Stresi at, dinç ol!

A -
A +

İnsanın canı, bazen hiç yataktan kalkmak ve güne başlamak istemiyor değil mi? Hele bir de yoğun bir gün sizi bekliyorsa ve halletmeniz gereken onca iş varsa; bu duygu insanı daha da bir sarıyor, kaçış noktası aratıyor. Hayat hiçbirimiz için kolay değil. İş toplantıları, sene sonu faaliyet raporları, müşteri talepleri, cirolar, ev işleri, çocukların beklentileri, tez çalışmaları, sınavlar, veli toplantıları, alışveriş, sağlık problemleri, ilgi bekleyen yakınlar ve daha sayısı artırılacak onlarca sorumluluk... İnsan olmak ne kadar zor bazen, hele de sorumluluk duygunuz biraz fazla gelişmişse; ne sizden beklenenler biter, ne de bir şeyleri yarım yaparsanız sizin içiniz rahat eder. Peki "her şeye yetişeceğim" derken kendi cephenizde olup bitenler; yani stres ve yorgunluk! Kaçmak çözüm değil Ne yapmak lazım, her şeyi bırakıp kaçmak mı? İnsanın içinden "evet" demek geliyor, ancak çözümün bu olmadığını söylememize gerek yok. Hayata geldik ve mücadele etmeliyiz, acısıyla tatlısıyla günümüzü daha anlamlı ve rahat hale getirmeliyiz. Nasıl mı? Pozitif stres yönetimi konusunda çalışmaları ile bilinen Peter E. Makin, gevşeme, rahatlama ve dinlenme arasında bir ayırım olduğunu bilmemiz gerektiğini belirterek, "rahatlamak için zamanım yok, bu iş için zaman gerekir" diyen yaygın düşünceye katılmıyor. "Hızlı ve basit yöntemlerle rahatlamayı, gecenin son işi olmaktan çıkarıp; iş saatleri boyunca, gün içinde de mümkün bir şey haline getirmek mümkün" diyor. Her şey bizim elimizde Makin'e göre; dinlenme derinlemesine bir kas rahatlaması için, gevşeme-rahatlama ise gerilimi azaltmanın hızlı ve kolay yollarından söz ederken kullanılır. Rahatlama yalnızca dinginleşmedir. Bu bakımdan bizler, şu sırtlarında kurmak için anahtarları olan mekanik oyuncaklara benzeriz. Anahtarlarımız stres tarafından kurulur, rahatlama yoluyla da boşalırız. Bu benzetmeyi biraz daha ileriye götürürsek oyuncaklar gibi bizde çalışabilmek için bir miktar dinamik gerilime ihtiyaç duyarız. Ama çok fazla kurulursak kırılma noktasına geliriz. Biz oyuncaklardan en azından tek bir kritik noktada ayrılıyoruz; eğer istersek, gerilimin yükselmesini durdurup, kendimizi istediğimiz anda dinginleştirebiliriz. Bunları uygulayın * Soluk alışınızı yavaşlatın. Gerildiğimiz zaman soluk alışımız daha düzensiz ve yüzeyseldir. Bu durum panik duygusuna yol açabilir. Konrollü solunum sakinleşmenin en kolay yollarından biridir. * Sakinleşmek için egzersizlerden yararlanın. Fiziksel etkinlikler enerjiyi ve stresin neden olduğu kas gerilmelerini ortaya çıkarır. Boş olduğunuz her zamanı ufak egzersizlerle değerlendirin. * Kaslarınızı doğrudan rahatlatın. Stres kas gerilimlerine yol açar. Stresin vücudunuzda nereyi etkilediğini ve gerilimin nerde olduğunu bulmaya çalışın ve o bölgeye yoğunlaşın. Vücudunuzun o kısmını gevşetin, oluruna bırakın. * Oturuş ve duruş biçiminizi gözden geçirin. Kas gerilimi kötü duruş yüzünden şiddetlenebilir. Oturuş ve duruşta da altın kural omurganızı olabildiğince düz tutmaktır. * Duygusal gerilimi salıverin. Fiziksel etkinlik, gerilimi açığa çıkarmak konusunda yararlı olabilir. Fiziksel etkinliğin mümkün olmadığı durumlarda gerilime yol açan ancak söyleyemediğimiz olayları yazın. * Gerilimi bir arkadaşınızla konuşarak azaltın. Bazılarımız için, duygularımızı sözcüklere dökmek, saklı kalmış duygularımızı açığa çıkarmanın en iyi yoludur. Bu, bize stres anında "konuşarak kendimizi rahatlatma " fırsatını verir. * Bir mola verin. Fiziksel olarak "yavaşlamak" uzun vadede mola vermenin yerini tutamaz, sadece bir acil durum önlemidir. Molalar performansı artırır, uzun süre ara vermeden çalışırsanız performansınız düşer. * Etkinlik değiştirin. Molanızı nasıl kullandığınız, onun ne ölçüde yararlı olacağını belirleyecektir. Ara verdiğinizde bütün gün yaptığınızdan farklı bir şeyler yapın. Mesela bütün gün oturuyorsanız molanızda kısa bir yürüyüşü tercih edebilirsiniz. * Mini molalar verin. Eğer yoğun temponuz mola vermenize engel oluyorsa yapılacak şeylerden biri "mini molalar" vermektir. Mini mola 10 ile 60 saniye arasındadır. Mini molaları işin en yoğun anında bir an soluklanmak için kullanın. * Kendinize kaçış mekanizmaları bulun. Kaçış mekanizmaları, ortamın aşırı stresli hale gelip de iş verimini azaltması durumunda yapılmasına önceden karar verilmiş hareketlerdir. Mesela, kısa bir yürüyüş... * Kendinize yalnız kalabileceğiniz sessiz zamanlar oluşturun. Gün sonunda yarım saatlik sessiz, sakin bir zaman ayırmaya çalışın. * Gevşeme mekanizmaları geliştirin. Müzik dinlemek, okumak ve yürümek en yaygın olanlarıdır. Sizi en çok rahatlatan faaliyeti bulun ve onu alışkanlığa dönüştürün. Okuyucu mektubu Sevgi ve dostluk * Okuyucumuz Elif Ünlü, tüm okuyucularımızla paylaşmak üzere sevgi ve dostluk üzerine anlamlı dizeler göndermiş, kendisine çok teşekkür ediyoruz. .......... Dostları olmalı insanın, Aynen gemilerin limanları gibi Zaman zaman uğradığı Yükünü boşalttığı Dalgalar dininceye kadar yanında beklediği Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, Geri döneceğin günü bekleme umuduyla Bazen rüzgara o açmalı yelkenini Yanağına konan bir öpücüğün coşkusuyla Halatlarını çözmeli Seni çok, ama çok özlemeli Dostları olmalı insanın, Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen Düşünmediklerini düşündüren Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen Gerektiğinde senin için ateşi yutabilen Yolunu ısıtan ustan olmalı, Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini Sana vermeli soğuk bir kış gününde Üzerindeki tek gömleğini... (Hayal Köksal) .......... Her tür ilişki, avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan gevşekçe tutarsak; kum taneleri kaymaz, durur. Avucumuzu kapatıp sıkmaya başladığımız an, kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar. Bir kısmını tutmayı başarsanız da, çoğu akıp gider. İlişkiler de böyledir. Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. Ama diğer insanı çok bunaltırsanız, ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. Hayatta pek çok insanla karşılaşırsın, ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır. Başarılı olmak için öğrenmeyi bilin!.. Anadolu Üniversitesi (AÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Özer; bireylerin okul, iş ve sosyal hayatta gerekli bilgileri alıp başarılı olabilmeleri için öğrenmeyi öğrenmeleri gerektiğini söyledi. Özer, öğrenme kavramının, "bireyin öğrenmeyi kendisinin gerçekleştirmesine imkân veren nitelikleri kazanması" olarak nitelendirildiğini belirterek, yaşanan teknoloji ve toplumsal gelişimlerle katlanarak artan bilgileri öğrenmenin sürekli ve etkin kılınması gerektiğini kaydetti. Bireylerin hayatlarını başarılı bir biçimde sürdürebilmelerinde ve hayat kalitelerini artırmalarında öğrenme etkinliğinin önemli rol oynadığını anlatan Özer, şöyle konuştu: "Öğrenciler okullarda birçok dersin içeriğini, beceriyi ve duyusal özellikleri kazanmak zorunda. Öğrenmeyi öğrenmedeki temel amaç, birey olarak kendi öğrenme özelliklerini tanımak, öğrenmelerinin sorumluluğunu taşımak, neyi, nasıl, niçin öğreneceğini bilmektir." Zamanınızı verimli kullanın Plan yaparak, erken kalkarak, ayrıntılarla uğraşmayarak, önceliklere göre çalışarak ve kararlı olarak durdurulamayan zamanı daha iyi bir şekilde kullanmak mümkün. Uygulanacak basit yöntemlerde, durdurulamayan ve yavaşlatılamayan zamanı daha verimli bir şekilde kullanmak mümkün olabiliyor. Milli Prodüktivite Merkezi'nin (MPM) hazırladığı "Zamanı Verimli Kullanmak" broşüründe yer alan bilgilere göre, insanoğluna eşit olarak sunulan tek kaynak olan zamanın etken ve daha verimli kullanılabilmesi için, öncelikle "zaman yönetimi"nin öğrenilmesi gerekiyor. Başarılı bir zaman yönetiminin gerçekleşmesi için ise kişinin zihinsel hazır olma düzeyinin büyük önemi bulunuyor. Kişinin zihinsel hazır olma düzeyini "Kendine güvenme, başarma isteği, mücadele azmi, gerekli bilgilere sahip olma, uygulamada sürekliliğe inanma" gibi unsurlar belirliyor. Başarılı bir zaman yönetimi uygulamasının ancak kişinin kendi çabası ile mümkün olabileceğinin de unutulmaması gerekiyor. Nasıl başlanır? İnsanlar zamanın ancak yüzde 60'ına hükmedebiliyorlar, kişinin kontrolü dışındaki olaylar ise toplam zamanın yüzde 40'ını alıyor. Bu sebeple zamanın sadece hükmedilen yüzde 60'lık bölümü için zaman yönetimi uygulaması yapılabiliyor. İyi bir zaman yönetimi için başlangıçta uygulanması gereken bazı hususlar şöyle belirtiliyor: * Zamanın nerelere harcandığı belirlenmelidir. Yapılmış olan tüm işleri kaydedin. Bu sıkıcı ancak önemli etkinlik, zamanınızın nasıl harcandığı konusunda önemli ipuçları verecek ve bir sonraki aşamaya sizi hazırlayacaktır. * Kontrolünüz altındaki yüzde 60'lık zaman dilimini planlayın. Planlamayı mümkünse yıllık, aylık, haftalık ve günlük olarak, ama mutlaka yazılı olarak yapın. Böylece, kafanızdaki zaman planı unutulmaz, zihninizin meşguliyeti azaltılır, konsantrasyonunuz artar, tamamlanmayan işler unutulmaz, faaliyet arşiviniz olur. * İşlerinizi önem derecesine göre sıralayın. Bunu yaparken A, B, C Analizi'ne başvurun. A'lar üzerinde yoğunlaşın, B'leri mümkün olduğunca devredin ve C'leri atmanın yollarını arayın. * Tek bir işe yoğunlaşın ve işi bir kerede bitirin. "Bilmiyorum", "yardım istiyorum", "yanlış yaptım" diyebilin. Tasarruf ip uçları * Erken kalkın * Günlük giyeceklerinizi ve çantanızı akşamdan hazırlayın. * Sağlık problemlerinizi geciktirmeden çözün. * Kendinize randevu verin, bu saatleri sadece kendinize ayırın. * Seri hareket edin. * Kestirme ve alternatif yolları deneyin. * Önünüzdeki ilgisiz şeyleri kaldırın. * Ayrıntılarla uğraşmayın. * Yolda düşünün, zihinsel planlama yapın. * Hızlı ve etkili okumayı öğrenin. * Zihinsel gücünüzün verimliliğini artırın. * Davetsiz misafirlerin sizi meşgul etmelerine izin vermeyin. * Hata yapmayın, geçmişte yaptığınız hataları da tekrarlamayın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.