Üniversite imtihanında geri sayım başladı. Çok kısa bir süre sonra binlerce genç insan hayatlarının çok önemli bir imtihanına girecek. Hazırlananlar çok heyecanlı. Kolay mı? Onca rakip içinde kendilerine bir yer edinecekler. Emeklerinin karşılığını en iyi şekilde almak istiyorlar. Hazırlıklarda son günler! Takvim yaprakları artık konu öğrenimlerinden çok, tekrarlara ve bol bol deneme imtihanlarına dayalı çalışmalar için çevriliyor. Hal böyle olunca da stres ve heyecan had safhada! Dünyanın sonu mu? Okuyucularımızdan imtihana doğru gelen mesajlar hep "ya kazanamazsam" endişesi üzerine kurulu. Ne olur kazanılamaz ise! Dünyanın sonu mudur bu imtihan? Herkes üniversite imtihanına girmeli ve kazanmalı mıdır? Her yıl bu zamanlar ülke gündemize oturan ve bir çok evin ana konusu olan ÖSS'nin etkilerini, bu imtihanı nasıl görmemiz ve bu dönemde nasıl davranmamız gerektiğini, "yıllarını insana adayarak geçirmiş" değerli hocalarımızın görüşlerine başvurarak, sizlere aktaralım istedik. Elbette başaracağım! Üniversite imtihanına girecek gençler için kısa bir süre kaldı. İmtihana hazırlanan gençler için maraton yarışının sonuna benzeyen bir heyecan oluşturmaktadır. Bu imtihanın sonucunda kazanacaklar olacak, kaybedenler olacaktır. İmtihanı kazananlar arasında da istediği yer olmadığı için sevinçleri yarım kalanlar olacaktır. Ama hiç unutulmasın ki, herkes kendi geleceğini kendisi çizmektedir. Başarı asla bir rastlantı değildir. Başarı çoğu yeri dikenli, engelli, sıkıcı, can acıtıcı uzun bir yolun sonundadır. Böyle olmayan, aile desteğinde, birilerinin koltuğunda kazanılan başarılar ise sadece bir görüntüdür, başarı değildir. Böyle dışardan gelen başarılar da gene dışardan desteğin çöktüğü durumlarda uçar gider. İnsanın kendi başarısı nasıl elde edilir? İnsana yapabilme gücü veren budur! 'İnanıyorum!' Başarının ilk adımı "elbette başaracağım" diyebilmektir. "Ben başaracağım" diyebilmektir. "Engellere rağmen başaracağım" diyebilmektir. "Kendimdem başka mazeretim olmayacak" diyebilmektir. Bunu diyebilmek kararlı bir irade ister, bu kararlılığı uzun bir zaman sürdürebilmek ister, bağımsız bir irade ister, hedefini belirleyen bir kararlılık ister. Bütün bunları istediği için de herkes bu adımı başarıyla atamaz. İçinde itici güç bulunmayan hiç kimse hedeflerine ulaşmakta başarılı olamaz. Büyük başarılar büyük çabalar ister. Bu çabaları gösteremeyenler hedeflerini küçültmek zorunda kalır. Her başarının arkasında uzun ve sabırlı bir çalışma çabası vardır. Söz konusu olan imtihanlar seçme imtihan olduğuna göre hem bilgi gücünü hem de imtihan tekniğini kazanmaya dayanır. Bu kazanım bugüne kadar gelen çabalarla elde edilmiştir. İmtihan öncesine kadar yapılan çalışmalar adayı bugünlere getirmiştir. Bu çalışmalar ne bütünüyle tam olabalir ne de bütünüyle eksiktir. Fazlasıyla eksiğiyle bugüne gelindiğine göre şimdi yapılacak olan, son bir ayda yapılması zorunlu çalışmalardır. Artık adayın kendini hırpalaması gereksizdir. Şimdi; kazanılan her şeyi en yüksek verimle başarıya yönlendirebilmek önemlidir. Bu da umutsuzluğa düşerek yapılamaz. Tam tersine, elde varolan bütün gücü akıllıca kullanarak hedefe ulaşmalıdır. 'Gereken yerde kullanacağım' Kontrol edilemeyen güç en büyük yanlışların sebebi olur. Bunun için de "gücün kontrol edilebilirliği" en önemli kazancımızdır. Bilgi ve teknik gücümüzün "gereken yerde ve gereken zamanda kullanılması" performans dediğimiz niteliktir. Gücümüzü kontrol etmemizi zorlaştıran en önemli engel strestir. Bu duruma karşı önceden psikolojik hazırlık yapmalıyız, heyecan duymamızın normal olduğunu, gereksiz yere panik yapmanın ise bizi engelleyeceğini bilmeliyiz. Duyacağımız sorumluluk kendimize karşı olmalıdır. Her sonucu da göze alabilecek cesaretimiz olmalıdır. Başarı cesur insanları sever. Yarış mı, başarı mı? Denebilir ki hayatın kendisi uzun bir yarıştır ve bu yarışın dışında kalamayız. Hayat, uzun soluk isteyen bir maraton koşusuna benzer. Kimileri hızlı koşar çabuk kesilir, kimileri de ağır ama sürekli bir tempoyla koşunun sonunu getirir. Hayatı sürekli bir yükselme çabası olarak görürsek, yarışma kaçınılmazdır. Bu bakımdan yarışma yararlıdır da. Kendi yeteneklerimizi ve gücümüzü sınamamıza yarar. Bir yarışta sonuncu gelen kişi de başarılı sayılabilir, eğer o kişi bir önceki yarıştan daha iyi bir derece yapmışsa! İnsanın kendi kendini geliştirmesi, yeteneklerini sürekli işlemesi de başarıdır ve başarıların en anlamlısıdır. Ne yazık ki son yıllarda başarı; en önde olmak, ilk sıralara girmekle eş anlamlı sayılmaktadır. Lisede çok başarılı olan genç, aşırı çalışmaktan, aşırı heyecan ve kaygıdan dolayı başarısız olabilmektedir. Yanlış düşünce Kendilerinden beklentileri çok yüksek olan, başka bir deyişle tek başarının yarışı önde bitirmek olduğuna inanmış gençler üniversiteye giriş imtihanında tökezlemektedir. Çünkü bir imtihanı bir ölüm-kalım yarışı gibi görmektedirler. Yapabildiğinin en iyisini yapma değil, herkesten daha iyiyi yapma tutkusuyla yola çıktıkları için hayal kırıklığına uğrayabilirler. İnsan her maçı kazanamaz. Ama kişi başarısızlığından da çok şey kazanabilir. Kendi gücünün ve güçsüzlüğünün gerçekçi olarak değerlendirmesine yardımcı olabilir. Başarısızlığı bir facia, mahvoluş olarak görme, imtihanı kazanmayı, üniversiteye girmeyi yasalaştırma, kesin bir kanun hükmü gibi düşünerek gerçeklikten uzaklaşma, kaçan goller ve yenilen goller için oturup ağlama yerine, daha çok çabalamak ve yeni fırsatları değerlendirmek yeni goller ve galibiyetler getirebilir! Bütün hayatı etkilememeli Gençlik çağı umut ve beklentilerle doludur. Genç bütün hayatı boyunca, bu çağlardaki umutlarına kavuşmayı, beklentilerine erişmeyi hayal edecektir. Orta yaşa kadar yükseliş gösteren hayat çizgisinde zaman zaman iniş çıkışlar olabilir. Bu iniş çıkışlar geçicidir. Hayat, genç için sürekli olarak yükselen bir çizgidir. Bu nedenle, gencin hayatının iniş dönemine rastlayan bir başarısızlık bütün hayatı etkileyecek bir problem olmamalıdır. Başarısızlıklardan sonra mutlaka yeni çıkışlar ve başarılar olacaktır. Geçmişteki hatalardan yararlanıp geleceğe umutla bakabilmelidir insan. Yoksa geçmişe dönük saplantılar geleceğin başarısını da engelleyebilir. Yükseköğretim bir gencin hayatında tek amaç olmamalıdır, amaçlardan sadece bir tanesi olmalıdır. Lisede edindiği bilgi ve kültürü kendi başına veya değişik kurum ve kuruluşlardan yararlanarak geliştirip zenginleştirebilir.Aile ve yakın çevre tarafından yükseköğrenim tek amaç olarak kabul edilirse, bu amaca erişmek genç için bir ölüm-kalım problemi durumuna gelebilir. Böylesine endişeli ve gergin bir durum imtihan başarısını engeller. Beklenilen başarının kazanılamaması gençte onarılması zor olan düş kırıklığı, kırgınlık ve küskünlük yapar. Gençler unutmamalıdır ki, yükseköğrenim önce bir meslek edinme yoludur ve meslek edinmenin de yüzlerce yolu vardır. Bu yollardan birinin kapanması, bütün diğer yolların da tıkanması demek değildir. İmtihana hazırlanırken... İmtihan için olumlu düşünün, ÖSS'yi bir ölüm-kalım savaşı haline getirmeyin. İmtihan sonucunda başarısız olabileceğiniz düşüncesi, sizlere birey olarak değersiz, hiçbir işe yaramayan kişi olacağınız yargısını getirmesin. İmtihanda başarılı olursanız, yani tercihlerinizden birini kazanırsanız, bu sizin hayatınızdaki dönüm noktalarından birini geride bıraktığınız anlamına gelmektedir. Bu imtihanda başarılı olmanızın sizin tek ve son amacınız ve seçeneğiniz olmadığını kendinize kabul ettirin, gerçek olan da budur! İmtihandan önce zihninizde geçmişteki başarısızlıklarınızı değil, başarılarınızı vurgulayın. Kendinize, kendi değerinizin altında atıfta bulunmayın. İmtihanda size yardımı olmayacak düşünce biçimlerinden uzak durun. "Kazanamazsam mahvolurum!", "Başarılı olamadığım takdirde hapı yuttum!" gibi düşüncelerin, hem problemi çözmeye hiçbir katkısı yoktur, hem de kişiyi güçsüz bırakırlar. Daha önceki başarısızlıklarınızda başarısız olma sebeplerinizi araştırın ve onların telafisine çalışın. Aynı sebeplerin yeni bir başarısızlığa yol açmasına izin vermeyin. İmtihandan önce sizin için önemli olan konuları tekrar edin ve değişik test soruları çözmeye çalışın. İmtihana yakın bir zamanda, bilmediğiniz, daha önce hiç çalışmadığınız konuları öğrenmeye çalışmayın. İmtihan başlamadan önce, hiçbir sebeple paniğe kapılmayın, kendinize güvenin. İmtihan için yeterince hazırlandığınızı ve iyi bir imtihan geçireceğinizi düşünün! Üniversiteli şahitler Hepsi pırıl pırıl gençler! Yüzlerinde güzel bir iş başarmış olmanın mutluluğu, neşesi var. Nasıl olmasın, onlar çok büyük işler başardılar. Büyüklerinin yapamadığını yaptılar, tam 30 çifti evlendirdiler! Engellileri ziyaret ettiler, onların okullarına kütüphane kurdular, fidan diktiler, yaşlıların ellerini öptüler ve ellerinde boya Maraş caddelerinde 7 kilometre refuj boyadılar! Kim mi bu gençler? Geçtiğmiz haftalarda sizlere uzun uzun anlatmıştık TOG Gençlerini. Hani bir anda organize olup, il il gezip eğitim, sağlık ve benzeri bir çok alanda ihtiyaç sahiplerne geliştirdikleri sosyal hizmet projeleri ile destek olan gençler... İşte bu gençlerin Bandırma, Ankara, Bingöl, Eskişehir, Kocaeli, Sivas, Samsun, Karabük, Diyarbakır ve İstanbul'da gerçekleştirdiği projelerinin en son halkası Kahramanmaraş Projesi oldu. 25 il 33 üniversiteden Kahramanmaraş'a giden 160 üniversite öğrencisi, 30 dini nikahlı çiftin resmi nikahlarını kıydırdı ve şahitlik yaptı. Bir genç hanım nikah günü gözleri nemli duygularını şöyle açıkladı: "Evlenme kararım verildiğinde 15 yaşındaydım. Ailem istedi dini nikah ile evlendik, 10 yıl geçti iki çocuğumuz oldu. Bu zamanda da nikah muameleleri ciddi masraf. Bu gençler sayesinde şu anda çok mutluyum, bugün en mutlu günüm." Adetlerden, yaşı tutmadığından, evlilik işlemlerine ayıracak bir bütçe olmamasından bir yıl, iki yıl, beş hatta 15 yıldır aynı yastığa baş koyan 30 çift evlendi. Hem de çok güzel bir törenle! Sütçü İmam Üniversitesi'nin bahçesinde, kimileri için giymek içlerine ukte kalan beyaz gelinlikleri ile. Bu işi gençler başardı. Muhtarlarla görüştüler, tespitler yaptılar, esnaftan , belediyeden, üniversiteden destek aldılar, organize oldular ve çok önemli bir gerçeğe hem parmak bastılar hem de 30 çiftin çocukları ile birlikte gerçek bir aile olmasını sağladılar. Bize de bu gençleri ve onlara böyle bir çatı imkanı sağlayan TOG kurucularını takdir etmek kaldı...