ÖSS sınavına çok az bir zaman kaldı. Artık konu tekrarlarının bittiği ve soru çözmenin önem kazandığı bir sürece giriliyor. Bu zaman diliminin çok verimli bir şekilde kullanılması ve iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle sınava hazırlanan arkadaşların daha önceden öğrenmedikleri ve öğrenmelerinin kısa sürede mümkün olmadığı konuları çalışarak sınava kadar olan süreyi boşa harcamamaları lazım. Geçmişe bak! Bunun için de; önceden öğrendiğiniz konuların sonuçlarını görmek için artık farklı bir çalışma sistemi izlemelisiniz. Nasıl mı? Geçmiş yılların sorularını çözün. Kalan zamanı etkili kullanmak, deneme sınavlarının sorularını, özellikle de geçmiş yılların sınav sorularını çözmekten geçiyor. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda "gelecek hakkında bilgi sahibi olmanın, yolunun geçmişe bakmaktan geçtiğini" belirterek; geçmişteki ÖSS sorularının, gelecek soruların habercisi olduğunu vurguluyor. Üslubu bilin.. Netice olarak; yıllara göre ufak tefek farklılıklar da olsa, her sınavda bir önceki yılların izlerini görmek mümkün. Daha önceki yılların sınav sorularını çözmek, hangi konudan ne tür sorular geldiğini anlamak açısından önemli olduğu kadar öğrencinin ÖSS'nin üslubuna alışmasını ve ona göre çalışmalarını düzenleyerek başarı oranını artırmasına neden olur. Eksiği bulun Ayrıca önceki yıllara ait ÖSS'ler aynı zamanda konu tekrarı işlevini de görür. Başarılı olmanın en önemli basamağını konu eksiğinin giderilmesi oluşturur. Hangi konudan eksikliğin olduğunun tespit edilmesi de deneme sınavı uygulamasıyla mümkündür. Bu çalışma, deneme sınavında yapılamayan veya yanlış yapılan sorularla birlikte hangi konularda öğrenme eksikliği olduğunu da ortaya çıkaracaktır. Başarılı olmak için... Bir üniversite adayı, kendini sınava ne kadar hazır hissettiğini kendine şu soruları sorarak tespit edebilir: * Öğrenmediğim bir konu var mı? * Yeterince test çözerek bilgi birikimini nete dönüştürebiliyor muyum? * Şu an sınava girsem hedeflediğim bölümü kazanabilir miyim? Bu sorulara verilecek cevaplarla birlikte hedefe dönük bir çalışma sergilenmesi için geçmiş yılların ÖSS sorularının gerçek sınav mantığı ile çözülmesi gerekmektedir: * Deneme sınavını gerçek sınav gibi 3 saatte, tek oturumda ve mümkünse sabah 09. 30 - 12. 30 saatleri arasında uygulamalı, * Sınav sırasında ara vermemeli (örneğin; sayısalları çözüp sözelleri çözmeye gerek görmemek gibi) * Geçmiş yılın soruları çözüldükten sonra sınav değerlendirilmesi yapılmalı, * Yanlış yapılan ya da boş bırakılan soruların doğru çözümleri/cevapları öğrenilmeli, * Yanlış yapılan ya da boş bırakılan soruların konuları tekrar edilmeli, * Daha sonra bir sonraki yılın ÖSS soruları çözülmeli ve aynı uygulama tekrar edilmeli. Burada da aynı konulardan boş bırakılan ya da yanlış yapılan sorular çıktı ise titizlikle tekrar öğrenmeye çalışılmalı. Aynı konuda sürekli hata yapılıyorsa konunun en ince ayrıntısına kadar tekrar edilmesi gerekir. Burada amaç, bilgi eksikliğinin ve yanlış öğrenmenin neden olduğu dikkatsizlikten kaynaklanan soru kayıplarına engel olmaktır. Dikkatsizlik sadece motive olamamaktan, sınav sırasındaki fiziki ve psikolojik şartlardan kaynaklanmaz. Bilgi eksikliği ve yanlış öğrenme de dikkatsizliğe neden olabilir. Son söz önemli! Uzun veya kısa bir konuşma yapmanız isteniyor sizden. Tüm hazırlıklarınızı yaptınız, heyecanınızı yenmek için tedbirlerinizi aldınız ve başladınız konuşmaya. Sizce bir konuşmanın en heyecanlı, akılda kalan kısmı neresidir? Konunun uzmanlarına göre başı ve sonu. Başında heyecan ve ilgiyi yakaladıysanız, işiniz çok kolay. Ancak uzmanlara göre sözün sonu başından önemli. İletişim sanatının büyük ustası Dale Carnegie, sözün sonunun en önemli unsur olduğunu ve bunun için de en son sözün en çok hatırlanacak söz olması gerektiğini belirtiyor. Konuşmayı "söyleyeceklerim bundan ibarettir. Onun için sözümü burada kesiyorum" gibi sözlerle bitirmemek gerekiyor. Söze son vermek için birkaç önerisi daha var Carnegie'nin: Anlattıklarınızı özetleyebilir, ana noktaları belirterek kısaca tekrar anlatabilirsiniz. Dinleyicilere içten bir sunuşta bulunabilir veya güldürücü bir şey söyleyerek konuşmanızı bitirebilirsiniz. Bir şiir okumak veya tanınmış eserlerden alıntılar yapmak da son sözü söylerken etkili olabilir. En önemlisi konuşmanın başının ve sonunun güzel olmasıdır. Unutulmaması gereken nokta ise, dinleyicinin, konuşmaya en fazla ilgi gösterdiği sırada aslında doymak üzere olduğudur. Bu nedenle konuşmanızda bir doruk noktası oluşturmalı ve en ilgi çekici şekilde konuşmanızı bitirmelisiniz