Bugün Pazar! Birçoğumuz diğer bütün pazarlar gibi güne başladı. Daha bir gün önce yeni bir yıla girmenin heyecanı çoktan unutuldu. Büyük umutlarla girdiğimiz, hayallerimizi taşıdığımız yeni bir yıl; ve günler akmaya başladı bile. Aslında takvim değişiklikleri umutlarımızı sürdürmenin, hayallerimizi bir başka bahara taşımanın bahaneleridir. Geçen yıllara, bir yaş daha yaşlanmaya aldırmadan her 31 Aralık akşamı heyecan duymanın bir sebebi de belki hayatımıza yeni birşeyle birlikte, yeni bir başlangıç yapmak istemek, daha doğrusu hayallerimizi sürdürmek... Gerçekleşmeleri halinde mutlu olacağımız bir dolu hayalle yaşarız. 2003'te olmayanları 2004'e aktarmıştık. Şimdi de 2004'te olmayanları 2005'te bekleyeceğiz. Size bu yazıları yazarken dışardan neşeyle şarkı söyleyen bir grup gencin sesi geliyor. Sözlerinde hüzün olan bir şarkıyı neşe içinde söylüyorlar; neşe ve hüzün iç içe yani. Mutluluğun sırrı işte belki de bu! Çok yakınınızda Mutluluk bazen, sağlıklı uyanılan bir sabah telaşında ilk 'günaydın'ı duyduğunuz anda, eşinizin "Acele et, geç kalıyorsun" demesinde, dolmuşta yer bulmada, son anda yetişilen vapurda içilen günün ilk çayında, kendisine atılan simit parçalarını teşekkür ediyormuşcasına güler yüzle yiyen bir martı çığlığında, etrafınızda okunan gazetelere göz atmakta, iş yerinize yürürken aldığınız her nefeste, iştahla yenilen bir simitte, eve dönüşte şükürle yenilen bir akşam yemeğinde, yorgunluktan kapanan gözlerde, huzur içinde uykuya dalmakta, kısaca hayatın içinde, her an yaşadığımız bize sıradan gelen herşeyde... Ünlü ressam Abidin Dino'ya mutluluğun resmini yapması söylendiğinde bu sayfada gördüğünüz resmi yapmış. Ben ilk baktığım bu resimden taşan huzuru gördüm. Sahip olduklarınız Herşeye rağmen yüzlerdeki mutluluğun sebebi sizce ne olabilir? Hiç olmazsa yatacak bir yatak, yoksa yağmurdan koruyan o şemsiye, dışardan gelen temiz hava, ertesi gün yumurta verecek o tavuk, onları koruyan köpek, yoksa o gürbüz çocuklar, bir aileye sahip olmak, mutlu bir sabaha uyanacak olmanın sevinci, yoksa sizce ne? Herkes mutluluğun resmini farklı yapabilir. Resme donüşen hayallerimiz ise çok farklı resimler çıkar ortaya. Ama bu resme bakın, bu resimdekilerden kaçına sahipsiniz? Eğer "bir kaçı" diyebiliryorsanız mutlu olmak için ne de çok sebebiniz var demektir! Haydi, siz de kendi resminizi yapın. Ama hayallerinizle değil de sahip olduklarınızla. Mutluluk bu değil mi? Yanınızdaki fırsatları değerlendirin Yeni bir yılın en önemli özelliği; "yaşlanırken ne kadar olgunlaşıyoruz, yaratanın hepimize en güzel armağanı olan ömrümüzü nasıl geçiriyoruz", bunu düşünmek! Hadi bir düşünün bakalım? Bu yıl neler yaptınız? Hayatın size verdiği fırsatları ne kadar fark ederek yolunuza devam ettiniz? İşte küçük bir öykü size: "Masal bu ya; bir gün iyilik perileri oturmuşlar gökyüzünde; yeryüzünü seyrediyorlar, insan hayatını tehdit eden unsurları, insan davranışlarındaki karmaşaya, insan olmanın acılarla dolu bedeline hüzünleniyorlar. Birden perilerin en genci, ara sokakların birinde ayakta bile zor duran perişan yoksulu fark etmiş. Kalbi merhametle burkulmuş. Yaşamak için verdiği savaş, dürüst ve iyi bir insan olması onu etkilemiş olmalı ki, kendisinden daha güçlü olan diğer periye; 'bu zavallıya altın vermesi' için yalvarmış. Büyük peri, adamı bir an izlemiş, sonra genç periye dönerek; 'yapamam' demiş. Peri şaşırmış! 'Bu kadar güçlüyken, böyle basit bir şeyi nasıl yapamazsın?' diye isyan etmiş. 'Bunu ona veremem, çünkü almaya henüz hazır değil' demiş diğeri. 'Yani, yolunun üzerine bir kese altın bırakamayacağını mı söylüyorsun?' diye devam ettirmiş genç peri sözlerini. Sonunda yalvarmalara dayanamayarak bir kese dolusu altını yoksul adamın yolunun üzerine bırakmış büyük peri. Zavallı yoksula gelince; o akşam iki lokma bir şey bulup bulamayacağını, yoksa yine aç mı uyuyacağını düşünerek yoluna devam ediyormuş. Köşeyi dönünce, 'şuna bak' demiş! 'Koca bir taş parçası! İyi ki gördüm. Çarpsaydım, sandaletlerim iyice parçalanacaktı.' Ve dikkatle altın dolu kesenin üzerinden atlayarak yoluna devam etmiş..." Hayat, yolumuzun üzerine böyle yüzlerce torba dolusu altın bırakıyor. Biz, ya çok seyrek olarak bunları zamanında farkediyor ya da onların bilincine çok geç varıyoruz. Altın keselerinin gençlikte farkına varanlar, sanırım çok şanslı. Zira gençlikte keseler karşımıza zaman, sağlık, enerji, hayatını kurma, yönlendirme fırsatı, eğitim, tecrübesinden yararlanılacak büyükler olarak karşımıza çıkar. Bunlardan lehine fayda çıkartmak ise tamamen hayata bakışımızla ilgilidir. O halde yeni yılla birlikte; amaçlarınızı tekrar gözden geçirin. Hayal kurun ve onlara ulaşmak için çaba harcayın. Alışkanlıklarınızı gözden geçirin. Arkadaş seçiminize tekrar dönüp bir bakın. Bilgi teknolojileriyle aranızı iyi tutun. Yabancı dilinizi geliştirin. Bir spor dalıyla uğraşın, hobileriniz olsun. İşiniz ne ise ona çok asılın ve geliştirmek için çaba harcayın. Ailenize ve dostlarınıza vakit ayırın. Size söylenenlere mutlaka kulak verin. "Keşke" yerine "iyi ki" diyeceğiniz şeyleri yaşamanız dileğiyle... Okuyucu mektubu Hayalin gücü Bursa'dan Okuyucumuz Hande Akman'dan gelen bu güzel öyküyü yeni yılda sizlerle paylaşmak istedim, kendisine teşekkür ediyoruz. "Bu öykü; çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştır. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası... Çocuk, günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak bin metrekarelik evin ayrıntılı planını dahi ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. 2 gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve 'Dersten sonra beni gör' uyarısı vardı.. "Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk.. "Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası.. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım.. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi: "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm." Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı.. "Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!." Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına.. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi.. "Ben de hayallerimi.."..... O ortaokul 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asıldı." Kimbilir belki sizin de hayalleriniz yeni yılla birlikte gerçek olur. Sevgiyle Kalın. Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi, Gençlerin Dünyası Köşesi, 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna, İstanbul e-mail: baltinbasak@cozum-ik.com Fax: 0 212 454 31 00