Bugün 15 Ocak 2004... Yılın ilk ayını yarıladık bile... Yeni bir yıla giriyor olmanın heyecanı artık gerilerde kaldı. Takvimden kopup giden bir yaprak için bunca heyecan duyulması boşuna değildi elbette. Bir çok insanın yeni kararını uygulamak için pazartesi gününü seçtiği ve her yeni yılda neredeyse insan nüfusunun yarısının geleceği ile ilgili yeni kararlar aldığı düşünülürse, şu anda gezegende milyarlarca insanın 'yeni bir başlangıç' heyecanıyla kıpır kıpır olduğunu tahmin etmek güç değil. 21. yüzyıla girerken yaşadığımız devasa değişim, başta kent insanını ve sonra da kırsal kesimde yaşayan insanları şaşkına çevirdi. Kent insanları günlük hayatta karşı karşıya oldukları teknolojik ya da sosyolojik gelişmelere nasıl cevap vereceğini bilemez halde. Kafalar allak bullak... Birçoğumuz, bütün bunların yanısıra bir de yeni bir başlangıç ve her geçen gün daha da karmaşıklaşan hayat mücadelesinde ayakta kalmak için gerekli donanımı kazanma telaşındayız. Adına "kişisel gelişim" denen bu alanda her yıl yüzlerce kitap yazılmakta, çeşitli eğitim organizasyonları düzenlenmekte, her kafadan ayrı ses çıkmakta... Peki, ne kadar gerçekliği ve faydası var "kişisel gelişim" dedikleri şeyin? En iyisini yap Evet... "Kişisel gelişim" aslına bakarsanız adı üstünde; her gün herşeyin değiştiği günümüz dünyasında insanın mevcut durumuna yeni bilgi ve beceriler ekleyerek dünden daha farklı hale gelmesi ve hem kendisi, hem de çevresi için hayatı daha kolay, daha kaliteli hale getirme çabalarıdır. ABD'deki Scranton Üniversitesi psikologlarından John Norcross, "40 yaşına girmek, çocuk sahibi olmak ya da yeni bir yıla girmek gibi her önemli an, insanoğlunu, durumları yeniden düşünmeye iter" diyor. Ama bu değişim rüzgârlarını en iyi hisseden kesim, kitapçıların 'öz yardım' raflarında bulunan eserleri kaleme alanlar olmalı. 'Yapacağının en iyisini yap' şeklinde özetlenebilecek bir Amerikan sözünü kendine şiar edinen ve insanlara nasıl daha mutlu, zengin, ince, alımlı, duygulu, zeki, etkili ve yetkili olabileceklerini anlatan 'başarı edebiyatının' en çalışkan ve parlak elemanları yani. "Kişisel gelişim" kitaplarının okuyucularına ne kadar başarı getirdiğini kesin olarak hesaplamaya imkân yok. Ama bu sektördeki kitapların tüm dünyadaki satışlarının yıllık olarak 563 milyon dolar (yaklaşık olarak 780 trilyon lira) getirdiği düşünülürse en azından yazarlarına ciddi bir maddi başarı sağladığı ve bu konuda bilgiye aç yüzlerce insanın olduğu aşikar... Kitapların 'insan hayatını etkileme gücü' konusunda ise, en azından seminerler, CD'ler ve toplu seansları da katarsak yıllık gelir hacmi 2.48 milyar doları (yaklaşık olarak 3.5 katrilyon lira) bulan bir dev sektörden ekmek parası kazanan herkesin hayatını öyle ya da böyle etkilediği söylenebilir. Kendinize güvenin Kişisel gelişim için, okuyarak bir şeyler yapabilme çabaları içinde en çok sorulan sorulardan biri şöyle; "Kendimi geliştirmek ve daha başarılı olmak için ne yapmalı, hangi kitapları okumalıyım?" Öncelikle kendinizi sevin ve kendinizle barışık olun. Güzel konuşmasını bilin. Gerçekçi olun. Ne yaparsanız yapın en iyiyi hedefleyin. Dengeli bir hırsınız olsun. Kendinize güvenin. Başarılı yanlarınızın üzerine gidin. Kendi iç hesaplaşmalarınızla ilgili sıkıntıları aşmaya çalışırken bir taraftan da seçtiğim alanda nasıl en iyi olabilirim diye düşünün. Bunun en kestirme yolu eğitimdir. İster bir okulda, kursta, isterseniz kitaplarda, konferanslarda... Yeri ve şekli ne olursa olsun, bilginin kati surette yanında hatta peşinde olun. Eskimeyen ve sermayeye dönüştürülebilen tek şey emek ve bilgidir. Kısacası sürekli eğitime ve kişisel gelişime önem verin. Binlerce kitap Sizin de bildiğiniz gibi bu işin en kolay yolu kitap okumak. Zaman yönetiminden tutun da, mesleki bilgilere, hobilere, iletişime kadar artık hayatın her parçasını anlatan bir eser var. Tecrübelerle oluşturulduğu için de her biri dünümüzün, bugünümüzün ve yarınlarımızın tecrübe kaynakları ve güçlü silahları. Piyasada yaklaşık 2500 tane kişisel gelişim kitabı bulunuyor. Kişisel gelişimin, kişisel hayat başarısından geçtiğini unutmayın. Bunun için kendinize uygun bir kitap seçerek "gelişim" yolculuğuna çıkın. Hedefe adım adım yürü Aydın'dan okuyucumuz Ebru Hasanoğlu, ÖSS yaklaştıkça kaygılarının arttığını, zaman zaman kazanamayacağı hissine kapıldığını yazarak ne yapması gerektiğini soruyor. Sevgili Ebru. Bugünlerde ÖSS'ye hazırlanan birçok öğrenci aynı kaygıları yaşıyor. Bu sınavın hepimizin Tahsil hayatında çok önemli bir yeri var. Kazanmak veya kazanamamak sadece öğrencinin kendisini değil, aynı zamanda da ailesini ve yakın çevresini yakından ilgilendirdiğinden, bir çok öğrenci arkadaşımız taşımak ve hedefe ulaştırmak zorunda oldukları bu yük altında sıkıntı içindeler. Bı sıkıntıdan kurtulmanın yolu; içinde bulunduğun durumu sağlıklı değerlendirmektir. Taşımak zorunda olduğun yükü parçala. Şu anda yapmak zorunda olduklarına yoğunlaş. Hatta, onları da alt parçalara ayır. Kendine kısa vadede küçük hedefler çiz; Mesela, "Bir ay içinde Lise 1. sınıf matematikten, türkçeden, sosyalden şu konuları bitecek ve şu sayıda soru çözeceğim" de ve sadece bunu düşün; yükün bütününü düşünme. Hedefe mutlaka ulaş ve sonra bu zaferin tadını çıkar; çünkü yükün hafifledi. Daha sonra başka bir küçük parçayı hedefle ve onun üzerine yoğunlaş. Şu anda yapman gerekenleri yaparsan, sınav günü işin kolay olur. Başarılar dilerim. Uzmanından tavsiyeler Konunun uzmanı Mümin Sekman'dan "kişisel gelişim" kitaplarını okumaya yeni başlayanlar için "okuma" önerileri: 1- İki türlü kişisel gelişim kitabı vardır; birincisi telkin veren kitaplar ikincisi de teknik öğreten kitaplar. Telkin veren kitapta size ne yapmanız gerektiği aktarılır ancak nasıl yapabileceğiniz hakkında bilgi verilmez. Bu tür kitaplar genellikle ince olur. Oysa ikinci grup kitaplar telkinin ötesine geçerek teknik öğretirler. Bundan dolayı da genellikle kalın olurlar. Bu alanda hiç bilgisi olmayanlar önce 'doğru işi yapmak' için telkin kitabı almalılar. Yeterince bilgi sahibi olunca da 'işi doğru yapmanın yolunu' anlatan teknik kitaplar okumalılar. 2- Kişisel gelişim kitaplarında yapmanız istenen uygulamaları hemen yapın. Teoriyi egzersizden ayırmadan hemen uygulayın. Aksi takdirde teorik bilgi de kaybolur. Sizin amacınız bilmek değil yapabilmek. O halde bilgiyi beceriye çevirmelisiniz. Bunun yolu da bolca uygulama, pratik egzersiz yapmaktır. 3- Öğrendiklerinizi gündelik hayatta kullanın. Gündelik hayatınıza soktuğunuz bir bilgi hayatınızın parçası haline gelir ve hatırlamak için çaba harcamanız gerekmez. 4- Öğrendikleriniz içerisinden en çok ihtiyaç duyduğunuz ve en çok inandırıcı bulduğunuz bir teknik, taktik ya da uygulamadan başlayın. Onu öğrenin ve kullanın. Sonuç aldıkça kendiliğinden diğer teknikleri de öğrenmek ve kullanmak için motive olacaksınız. 5- Kişisel gelişim kitaplarını uykusuzken, otobüste giderken, uyumadan önce, ya da iş arasında okumayın. Bunalımda bulunduğunuz anlarda bu kitaplara sarılıp iyi günlerinizde bir köşeye atmayın! Beyninizin tamamen boş olduğu, hiçbir yoğunluğunuzun olmadığı kendinizi iyi ve güçlü hissettiğiniz günlerde, mümkün ise hafta sonlarında bu tür kitapları okuyun. 6- Tekniklere karşı negatif değil pozitif perspektiften bakın. Öğrendiğiniz yeni bir tekniğin nerede işe yaramayacağını değil o tekniği nerede, hangi durumda kimlere karşı kullanabileceğinizi düşünün. 7- Mümkünse bir kişisel gelişim grubu kurun. Uygulamaları toplu olarak yapmak eğlendirici ve geliştirici olabilmektedir. 8- Öğrendiğiniz teknikleri sevdiğiniz ve kişisel gelişiminize katkıda bulunmak istediğiniz insanlara öğretiniz. Öğrenmenin en iyi yolunun öğretmek olduğunu bilirsiniz. 9- Teknikleri sık sık kullanarak alışkanlık haline getirin. Atalarımız "Koça boynuzu ağır gelmez" demiş. Başarı için gerekli yeteneklere alışkanlık düzeyinde sahip olursanız başarılı olmak için harcadığınız çabayı hissetmezsiniz. 10- Kendinizi geliştirmeniz gereken konuda iddialı konuşun. Örneğin hızlı okuyamıyorsanız, hızlı okuma adlı kitabı da okumaya üşeniyorsanız çevrenize 'ben çok hızlı okuyorum' diye iddia edin. Sizi kendinizi geliştirmek zorunda bırakacaklardır. Kendinizi o tekniği öğrenmeye maruz bırakın, mecbur edin. 7'sinde de 70'inde de başaranlar Genç beyin, kişisel gelişim yolculuğunda 21 sayıyı geride bıraktı. Bir yıl gibi kısa sürede 3 bin satıştan 50 bin satışa tırmanan Genç Beyin'in 21. sayısı yine dopdulu. Derginin bu sayısında "7'sinde ve 70'inde başaranlar" başlıklı bir araştırma var. "50'sinden sonra başarının yolları"nın da anlatıldığı yazıda "Akıl yaşta değil, baştadır!" ata sözünün ciddiye alınması; başarının genci, yaşlısı bulunmadığı; Fatih'in İstanbul'u 21 yaşında fethederken, Mimar Sinan'ın Selimiye'yi 87 yaşında inşâ ettiğine dikkat çekilerek geçmişten günümüze erken ve ileri yaşlarda başarılı olmuş şahsiyetlerin başarı hikâyeleri aktarılıyor. "Etkili öğretmen olmanın 'püf'leri" başlıklı dosyada robot gibi öğretmen ve öğrenci istemeyen idealist eğitimcilere en güncel taktikler sunuluyor. Genç Beyin dergisinin 21. sayısındaki birbirinden ilgi çekici yazılardan bazı başlıklar şunlar: Dünyayı aldatanlar... Evlilikte mutluluğun en etkili kuralları.. Çocukla ve gençle iletişim nasıl olmalı?.. Dâhi gibi düşünme teknikleri.. 22 soruyu cevapla, kendinle tanış!.. Günümüzde başarının yolları... 2004'te en gerekli web siteleri... Genlerdeki gizli gerçekler.. Yabancı dil nasıl öğrenilir?.. Patronların dillerinin altındaki baklalar. Konsantrasyon nasıl sağlanır?.. Hafızayı maksimum kullanmanın yolları...