EYVAH herşeyi unutuyorum!..

A -
A +

Özellikle ilerleyen yaşla birlikte görülen "unutkanlık" artık genç-yaşlı, birçoğumuzun hastalığı haline gelmeye başladı. Randevularımızı, çantamızı, cüzdanımızı, anahtarımızı nereye koyduğumuzu, bazen günleri, yeni tanıştığımız bir kişinin adını, zaman zaman unutabiliriz. Kim bilir kaç defa, "acaba ütünün fişini prizden çekmiş miydim, ocağın altını kapatmış mıydım?" diye eve geri döndüğümüz olmuştur. Çok zaman zihinsel yorgunluğun sebep olduğu bu tip unutkanlıklarda bir süre sonra, her şey akla tekrar gelir. Bu tür unutkanlıklar, çoğu kez kısa süreli ve geçicidir. Yoğun çalışma hayatı, stres, uykusuzluk ve yorgunluk gibi etkenler, bu tür küçük unutkanlıkları artırabilir. Yaş ilerledikçe, vücudumuz gibi, zihnimiz de doğal olarak biraz daha zayıflayabilir. Uzmanlar uyarıyor ve 20 -50 yaş arasına dikkat çekiyorlar. Zira insan bu yaşlarda yoğun çalışma temposu içinde oluyor... Dolayısıyla bitmek bilmeyen yoğunluk da aklımızı başımızdan alıyor. Bunun sonucu olarak "unutkanlık, dalgınlık, dikkat eksikliği, okuduğunu veya dinlediğini anlayamama" gibi sorunlar kendini gösteriyor. Birçok öğrenciden şu sözleri sık sık duyarız: "Beynim durdu, belki beş kere okudum, okuduğumu anlamıyorum... Bana neler oluyor?" Bellek bozukluğu Uzmanlar buna 'bellek bozukluğu' adını veriyor. Bellek bozukluğu, bazı kişilerde beceri kaybı, entelektüel yapıda bozulmalar ve davranış değişiklikleri ile kendini gösteriyor ve bu durum yorucu iş-okul hayatı ve fiziksel yüklenmeden ötürü organik bir neden olmadan da yaşanabiliyor. Bakın Prof. Dr. Nevzat Tarhan "Genç yaşlarda görülen unutkanlık" konusunu nasıl açıklıyor: Tıbbın verilerine göre İnsan beyni 1,5 kg'lık bir mucize ve 140 milyar hücre ihtiva ediyor. Bir hücrenin diğer hücre ile bağlantısı 5-10 bin kadar. 1gr beyin dünyadaki telekominikasyon sistemlerinden daha çok bağlantı ihtiva ediyor ve1 gr beyinde 100-150 milyon hücre bulunuyor. Masadan bir bardak su almak istediğimizde, kola gelen kaslara gevşeme-kasılma talimatı vermesi, bardağın sertliği, sıcaklığı, ağırlığı, hangi açı ile ağza götürüleceği gibi bir çok işlem, hangi koordinatlarla hareket edileceğine dair bilgiler beynin işlevidir. Bunlar yapılırken olağanüstü bilgi işlem süreci işler. İşte böyle harika bir organ kendini yenileme yeteneğine sahip değildir.Diğer beden hücreleri yenilenip değişirken beyin için tek yol kapasiteyi arttırmaktır.Bu işlem de beyin eğitimidir. Beynini iyi bilen ve kullanan kişi başarı ve mutluluğu yakalayacaktır. Stres hormonu (CRF ) beyinde öğrenme mekanizmasını olağanüstü etkilemektedir. Az miktarda stres hormonu zihni açar, dikkati arttırır, öğrenmeyi hızlandırır. Depresyon ve sürmenaj Stres hormonu uzun süre salgılandığında beyinde hücreler arası enerji transferi ve bilgi akışını bozar. Zihinsel yavaşlama, konsantrasyon güçlüğü, dalgınlık, halk arasında sürmenaj olarak bilinen, bildiklerini unuttuğu ve kullanamadığı şeklindeki klinik tablo ortaya çıkar. Depresyonun sekiz belirtisinden birisi düşünce yoğunlaştırma bozukluğudur. (Diğer belirtiler; elemli mizaç, zevk alamama, enerji azalması, uyku-iştah bozukluğu, cinsel ilgi azalması, intihar düşünceleridir.) Bazı örtülü depresyon türlerinde unutkanlık, dalgınlık şeklinde gözüken belirtiler vardır. Kötü hafızanın sorumluları Dikkatsizlik: Düşünceyi yoğunlaştırabilen insanlar bilgileri zihinlere kazır. Dikkat edilmeden dinlenen bilgiler kuma yazılmış gibidir, hemen silinir. Özgüven azlığı: İnsan beyninde biyolojik bir saat vardır. Eğer o saate bilerek ve irade ederek sabah 07.00'de kalkacağınızı söylerseniz, öyle programlamış olursunuz. Sabah 07.00'de kalkmanız kesinleşir. Kolumuzdaki saate güvendiğimiz kadar hafızamıza güvenirsek, o bizi yanıltmaz. Önem vermemek: Unutulan bilgiler genellikle o kişi tarafından önemsenmeyen bilgilerdir. Akılda tutma tekniğini bilmemek: Örnek vermek gerekirse, araba, kuş, mavi, lale kelimelerini doğrudan ezberlerseniz aklınızda kalmayacaktır. "Mavi bir arabanın özerindeki kuşun, ağzında lale var" şeklinde ezberlerseniz bunu asla unutmazsınız. Duygusal boyutu ihmal: Bir tiyatro sanatçısı rolünü ilk öğrenirken heyecan ile kelimeleri beraber öğrenirse kolay unutmayacaktır. Merak dürtüsü duygusal gücü arttıracaktır. Bilgilerin kullanılmama: Zihinsel uyarıcıların çok olduğu, bilgilerin tekrar edildiği bir beyinde unutkanlık olmaz. Demek ki hafıza özel bir biyonik cihazdır. İyi kullanarak onu iyi bilgilerle doldurabiliriz. Unutkanlık sebepleri * Vitamin eksikliği * Alkolizm * İlaç bağımlılığı * Aşırı yorgunluk ve stres * Yetersiz beslenme * Yetersiz sıvı tüketimi * İlaç zehirlenmeleri * Şeker düşüklüğü * Kronik enfeksiyonlar * Kalp yetmezliği ve ritm bozukluğu * Beyin kanamaları ve tümörü * Kansızlık Gıdalar ve beyin Beynimiz ağırlık olarak vücudun yüzde 2'si olduğu halde vücuda gelen oksijenin yüzde 20'sini, şekerin büyük bölümünü tükettiği bilinmektedir. O halde beyin sağlığı için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıralayabiliriz: Birinci şart, bol oksijenli temiz havadır, İkinci şart spor ve yürüyüştür, Üçüncü şart beyinde mutluluk hormonu salgılatan pozitif yaşam felsefesinin hayat tarzı olarak seçilmesidir, Dördüncü şart doğru beslenmedir. Beyin kan şekerini doğrudan kullanır. Kan şekerimizi düşürmememiz gerekir. Bunun için serbest radikal giderici antioksidan, hücre yenileyici özellikteki taze sebze ve meyve favori gıdamız olmalıdır. E ve C vitamini bakımından zengin gıdalar, beyin hücre yıpranmasını önler.Çayın özellikle yeşil çayın tüketilmesi beyin sağlığı için yararlıdır. Kahve tüketimini azaltın.Beyin için gerekli vitamin, mineral ve oligo elementlerini çokça sağlayan bal, ceviz, fındık, çörekotu, badem karışımını her sabah bir çorba kaşığı alırsanız güne daha sağlıklı başlamış olursunuz. Her gün her öğün sebze ve meyve yiyin. Kuru siyah erik, brüksel lahanası, kırmızı biber, kuru siyah üzüm, ıspanak, portakal, böğürtlen, brokoli, avokado, çilek, ahududu, kivi, pancar, kızılcık ve soğana önem verin. Başarmak için önce istemek, sonra da başlamak lazım... İstanbul'dan okuyucumuz Mustafa Sarı, "Başarmak" konusunda çok beğendiği bir yazıyı bizlerle paylaşmak istemiş, kendisine çok teşekkür ediyor gerçektende çok güzel mesajlarla dolu bu yazının bir çoğunu harekete geçireceğini düşünüyorum: Başarı sizi bekliyor Başarılı olmak istiyorsanız, herhangi bir anda başlayabilirsiniz ama mutlaka başlamalısınız. Yeni bir adım atmak ya da yeni bir söz söylemek! İşte insanların en çok korktukları şeyler... Eğer bütün olası engellerin ortadan kalkmasını beklemekle vakit geçirirseniz, hiçbir şey başaramazsınız. Yaşamaktan korkmayın. Birşeylerin değişeceğini beklemekle vakit harcamayın. Daha çok vaktiniz olana kadar, daha az yorgun olana kadar, beklediğinizi alana kadar, herşey oturana kadar, kadar, kadar, kadar... Siz yaşamaya başlamazsanız, hayatınızda büyük bir değişiklik olacağını sanmayın. Olduğunuz yerden başlayın. Bulunduğunuz yerde çalışın. Şu anda harcadığınız saat, başarıdan uzak olduğunuzu sandığınız an, bir sürü harika fırsatla dolu. İlk adımı attığınızda, beyniniz tüm gücünü size yardıma gönderecektir. Bir kere başladığınızda, sizin içinde olduğunuz ya da olmadığınız herşey size yardımcı olacaktır. Başarmanın tek yolu, başlamaktır. Kendi fırsatlarınızı kendiniz oluşturun Hedefe varmak şansa bağlı değildir. Seçimlerinizin sonucudur. Sizi bekleyen bir şey değil tam tersine sizin oluşturacağınız bir şeydir. Karşınıza harika fırsatlar çıkmasını beklemeyin herhangi bir fırsatı değerlendirin ve harikalar oluşturun. Fırsatlar bazen şanssızlıklar ya da geçici yenilgiler halinde gelebilir. Bulunduğunuz noktadan başlayın. Şu anda tam fırsatların ortasındasınız. Rüyalarınızı elde etmek için uğraşın ki, elde edebilesiniz. Amacı olanlar başarır Hedefi olmayan başarı yoktur. Herhangi bir şeyi başarmak için kesin bir amaç belirlenmelidir. Hayattan ne istediğinizi bilmek, istediğiniz şeyleri elde etmenin ilk adımıdır. Nereye gittiğinizi biliyorsanız yollar önünüze açılacaktır. Hedefler size başlama ve varış verir. Böylece oraya gitmenin size neye mâl olacağını da belirleyebilirsiniz. Ne istediğinizi belirleyin. Ana hedeflerinizi, amaçlarınızı ve gideceğiniz noktayı belirleyin. Rüyalarınızı gerçekleştirmek için hedefinizi belirleyin. Cep telefonları sinir hücrelerine zarar veriyor İsveç'teki Lund Üniversitesi uzmanları, cep telefonunun daha önce gündeme gelmeyen bir etkisi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor... Yapılan deneylerde cep telefonunun çok fazla kullanılmasının beyin ile kan arasındaki koruyucu tabakanın aralanmasına neden olduğu ve albumin adı verilen bir proteinin beyne sızmasına yol açtığı belirlendi. Albumin adlı proteinin beyne girmesinin beyindeki nöronlara zarar verebileceği belirtiliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.