Varsayalım ki, günlerce uğraştığınız projenizi müşterilerinize tanıtmak için toplantı salonunda bir sunum yapmanız isteniyor, ya da jürinin karşısında bitirme tezinizi savunacaksınız. Kalbinizin atış hızında hafif de olsa bir değişiklik oldu mu? Kim bilir belki de siz, mesleğinin başlangıcında bir öğretmensiniz ve velilere seslenmeniz isteniyor. Ne zor iştir kitlelerle karşı karşıya gelmek. Doktor, öğretmen, politikacı, iş adamı, öğrenci; işiniz ne olursa olsun hiç farketmez. Karşınızda sizi dikkatle süzen ve "Bakalım ne anlatacak?" diye izleyen bir grup ve mikrofonla buluşmuş bir kürsü varsa, en babayiğit konuşmacı bile heyecanlanır. Ancak tecrübe ve işbilirlik sayesinde bu tatlı problem çok çabuk çözülür. Hitabet sanatı Hatırlayın, bir çoğumuz bırakın konuşma yapmayı katıldığımız bir toplantıda merak ettiğimiz bir noktayı sormaktan bile kaçınırız. Hatta sınıfta anlamadığımız bir konuyu öğretmenimize sormak bile güç gelir. Oysa hepimizin hayatı bir uğraşıyla geçiyor ve işimizi halletmek için de çok defa farklı insan grupları ile bir araya geliyoruz. Burada, çabucak sonuca ulaşanların kendini en iyi ifade eden kişiler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Başarı artık iftiharlarla dolu bir eğitim hayatıyla değil; sosyal, kendini geliştirmiş, ifade yeteği yüksek, takımları yönetebilecek beceriye sahip olup olmadığınızla ölçülüyor. Şayet siz de, "aktif bir iş hayatım olsun, çekingenlikten kurtulayım, en önemlisi girdiğim bir mecliste sözüyle dinlenen birisi olayım" diyorsanız hitabet sanatının inceliklerinden ve etkili bir sunuşun nasıl olması gerektiğinden haberdar olmalısınız. Doğal bir duygu Bu konuda Prof. Dr. İsmet Barutçugil şunları söylüyor: "Sunuş, dinleyici ya da katılımcılarla karşılıklı olarak sözlü ve sözsüz etkileşim sürecidir. Konuşma yapılacağı an kalp atışları hızlanır, nefesler sıkışır, boğaz kurur, ağız yapışır, sırttan soğuk terler akarken eller buz gibi olur. Herşeyden önce, topluluk önünde heyecanlanmadığımıza ve insanların karşısında olmaktan korkmadığımıza kendimizi inandırmamız gerekir. Çünkü; heyecan duyulmadan yapılan hiçbir iş başarıya ulaşamaz, heyecan enerjinizi pozitif performansa yöneltebilir, kontrol ettiğiniz takdirde heyecanınızı yenebilirsiniz, herkes heyecanlanabilir, bu son derece doğal bir duygudur. Etkili sunuş becerilerini kullandığınızda dinleyicileriniz heyecanlandığınızı sizin kadar hissetmeyeceklerdir. Bunlara DİKKAT! * Kısa cümleler kurun. 15-18 sözcükten fazlası uzun cümledir. Doğru sözcükler seçin. * Cümleyi uzatan ancak anlama katkısı olmayan sözcükleri atın. * Dinleyenlere karşı duyarlı olun. Gözlerine bakın. Beden dillerinden geri bildirim alın. * Uygun zamanda ve uygun sürede konuşun. * Açık, duyulur bir konuşma yapın. Aksanınıza dikkat edin. Ses tonunuzu duruma göre ilgi uyandıracak şekilde ayarlayın. * Normal hızda konuşun . Normal hız dakikada 125-150 sözcüktür. * Giyim, duruş tarzı, el ve kol hareketleri, yüz ifadeleri gibi sunuşunuzun fiziksel yönlerine dikkat edin. * Hazırlıksız, plansız, başı sonu olmayan bir sunuşa sakın çıkmayın. * Topluluk önünde sıkılmayın, çekinmeyin ve korkmayın. Unutmayın hazırlandınız ve başaracaksınız. * Takdim, teşekkür ve selam niteliğindeki uzun cümlelerden kaçının. * Bilmediğiniz konularda konuşmayın, gerekirse bilmediğinizi ortaya koyun. Herkes herşeyi bilmek zorunda değildir. * Notlarınızdan yararlanın, ancak kesinlikle sürekli okumayın. * Sözleri ve davranışları taklitten kaçının. Cümlelerin, sözcüklerin sonunu yutmayın. * Kesinlikle argo sözcükler kullanmayın ve hareket , jest ve mimiklerde aşırıya kaçmayın. * Tekdüzelikten kaçının, örnekler verin, anekdotlar anlatın, espriler yapın, ancak abartmayın. * Konu dışına çıkmayın, sunuşunuzun amacından uzaklaşmayın. * Size tanınan süreyi aşmayın. * Kısa, hatırda kalacak iyi seçilmiş bir cümleyle sunuşunuzu bitirin ve teşekkür edin. Okuyucu mektubu İş ararken pozitif olun * Ankara'dan yazan okuyucumuz Serkan, bankacı olduğunu; ancak kapanan bankalarla birlikte işinden olduğunu dile getirerek; "Çalmadığım kapı kalmadı, çaresizim" diyerek sıkıntısını dile getiriyor. 'Sevgili Serkan, ekonomik krizle birlikte özellikle bankacılık sektöründe çok büyük bir kalifiye grup işsiz kaldı. Kariyerini bankacılık üzerine geliştirmiş, tecrübesi bu yönde olan arkadaşlar için, sektör dışında bir iş yapmak çok kolay olmadı. Ücretler, tanınan sosyal haklar bakımından birçok sektöre göre farklılık gösteren banka ortamından sonra, bir kısım çalışanlar dışarıda da beklentilerini yüksek tuttu ve iş sıkıntısı yaşadı. Sizin avantajınız, çok gençsiniz ve farklı bir sektörde de çok rahat kendinizi geliştirebilirsiniz. Ağlayarak, karamsarlık denizinde yüzerek iş aranmaz. Sirkelenin ve düşünün "Daha fazla ne yapabilirim?" diye. İşletme mezunusunuz, dört yıllık banka tecrübeniz var, bunlar az şey değil. Kapı kapı gezin, iş aramayı da bir iş olarak görün. İnternette, gazetelerde iş ilanlarını düzenli takip edin ve her ilanı çok ciddiye alın. Şirketlerin satış pazarlama, muhasebe, ithalat-ihracat departmanları, mağaza müdürlükleri vb. birçok alanda iş bulabilirsiniz. Asla pes etmeyin Kendinize şöyle bir bakın, "Problem nerede, neden olumlu dönüş olmuyor?" Görüşmelerde gereğinden fazla mı havalı davranıyorsunuz, yoksa fazla mı ürkeksiniz? Şunu unutmayın, günümüz işverenleri, artık "kendini çok iyi ifade edebilen, kendine güvenen ve aynı zamanda da karşı tarafa güven veren kişilerle" çalışmak istiyor. Kendinize tarafsız bir gözle bakın ve geliştirmeye açık yönlerinizi tespit edin. Azimli ve kararlı olun. Birileri bir şekilde kurumların sandalyelerini dolduruyorsa, bunu siz de yapabilirsiniz. Her şey eş dost çevresi ile değil. Ben buna katılmıyorum. Çok uğraşan mutlaka bir şeyler yapar. Ayrıca sadece Ankara'ya bağlı kalmanızı da gerektirmiyor. Şehir dışında da iş arayın. Kendi başınızda, bir tanıdığınızla bir şeyler yapabilir misiniz? Bunu araştırın. Hırslı olun ve mücadeleyi elden bırakmayın' Başarılar, sevgiyle kalın... B.A. Dişlerinize ne kadar önem veriyorsunuz? "Hiç diş ağrısı çekmedim" diyen varsa yalan söylüyordur. Araştırmalara göre dünyada yaygın olarak görülen diş çürükleri ve diş eti hastalıkları ülkemizde, yüzde 60-70 civarında görülüyor. Peki siz çok küçük tedbirlerle çok daha büyük problemlerin önüne geçmeye ne dersiniz. İşte size diş hekimlerinden gelen önemli bilgiler: * Dişleri çürümelere karşı koruyan tükürük salgısı, sakız çiğneyerek daha da artar. * Dişlerin tükürük salgısının az olduğu gece vaktinden önce mutlaka fırçalanması gerekir. * Ağrıyan dişin üzerine aspirin uygulamak, asidik yapısı sebebiyle dişeti üzerine son derece zararlıdır. * Dişleri, gereğinden fazla bastırarak fırçalamak, dişleri aşındırarak soğuk hassasiyetine yol açar. * Portakal gibi asitli yiyecek ve içeceklerden hemen sonra dişleri fırçalamamak gerekir. Üzerinden en az otuz dakika geçmelidir. * Yemeklerden hemen sonra yenilen beyaz peynir dişlerde çürük riskini azaltır. * Şekerli ve nişastalı gıdalar, yemek aralarında değil; yemeklerle birlikte yenirse diş çürüğüne yol açmaz. * Dişeti kanaması bir hastalık belirtisidir ve fırçalama sırasında diş etini kanatmak zararlıdır. Konuşma yapmadan önce bunları uygulayın * Dinleyicilerinizi tanıyın. Takdimimizin onların istek ve beklentilerini karşıladığından emin olun. Onlar sizin düşmanınız değildir. Sizi değerli bulmakta ve söyleyeceklerinizi merak etmektedirler. * Dinleyicilerinizden bazıları ile kişisel olarak tanışın. Onların arasında problem oluşturabilecek, çok bilen ya da size tavır alabilecek kişileri imkanlarınız ölçüsünde önceden bilin. * Muhtemel sorulara ve durumlara karşı hazırlık yapın. Arkadaşlarınızdan size soru sormalarını isteyin. Çok bilen ya da bildiklerini düşünen kişileri çok erken yanınıza çekin ve onlara asla tartışma fırsatı vermeyin. * Fiziksel ve zihinsel olarak kendinizi çok iyi hazırlayın. * Hafif bir yemek yiyin. Kahve, gazlı meşrubat ve alkolden uzak durun. * Takdim yapacağınız yere olabildiğince erken gelin, hazırlıklarınızı tamamlayın ve ortama alışın. Gerektiğinde size yardımcı olabilecek anahtar bir kişiyi belirleyin. * Takdim sırasında da açılış cümlenizi iyi kurabilmeniz için prova yapın. Titreyen ve çatlak bir ses çıkarmamak için sesinizi alçaltın. Mide kaslarını sıkılaştırın ve üç kez derin nefes alıp nefesinizi düzene koyun. Ve başlayın!