Gençler sık sık ana babalarını kızdıran davranışlar gösterirler. Ne yazık ki ana babalar da bazen çocuklarının davranışlarını, çeşitli öfke biçimlerini kullanarak yönetmeye kalkışırlar. Hepimiz hoşa gitmeyecek, tatsız olaylarla karşılaşır; canımızı sıkan, zor insanlarla yüz yüze geliriz. Bu olaylara veya insanlara karşı gösterdiğimiz öfke biçimindeki tepki şiddetlenirse, duygusal sıkıntı ya da başkalarıyla ilişkilerimizde önemli derecede bozulma yaşamaya başlarız. Sonunda bir problem olmaktan çıkıp bozukluğa dönüşen öfkeyle karşılaşırız. Öfke üç hedefe yöneltilebilir: Başkalarına, dünyaya ve kendimize... Başkalarına: "Siz böyle yapmamalısınız, isteklerim gerçekleşmezse dayanamam, sizin cezalandırılmanız gerek." Dünyaya: "Dünya adaletli ve kolay olmalıdır, olmazsa bu dünya berbat demektir, ben böyle bir dünyaya dayanamam, batsın bu dünya." Kendimize: Kendi kurallarımıza aykırı hareket edip de 'böyle yapmamalıydım' diye tutturduğumuz zaman kendimize öfkeleniriz. Bulaşıcı hastalık gibi Öfkelendiğimiz konular farklı olduğu gibi öfkemizi ifade etme şekillerimizde farklılıklar gösterir. Bazıları saldırgan davranabilirken bazıları da öfkelerini içlerine atarlar. Saldırgan: Diğer bir öfke ifade şekli de öfke ve kızgınlık kontrol edilmesi en zor duygulardır. Öfke bulaşıcı bir duygu olduğu için karşımızdaki kişinin öfkeli gözükmesi bizim de kontrolümüzü güçleştirir. En sık ortaya koyulan yolu da bu duygularımızı dışarı vurmak bağırmak, kızmak, eşyaları kırmak, duvarlara vurmak gibi saldırgan davranışlarda bulunmaktır. Bastırılmış: Sürekli öfkeyi bastırmak, sanki hiç kızmıyormuş gibi görünmek, sakin kalmak, belli etmemektir. Zamanında ifade edilmediği için birikir birikir ve bir yanardağ gibi patlama şeklinde sonuçlanabilir. Kontrol etme: Konunun başında da belirttiğimiz gibi öfke duygusunu hepimiz yaşarız. Ben hiçbir şeye öfkelenmiyorum veya hiç kızmam dediğimizde bir şeylerden kaçıyor olabiliriz. Önce bunun farkına varıp daha sonrada bunu etkili bir biçimde ifade etme yollarını kullanmak gereklidir. > Yanlışlar... Birçok yanlış inanç, öfkeye ve onun nasıl yönetileceğine ilişkin akla aykırı inançlarımızın sürüp gitmesine yol açmakta, onları pekiştirmektedir. Bu yanlış inançlara ve gerçekliğin ne olduğuna bir bakalım: YANLIŞ: Öfkenin nedeni sizin dışınızdadır. GERÇEK: Öfkemizden, onun nedeninden ve yönetilişinden sorumlu olan biziz. YANLIŞ: Öfkenizi dışa vurmanız sağlıklı bir davranıştır. GERÇEK: Öfkeyi dışa vurmak, ondan kurtulmak demek değildir. YANLIŞ: Öfkeyi dışa vurmanız size başkalarının özen göstermesini sağlar, istediğinizi verir. GERÇEK: Öfke patlamaları başkalarının hınç beslemelerine, sizden uzaklaşmalarına, kırgınlıklarına neden olur. > Kendinizi tanıyın Öfkenizin ne boyutta olduğunu öğrenmek istiyorsanız, aşağıdaki maddelerin size uygun olanlarını işaretleyin ve kaç işaret koyduğunuzu sayın. * İnsanlar sakinleşmeniz gerektiğini söylüyorlar * Çoğu zaman kendinizi gergin hissediyorsunuz * İşyerinde aklınızdan geçen her şeyi söyleyemediğinizi fark ediyorsunuz * Sinirlendiğiniz zaman her şeyden uzaklaşmak istiyorsunuz; televizyon seyrediyorsunuz ya da yatıp uyuyorsunuz * Neredeyse her gün alkol alıyorsunuz * Uyku problemi yaşıyorsunuz * Çoğu zaman yanlış anlaşıldığınızı ya da dinlenmediğinizi düşünüyorsunuz * İnsanlar bağırmamanız konusunda sizi sık sık uyarıyor * Sevdikleriniz onları incittiğinizi söylüyor * Arkadaşlarınızdan gelen telefonlar giderek azalıyor GEĞERLENDİRME: 0-2 Kontrol edilebilir: Öfkeniz kontrol edilebilir boyutlarda. Dilerseniz rahatlama egzersizleri yapabilirsiniz. 3-5 Makul: Sizi neyin sinirlendirdiğini ve neden strese girdiğinizi bulmaya çalışın. Stres yönetme tekniklerinden yararlanın. 6+ Kontrol edilemez: Öfkeniz kontrol edilemez boyutlarda. Kendinize ve çevrenizdekilere zarar vermeden önce öfke yönetimi tekniklerinden yararlanabilir, profesyonel yardıma başvurabilirsiniz. > Nasıl kurtuluruz? Öfkeyle başa çıkmak için önce öfke kaynaklarını bulmamız gerekir. Eğer öfkeniz bir insana yönelikse önce neler hissettiğinizi açıklayın. Yorum katmayın. Tüm diğer duygular gibi öfke de tanımlanıp, açıklandığında azalır... * Öfke ve saldırganlık yerine empatik anlayışı geliştirmeyi deneyin. * En kötü durumlarda bile şartsız olumlu bakışı seçin. * Değiştiremeyeceğiniz gerçekleri kabul etmeyi seçin. * Düşmanlık yerine "Bu bir düşünce şeklidir" güçlü, enerjik davranışları yapılandırmayı kabul edin. 20 dakika düşünün! Fevri hareket etmektense, öfkenizi dizginleyip sakinleştikten sonra durumu değerlendirmeyi deneyin. Araştırmalar bunun için yaklaşık olarak 20 dakikanın gerektiğini söylüyor. Bu süre zarfında öfkenizle başa çıkmak için yazar ve eğitimci Dianne Schilling'in önerdiği şu teknikleri deneyebilirsiniz: * Öfkenizi neyin tetiklediğini bulun. * Sinirlenirken hissettiklerinizi ve vücudunuzun gösterdiği tepkiyi gözlemleyin. * Öfkenizi tetikleyen düşüncelerinizi değiştirin, olayları daha yapıcı bir bakış açısıyla yorumlayın. * Düşüncelerinizi bir kağıda yazın. * Öfkeden önce yaşadığınız duyguları bulun. * Öfkelenmenize neden olan olaylara cevap verirken kendinize güvenin. * Rahatlayın! * Öfkenizden vazgeçin.