ise, bir söylenti. Halk, katil numaraların kendilerini aradığını ve telefonlarına cevap vermeleri durumunda öleceklerine inanıyormuş. Bu yüzden, telefon satışları ciddi şekilde azalmış; cep telefonu taşıyanlar, telefonları çaldığında ne yapacaklarını şaşırır hale gelmiş. Bazen işe yarar Çocuklukta yaşanan pek çok olay da korkuların giderek yerleşmesine, kronikleşmesine yol açar. Böylece fobiler insanı kısıtlar, engeller. Ama bu her zaman olumsuz sonuçlar doğurmaz. Edison'un karanlık korkusu olmasaydı, belki de bugün ampulle tanışıyor olamazdık. Bazı korkuların böyle bir işlevi olduğunu unutmamak lazım. Gerilim filmlerinin ustası Alfred Hitchcock'un sinema klasikler arasına giren filmi 'Kuşlar' gösterime girdiğinde izleyicilerin bir kısmı, gördüklerinin film olduğunu bile bile, dehşete kapılarak kendini salondan dışarıya zor atmıştı. Film, Türkiye'de ilk kez gösterime girdiğinde TRT aileleri "filmi çocuklara izlettirmeyin" şeklinde uyarmıştı. > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi, Gençlerin Dünyası Köşesi, 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna, İstanbul e-mail: betul.altinbasak@tg.com.tr Fax: 0 212 454 31 00