Yemek yemekteki temel amacımız beslenmek ve bedenimizi dinç tutmaktır. Ancak kimi zaman beslenmek için değil; rahatlama, eğlence, paylaşım, içimizdeki öfke duygusunu bastırma ya da üzüntümüzü giderme amacıyla yemek yeriz. Ailemiz, ekonomik şartlarımız, yöremiz yeme alışkanlıklarımıza yansır. Ne yediğimiz, ne miktarda ve ne sıklıkla yediğimiz dış faktörler tarafından kısmen belirlense de, içsel faktörlerin etkisi daha derin ve daha uzun sürelidir. Duygularınız, yaşadığınız toplumun fiziksel görünümle ilgili dile getirilen ya da getirilmeyen standartları, sizin bu standartlara karşı tutumunuz ve beklentileriniz, yemek yemenin sizin için bir problem haline gelip gelmeyeceğini etkiler. Yeme bozuklukları ya da yeme sorunları, sık kullanılan terimler olsalar da, bu davranışları anlatabilecek en uygun tanım "yemekle mücadele"dir. Kurban gençler Çoğumuz hayatımızda bir kere bile olsa yemek konusunda kendimizle ya da bir başkasıyla mücadele etmek durumunda kalmışızdır. Yeme davranışındaki bozulma daha çok 10-30 yaşları arasında görülmektedir. Memory Center'ın Uzman Çocuk Psikoloğu Hande Sinirlioğlu, çevreden gelen psikolojik etkilerin çocukları olumsuz yönlendirdiğini, anne ve babaların bu yanlış yönlendirmeler konusunda uyanık olmaları gerektiğini belirtiyor. Sinirlioğlu, gençlerdeki değişimlerle ilgili şu bilgileri vererek anne-babaları uyarıyor: "Günümüz toplumunda çocuklar ve ergenler, tüketime dayalı birçok sektörün hedef kitlesidir. Doğal olarak, hem gıda hem de güzellik endüstrisi bütün pazarlama imkanlarını bu gruplar için kullanmaktadır. Bir yandan marka haline gelmiş bol kalorili popüler fast-food zincirleri beslenme alışkanlıklarında dengesizliğe yol açmakta, diğer yandan kitle iletişim araçlarının güzelliği santimlik ölçülere indirgeyen anlayışı, sürekli olarak gençliği baskı altında bırakmaktadır. Vücut gelişiminin tamamlandığı bu dönemde, bunun ne kadar olumsuz yansımaları olacağı ortadadır. Yeme bozuklukları aşağıdaki özellikleri gösterebilir: Gençlik döneminde hayat bize çok belirsiz ve zorlayıcı gelebilir. Sanki pek çok konuda yeni beklentiler ve yükümlülükler altında kalacakmış gibi hissedebiliriz. Bu entellektüel boyutta, geleceğimizle ilgili kararlar alma ve önemli sınavlardan geçme şeklindedir. Duygusal boyut, ailemizden bağımsız bir birey olmayı ve ayrışmayı ve yeni yakın ilişkiler kurmayı içerir. Bazen hayatın akışını anlayıp kontrolü elimizde tutarak kendimiz için seçimler yapmak ve kararlar vermek kolay olmayabilir. Ancak yediklerimiz üzerinde kontrol sağlayabiliriz. Yediklerimizi kısıtlayarak, bedenimizi giderek daha az besinle ayakta kalmaya alıştırmak bize büyük bir tatmin duygusu verebilir. Başkalarının bizim ne kadar az yediğimizle ilgilenmelerine içimizden kızabilir ve daha fazla yememiz için gösterdikleri çabaya karşı koyabiliriz. Giderek kendimizi algılayışımız bozulur. Başkaları sağlığımızı tehdit edecek kadar zayıf olduğumuzu söylese de, kilomuzdaki en ufak artış bizi paniğe sokar, kendimizi "şişman" hissederiz. İyice zayıflamak için de ya kendimizi aç bırakır ya da çok az miktarda yeriz. Aşırı yeme dönemleri Kendimizi kötü hissettiğimiz zamanlarda bile, hayatla iyi başa çıkıyormuş, mutlu ve güvenliymiş gibi görünebiliriz. Fakat bazen kendimizden yeterince emin değilizdir ve bizden bekleneni yerine getiremeyeceğimizden korkarız. Sürekli onaylanmak ve kabul görmek isteriz. Yemek, bu ihtiyaçlarımızı karşılamak ve kendimizle ilgili belirsizlikleri gidermenin tek yolu gibi görülebilir. Çok fazla miktarda yiyeceği oldukça kısa bir sürede tükettiğimiz aşırı yeme dönemleri olur. Bu dönemde, kendimizi asla durduramayacağımıza ilişkin büyük bir korku yaşarız. Ancak, bütün bu yediklerimizden ve bundan dolayı duyduğumuz suçluluk duygusundan kurtulmak için kendimizi zorlayarak hatta bazı ilaçlar ile yediklerimizi çıkartma yoluna gidebiliriz. Kendimizi köşeye sıkışmış ya da tuzağa düşmüş gibi hissedebiliriz. Hatta bu durumla başa çıkabilmenin başka bir yolunu bulamadığımız için utanç duyarız. Diğer insanlardan uzaklaşırız ve giderek artan yalnızlığımız çekici ve sevilebilir olmadığımızı bize bir kez daha ispatlar. Duygularımızın ifadesi Yeme sorunları çoğunlukla, yediğimiz yiyecekler kadar kendimizle ilgili tutum ve duygularımızla bağlantılıdır. Yiyecekler ve yemek yemek, vücudu ayakta tutmak için beslenmekten çok daha fazla şey ifade eder. Neyi ifade ettiği ise geçmişimize ve kişisel tecrübelerimize bağlıdır. Yiyecekler ve yemek yemekle ilgili pek çok çağrışım geliştirmişizdir. Bu çağrışımların bazıları herkes için geçerlidir; bazılarıysa belli bir grup, bir aile ya da bir kişiye özeldir. Örneğin, hemen hemen herkes yiyecek sunmayı ve almayı sevmek, sevilmek, önemsemek ve önemsenmek ile eş tutar. Yemek ile kendini güvende hissetmek arasında bir bağ kurmak tek tek kişilere özgü bir durum değil, aksine tüm insanoğluna özgüdür. Yeme sorunları ortaya çıktığında, "Neden bu şekilde yiyoruz?" sorusuna cevap vermek kolay olmaz. ------ > Aşağıdakileri bir deneyin Eğer yeme alışkanlıklarınızdan memnun değilseniz, bunları çok kolay olmasa da değiştirebilirsiniz. Ama neden değiştirmeniz gerekiyor? Çünkü kazanamayacağınız bir yarışın içinde olmaktan yoruldunuz. Çünkü, kendinizle ilgili olumlu şeyler hissetmek istiyorsunuz. Nedenini kendiniz bulmalı ve kendiniz karar vermelisiniz. Yapabilirsiniz >> Kendinizi ödüllendirmek istediğinizde, seçeceğiniz ödül yiyecek yerine, sinemaya gitme, yeni bir CD, arkadaş ortamında sıcak bir sohbet olabilir. Yiyecek yerine zevk alarak yapacağınız başka bir şey bulmaya çalışın. >> Sürekli kendinizle ve dış görünüşünüzle meşgul olmayın. Çevrenizdeki insanlarla da ilgilenin. Yeni ilişkiler kurun. >> Aşırı yemek sizin için bir alışkanlık durumuna geldiyse, yavaş yavaş yiyin. Doyduğunuzu hissettiğinizde, yemeyi durdurun. Yemeğe oturmadan önce tabağınızı hazırlayın. Daha sonra tabağınıza yeniden yiyecek almayın. Her seferinde evinizin farklı bir odasında yemek yeyin. Alıştığınız yemek düzenini kırın. Yemek yerken kitap okumak ya da televizyon izlemekten kaçının. >> Kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerini düzenli olarak belli saatlerde yeyin. Gereksiz gıda alış verişinden kaçının. Uygun bir alış veriş listesi hazırlayın ve buna uyun. Evinizde meyve gibi sağlıklı gıda maddeleri saklayın. >> Artık hayatınızın kontrolünün elinizde olduğu ve istediğiniz yiyeceği istediğiniz ölçüde yemenin kendi iradenize bağlı olduğunun farkına varın. Beslenme konusunda bilgilenin ve günde 3 defa iyi dengelenmiş öğünler yeyin ya da günde 5 defa küçük porsiyonlarda yemek yeyin. >> Yiyecek tüketimi ve dış görünüşle ilgili toplumsal beklentileri bir kenara bırakın. Sağlığınız dış görünüşünüzden çok daha önemlidir. >> Çoğu zaman yeme sorunları ve bununla ilgili kaygılar, utanç ve güvensizlik duyguları tek başımıza başa çıkamayacağımız düzeyde olabilir. Arkadaşlarınızdan ya da bir uzmandan destek alabilirsiniz. Ne kadar erken yardıma başvurursanız kaygılarınız o kadar hızla azalacaktır. Kaynak : "Zararlı Yeme Davranışları" , Psk. Ilgın Gökler , Bilkent Üniversitesi