Paniatak, çağın giderek yaygınlaşan bir hastalığı. Modern hayatın bireylerde yol açtığı stres ve gerginlikler, hastalığın ana sebeplerinden. Panikatak; aniden, ortada herhangi bir sebep yokken başlar. Her yerde ortaya çıkabilir. Kişiler ani bir çarpıntı, baş dönmesi, baş ağrısı, dizlerinin bağı çözülmesi gibi şikayetlerle tarif eder. Bunun neticesinde de her an bayılacakmış ya da ölecekmiş gibi hissederler. Kendi bedenleri üstünde kontrolü kaybetmekten çekinirler. Derin endişe ve korku duyan kişinen kendi kabuğuna çekildiği panikatak, aşırı sıcaklarda etkisini daha da şiddetlendirir. Tıp uzmanları bu durumu 'beyin kan dolaşımını etkiliyor, beynin oksijenlenmesi bozuluyor' şeklinde açıklıyor. Güneşten uzak durun Genç erişkinlik döneminde başlayan, kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görülen panik atağın en temel özelliği, ne zaman başlayacağının önceden kestirilmemesi. Psikiyatrist Nevzat Tarhan, hastanın panik atağının hangi durumlarda arttığını şöyle anlatıyor: "Panikatak hastalarının duyarlı beyin hücreleri sebebiyle kimyasal dengeleri etkileniyor. Özellikle alkol ve sigara da varsa, beynin kimyası bozuluyor. Uykusuzluk, hızlı hayat tarzı, beyin sağlığını etkileyen durumlardır. Panik hastaları sıcaktan korkmasınlar ama herkesten daha duyarlı olduklarını bilsinler. Sporlarını, yüzmelerini rahatlıkla yapabilirler fakat direkt güneşte uzun süre kalmasınlar. Hastalık düşüncesinden uzaklaştıracak her türlü uğraş panik hastaları için tatil sayılır." Sokağa bile çıkamazlar Aslında birçok insan, panikatak riskiyle karşı karşıyadır. Özellikle; yoğun stres altında bulunanlar, günlük hayatlarında stresle baş etmekte zorlananlar, aceleci davrananlar, bir an önce her işin çok iyi bir şekilde yapılmasını isteyenler... Bunların yanında çeşitli fiziksel hastalıklar da bu riskleri artırır. Panikatak sırasında kişi, kalp çarpıntısı olduğu için "kalp krizi geçiriyorum" diye düşünebilir; hatta öyle olduğuna inanır. Başında uyuşma hissi ve baş ağrısı olan kimse, "tansiyonum yükseldi, felç olacağım" şeklinde düşünür. Çok ağır bir atak geçiren kişi, ölüm korkusu olduğu için bir an önce yardım almak ister ve hastaneye koşar. Zaman içerisinde eve tansiyon aletleri alınır. Sürekli irtibat halinde aile doktorları olur. Zamanla bu korkudan dolayı hastalar yalnız başlarına dahi sokağa çıkamazlar. Herhangi bir acil duruma karşı hastane bahçesinde oturan hastalar bile vardır. Çünkü, uzaktan hastane belirdiği anda bazı kişilerin panikatakları geçer. Başlıca belirtileri Hastalık aniden başlar, ataklar halindedir. Süresi birkaç dakika ile bir saat arasında değişebilir. Bu ataklar sırasında çeşitli yakınmalar olabilir. Bu belirtiler; baş dönmesi, çarpıntı, başta uyuşma hissi, dizlerin bağı çözülmesi, çeşitli uyuşmalar ile bayılma, ölüm, delirme ve kontrolü kaybetme korkusu gibi bedensel şikayetlerdir. Saydığımız belirtilerden dört tanesinin beraber olduğu ataklar "panikatak" olarak adlandırılır. Kişi eğer panikatak gelecek diye korkmaya başlarsa, tedavi edilmesi gereken bir hastalıktan söz edilebilir. Normal korkuyla karşılaştırmamak gerekir. Çünkü, panikatak, beklenmediktir ve dışarıdan fark edilebilir bir sebep olmadan başlar. Belirgin derecede şiddetlidir. Kontrol edilemez. Çoğu zaman ölmek, aklını kaçırmak ya da kontrolünü kaybetmek korkusu ile birliktedir. Hastalar devamlı bir sonraki atağın korkusunu yaşar. Panikatağı ortaya çıkaran sebeplerden kaçındıkça, günlük hayat gittikçe kısıtlanır. > Doğrular, yanlışlar Prof. Dr. Erkan Bayraktar'a göre, panik bozukluğu konusunda özellikle bilinmesi gereken doğrular şunlardır: >> Panik bozukluğu, bir kalp hastalığı, ölüme yol açan bir rahatsızlık değildir, akıl hastalığına da dönüşmez. >> Panik atağı sırasında insanların öldüklerine ya da kontrol dışı davranışlarda bulunduklarına ilişkin hiçbir tıbbi bilgi yoktur. Bu yüzden atak sırasında; bunun ölümcül olmadığını, delirmeye yol açmayacağını, bunların sadece duygusal sınırda kalacağını ve atağınızın eninde sonunda geçeceğini kuvvetle düşünmelisiniz. >> Panik atak, kişiyi hem bedensel hem de duygusal yönden aşırı derecede zorlar. Bu sebeple, hastalığınızdan utanmayınız ve başkalarının yanında küçük düşeceğinizi düşünmeyiniz. Bu atağı ancak yaşayan bilir. >> Panik atağı sırasında nefes alamıyormuş gibi hissederseniz, aşırı soluk alıp vermenizi kontrol altına alınız. >> Atak geçirme kaygısıyla yalnız kalamama, tek başına sokağa çıkamama, kalabalık yerlere girememe gibi davranışların gelişmesine izin vermeyiniz. Bu konudaki temel davranışınız; hastalıktan önce neleri yapabilmekteyseniz, onları yapmayı sürdürmek olmalıdır. >> İlaç tedavisi, panik atağı kontrol altına almakta oldukça etkilidir. Böylece atakların sayısı, süresi ve şiddetinde belirgin bir azalma elde edilir. Ancak sadece ilaçlarla iyileşemezsiniz. İlaçlar kadar hekiminizin size vereceği bilgiler ve önereceği gevşeme ve üzerine gitme alıştırmaları, hastalığınızla başa çıkmada size yardımcı olacaktır. >> Atak başladığında belirtilerin en yoğun yaşandığı süre 10 dakikadır. Herhangi bir sağlık kurumunun acil servisine ulaşıncaya kadar atağınızın hükmü geçer. Bu açıdan hekime ya da hastaneye yakın olmanızın bir anlamı yoktur. Aksine hastalığınızla savaşabilmek için buralardan uzak durmalısınız. > Yoksa ben panikatak mıyım? 1- Birden bire ve hiç beklemediğiniz bir şekilde şiddetli korku, kaygı ve sıkıntı hislerine kapıldığınız oluyor mu? 2- Atakların, en azından bazılarının, hiç beklemediğiniz bir anda ortaya çıktığı oluyor mu? 3- Korku atakları sırasında aşağıdaki şikayetlerden bazılarını yaşıyor musunuz? * Şiddetli kalp çarpıntınız oluyor mu? * Şiddetli terlemeniz oluyor mu? * Titremeniz oluyor mu? * Nefes alıp vermeniz sıklaşıyor mu ya da nefes açlığı hissediyor musunuz? * Göğsünüzde bir sıkışma hissi ya da ağrı oluyor mu? * Sıkıntı hissiniz ya da baş dönmeniz oluyor mu? * Çevrenizdeki her şeyi gerçek dışıymış gibi hissediyor musunuz? * Sıcak basması ve soğuk terlemeniz oluyor mu? * Karıncalanma ve uyuşma hissiniz oluyor mu? * Kontrolünüzü kaybettiğiniz hissine kapılıyor musunuz? * Ölüm korkusu yaşıyor musunuz? 4- Ataklar sırasında korku hissi birden bire ortaya çıkıp birkaç dakika içerisinde daha da kötüleşiyor mu? 5- Böyle bir ataktan sonra tekrar bir atağın gelmesinden ya da atak sırasında olabileceklerden dolayı endişeli ya da korkmuş hissediyor musunuz? 6- Ataklarınızdan dolayı alışverişe gidememek, işe gidememek, araba kullanamamak gibi günlük aktivitelerinizde değişiklik yapmak zorunda kalıyor musunuz? > Değerlendirme: 1,2,4,5 numaralı sorular ile 3 numaralı sorunun alt şıklarından en az ikisine verdiğiniz cevap "EVET" ise, büyük bir ihtimalle sizde panikatak hastalığı vardır. Eğer bunlara ek olarak bir de 6 numaralı soruya "EVET" cevabını verdiyseniz, panikatak hastalığınıza agorafobi (açık alan korkusu) eşlik ediyor demektir. Bununla birlikte unutulmamalıdır ki, agorafobi eşlik etsin ya da etmesin panikatak hastalığınızın olup olmadığına ancak uzman bir doktor karar verebilir. > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi, Gençlerin Dünyası Köşesi, 29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna, İstanbul e-mail: betul.altinbasak@tg.com.tr Fax: 0 212 454 31 00