E-Ticaret Kanunu’ndaki çelişkiler ve yanlışlar!

Sesli Dinle
A -
A +

E-Ticaret yasası yeni yılda, yani 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek. Konu Anayasa Mahkemesi’nde. Şunu diyebilirim ki, bu yasa çelişkiler ve yanlışlarla dolu. "Gündemde çok konu varken, bu yazılır mı?" diyebilirsiniz. Ama e-Ticaret Kanunu milyonları ilgilendiren bir kanun. Bu konuya devam etmek lazım. 

 

E-Ticaret Kanunu’nu inceledikçe her gün yeni bir gariplik yeni bir çelişki tespit ediyorum ve açıkçası olanlara anlam veremiyorum!..

 

Kanun’un gerekçesinde “(…) Bu çerçevede, e-Ticaret'te haksız rekabetin ve tekelleşmenin önüne geçilerek pazara yeni aktörlerin girişinin kolaylaştırılması ve pazarın dengeli ve sağlıklı büyümesinin sağlanması amacıyla, ölçekler de dikkate alınarak elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcı ve elektronik ticaret hizmet sağlayıcılara yönelik düzenleme yapılmaktadır.”

 

Bu gerekçeye göre sektörde tekelleşme var ve devlet de Anayasa’nın 167. Maddesinde kendisine yüklenen görev çerçevesinde gereğini yapıyor gibi duruyor. Buna herhâlde kimsenin de itirazı olmaz... Ne var ki, daha önceki yazımda da detaylıca değindiğim üzere, bu sektörde tekelleşmekten bahsetmek imkânsızdır. Her gün yeni bir küresel devin yatırım açıklaması yaptığı, telekomünikasyon şirketlerinin bile pazar yerine doğru dönüştüğü yerde nasıl bir tekelleşme var, bunu anlamak mümkün değil!..

 

Gelelim başka bir çelişkiye. Yukarıdaki paragrafta amacın tekellerle mücadele olduğu belirtiliyor. İsmi lazım değil, emlak ilan pazarında (ev kiralamak için baktığımız meşhur internet sitesi) Rekabet Kurumu kararlarıyla da sabit olduğu üzere bir tekel var. Peki devletin amacı tekellerle mücadele etmekse e-Ticaret Kanunu’nda neden ilan hizmeti sunma yasağı var? Emlakçılar her gün ilan ücretlerinin fahiş olmasından, tek bir internet sitesine mahkûm edildiklerinden yakınıyorlar. Amacı tekelleri bitirmek olan kanunla tam tersi emlak ilan sektöründeki tekel korunuyor. Gerekçesiyle bu kadar çelişen başka bir kanun daha yoktur...

 

Bir başka çelişki de kendi markalı ürün satışı yasağı. Gene gerekçeden devam edelim. “Bazı elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların, diğer işletmelerin tedarikçileriyle çalışarak onların markalarına benzer ürünler ürettirdiği ve finansal gücünü kullanarak bu işletmeleri geri plana ittiği gözlenmektedir. Ayrıca aracı hizmet sağlayıcılar aracılık hizmeti sunduğu işletmelerin satışlarından elde ettiği verileri kullanarak kendi mallarını ön plana çıkarmakta ve bu malların satışının diğer işletmelerin aleyhine olacak şekilde artmasına neden olmaktadır... Bu hükümle elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıların aracılık hizmeti sunduğu elektronik ticaret hizmet sağlayıcıların satışlarından elde ettiği verileri, yine bu elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarla rekabet ederken kendine avantaj sağlayacak şekilde kullanmasının da önüne geçilmesi hedeflenmektedir.”

 

Aslında bold olarak işaretlediğim kısma yine kimsenin itirazı olmaz. Hatta yerinde bir düzenleme diyenler olacaktır. Gelgelelim veri kullanımı markayı tamamen kapatarak mı engellenecek? Bu kadar ölçüsüz bir düzenleme olmaz! Maalesef çelişkiler bununla da bitmiyor. Kanunda veri kullanımı engellemek için ayrı bir madde var. “Elektronik ticaret hizmet sağlayıcı ve alıcıdan elde ettiği verileri, yalnızca aracılık hizmetlerinin sunulması amacıyla kullanır ve aracılık hizmeti sunduğu elektronik ticaret pazar yerleri veya diğer elektronik ticaret ortamlarında elektronik ticaret hizmet sağlayıcılarla rekabet ederken kullanamaz.” Yani aslında amaçlananı yerine getirebilecek olan madde bu ama markayı kapatmak tercih ediliyor. Fıkra gibi gerçekten!..

 

Maalesef garabetler silsilesi bunlarla da sınırlı değil. Kendi markalı ürün satışı yasağında geleneksel perakendenin devlerine büyük bir imtiyaz tanınıyor. Eğer satışlarının yarısı perakendeden geliyorsa kendi markalı ürün satış yasağı bu şirketlere uygulanmıyor. Peki, amaç veri kullanımını, ürünlerin kopyalanmasını engellemekse, perakende şirketlerine neden bu imtiyaz veriliyor? Hani amaç küçük satıcıyı, esnafı korumaktı? Geleneksel perakendede faaliyet gösterip pazar yeri kuran şirketlere kanun yoluyla platformdaki satıcıların verisini kullanabilirsin, satıcıları sıralamalarda istediğin gibi gerilerde bırakabilirsin deniyor.

 

Bir markayı oluşturmak, bilinir hâle getirmek, insanlar tarafından tercih edilebilir kılmak hiç kolay değil, seneler süren emek ve milyonlarca lira yatırım yapmak gerekiyor. Fakat biz bu yatırımları bir gece Resmî Gazete’de yayınlanan kanunla çöpe atıyoruz. Bu ürünlerin üretilmesinde, depolanmasında, taşınmasında binlerce insan ekmek yiyor. İstihdam artsın istiyoruz, tam tersi kanunla istihdama ve yatırımlara darbe vuruyoruz...

 

Bakın bugünkü yazımda sadece iki maddeyi ele aldım. İki maddede birçok tutarsız, akla mantığa uymayan unsur tespit ettim. Geçen hafta Anayasa Mahkemesi’ne bir çağrıda bulunmuştum. Bugün bu çağrımı tekrarlamak istiyorum. Umarım daha büyük zararlar ortaya çıkmadan bir an evvel bu kanunun ilgili maddelerin iptali gündeme alınır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.