İletişimde soruları etkin bir şekilde kullanabilmek çok önemlidir. Prof. Dr. İsmet Barutçugil'e göre; yeni ilişkiler kurmak ve yeni insanlarla çalışmak, ister istemez birtakım çelişkiler doğurur. Bu çelişkiler ciddi problemlere dönüşmeden karşılıklı anlayış, iyi niyet ve açık iletişimle giderilebilirse her şey yoluna girecektir. Ancak, çelişkilerle baş edilemezse ilişkilerin sağlıklı ve sürekli olmasını engelleyen çatışmacı durumlar yaşanacaktır. Çatışmacı durumların içinden çıkmak, bütün tarafların kazandığı bir çözüme ulaşmak herkesin arzuladığı bir sonuçtur, ancak böyle bir sonuca ulaşmak her zaman kolay değildir. İnsanlar arası ilişkilerde ve iletişimde en önemli beceri aktif ve empatik dinlemedir. Soru sorma becerisi, bilgi almak ve bilgilerin doğruluğunu anlamak bakımından önemlidir. Ayrıca, karşı tarafı düşünmeye ve çözüm için çaba ve zaman harcamaya yöneltir. Bazen doğru sorular sorarak düşündürmek, açıklama yapmaktan çok daha etkili sonuçlar doğurur. Önemli bir unsur Doğru kullanıldığında sorular, iletişimin en önemli silahıdır. Niçin soru sorduğumuzu ve ne kadar bilgi almak istediğimizi bilmeli, sorularımızı buna göre şekillendirmeliyiz. İnsanlar kendilerini ne zaman en iyi hissederler? Rahat bir ortamda kendilerinden söz ettiklerinde. Sıkılganlıklarını atabilecekleri bir ortamda herkes kendinden söz etmekten ve söz edilmesinden hoşlanır. Yeni tanıştığınız birisiyle sohbet etmek istiyorsanız, o kişiye onun hakkında ufak tefek sorular sorabilirsiniz. Verdiği cevaplar hakkında bir-iki küçük yorum yapıp o cevap hakkında bir başka soru sormak kişinin söylediklerini dinlediğinizi gösterir. Bu arada kişi aktif olarak konuştuğu için kendini de iyi hisseder. Soru sormak elbette tehlikelidir de, eğer çok soru sorarsanız insanlar kendilerini polisiye dizilerdeki sarı ışık altında sorgulanıyormuş gibi de hissedebilir. Gökçe İmren Kamburoğlu'na göre, soru sorarken aşağıdaki hatalara düşmemeye özen göstermelisiniz: Hedefinizi bilin! - Eğer alabileceğiniz cevaba hazırlıklı değilseniz veya başa çıkabileceğinizden emin değilseniz asla soru sormayın. Karşınızdaki insan haklı olarak "O zaman niye sordu ki?" diye düşünecektir. - Bir soru sorduktan sonra aldığınız cevabı asla eleştirmeyin veya onunla alay etmeyin. Başka insanlarla alay etmek hiçbir zaman akıllıca bir davranış değildir. Çünkü o kişi bir daha sorunuza cevap vermez. - Ciddiye almayacaksanız, kimseden tavsiye istemeyin. Eğer kararınızı zaten verdiyseniz, yorum istemeyin. - Eğer cevabı zaten biliyorsanız veya duymak istediğiniz cevap çok açıksa soru sormayın. Duygularınızı incitmemek adına kimseyi yalan söylemek zorunda bırakmayın. - Sizi ilgilendirmeyen konularda soru sormayın. Soru sorma sebebinizi düşünün ve eğer iyi bir sebebiniz yoksa, sormayın. Alacağınız bilginin ne işinize yarayacağını değerlendirin. Dinlemeyi de ihmal etmeyin! > Aktif dinleme terimini büyük ihtimalle hepimiz duymuşuzdur. Bu terim, konuşmacının mesajını doğru şekilde anlamamızı sağlayacak eylemleri gerçekleştirmeyi tarif eder. Anahtar sözcüklere odaklanmak ve hatta edindiğiniz bilgileri kafanızda sıraya koymak bu eylemler içinde sayılabilir. Aktif dinlemenin bir adım ötesi, interaktif dinlemektir. Bu, doğru mesajı aldığımızdan emin olmak adına konuşmacıyla etkileşim içine girmek anlamına gelir. Mesaj belirsizse ya da yeterince açık değilse sorular sorabiliriz. Bu sorularla mesajı doğru anlayıp anlamadığımızın sağlamasını da yapabiliriz. İnteraktif dinleme sırasında, sözlü olsun ya da olmasın, küçük tepkiler veririz ve böylece dinlediğimizi göstererek karşımızdaki konuşmacıyı daha fazla konuşmaya teşvik ederiz. Bu süreç içinde duyduğumuzu doğrulatmak için konuşmacıya kısa özetler sunmak da gerekir. Bu özetler şu işlevleri gerçekleştirir: - Bilgilerin gerçekliğini kontrol etmek: Örnek; "Raporu zamanında teslim edebildiniz demek" veya " Sanırım bir problem olduğunu bilmiyordunuz." - Bilgiyi genişletmek ya da genellemek: Örnek; "Onun üzülmesini engellemek için gerçekten de çok uğraşmışsınız" veya " Durumu iyileştirmek için çaba göstermişsiniz." - Sözcüklerin ardındaki duyguları ortaya çıkarmak: Örnek; "Kendinizle gurur duyuyor olmalısınız" veya "Bu sizin için çok üzücü olmalı." Tüm bu interaktif dinleme tekniklerini kullanırken, konuşmacının sözünü kesmemeniz çok önemlidir. Eğer sizin özet açıklamanızla ilgilenmezse, anlamanıza yardım edecek başka bir soru deneyin. Aktif ve interaktif dinleme, kesinlikle çaba gerektirir ama sizi amacınıza ulaştırır. İyi dinleme yetenekleri bize çok fayda getirir. Dinleme; öğrenmemizi, diğerlerini anlamamızı ve diğerlerine, onları önemsediğimizi göstermemizi sağlar. > Okuyucu mektubu "Öz geçmiş" nasıl yazılmalı? İzmir'den yazan okuyucumuz Neslihan Yıldız; Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden bu yıl mezun olacağını, kendisine bir CV hazırlamak istediğini, fakat henüz yolun çok başında olduğundan yazacak çok şey bulamadığını belirterek ne yapması gerektiğini soruyor. Bu konuda uzman Berna Çetin'in bilgisine başvurduk. Tavsiyelerimiz şöyle: Öz geçmiş, bir işi kapmanızı sağlayacak ya da hayat hikayenizi anlatacak bir yazı değildir. Öz geçmişin amacı okuyanda ilgi uyandırmak ve görüşmeye çağrılmanızı sağlamaktır. Ona şu soruyu sordurmalıdır: "Bu aday, şirketime bir değer katabilir mi?" Eğer öz geçmiş yazınızda bu sorunun cevabını verebiliyorsanız, işverenler sizinle tanışmak isteyecektir. Yabancı kalmayın Şirkete katabileceğiniz değeri göstermek için, potansiyel işverenin ne aradığını da bilmeniz gerekiyor. İnsan Kaynakları Uzmanı Louise Fletcher'ın tavsiyelerine göre öncelikle ilginizi çeken ilanlara göz atın. İstenen özelliklere dikkat edin. Mümkünse bir insan kaynakları uzmanıyla görüşüp, adayları işe alırken nelere dikkat ettiklerini öğrenin. İlgilendiğiniz sektörle ilgili yayınları ve gelişmeleri takip edin. Böylece işveren için nelerin önemli olduğunu görüp, özgeçmişinizi bu konulara göre yönlendirebilirsiniz. Birçok öğrenci ya da yeni mezun, ilgi çekici bir özgeçmiş yazmak için yeterli deneyimlerinin olmamasını bir eksiklik olarak görüyor. Ancak fazla endişelenmenize gerek yok. Staj deneyimleriniz, gönüllü çalışmalarınız, okul kulübü çalışmalarında yaptıklarınız gibi geçmiş deneyimlerinizi düşündükçe aslında konuşacak çok şeyiniz olduğunu göreceksiniz. Önemli olan şirkete değer katmanızı sağlayacak özelliklerinizi ve yeteneklerinizi öne çıkarmaktır. Bunlara dikkat! Öz geçmişinizde, deneyimleriniz, yetenekleriniz gibi size ait konulara yer verebileceğiniz gibi şu hususlara da dikkat etmelisiniz: Olumlu kişisel özellikleriniz, teknik ve bilgisayar bilgileriniz, ilgilendiğiniz uzmanlıkla ilgili aldığınız kurslar ya da katıldığınız seminerler, eğitim bilgileriniz, kısa dönem ya da staj deneyimleriniz, diğer başarılarınız; dizayn ödülü, yarışmalardaki dereceleriniz gibi... Gözden kaçmaması gereken bir diğer unsursa öz geçmişin dizaynı. Birçoğumuz buna dikkat etmesek de, içeriği kadar bir özgeçmişin dizaynı da çok önemlidir. Araştırmalar gösteriyor ki öz geçmişinizin dikkat çekmek için tam 20 saniyesi var. Öz geçmişinizin dizaynı ve yapısı için kitaplardan ve internetten yararlanabilirsiniz. >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi, Gençlerin Dünyası Köşesi, 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna, İstanbul e-mail: betul.altinbasak@tg.com.tr Fax: 0 212 454 31 00