Efes'in seri boyunca Nicholas'tan başka dış skorer çıkaramaması yetersiz saha içi organizasyonuna eklenince arka arkaya maç kaybetmelerine neden olan ciddi bir skor sıkıntısı oluşturmuştu. Bu durumda çıkış yolu Efes uzunlarının skor eksikliğini kapatmaları ya da takım halinde çok iyi savunma yapıp Fenerbahçe Ülker'i düşük skorlarda tutmalarıydı. Sahaya çıkarken bunların hesabını yapıyorlar mıydı bilinmez, ancak yapsalar da bunların hepsi ilk üç maç için geçerli olabilirdi. Dünkü maç ise her türlü bilimsel kriterin dışındaydı ve Fenerbahçe'nin skorunu düşük tutmak mümkün değildi. Oyuncuların şampiyonluğa kilitlenmiş olmalarının ötesinde Abdi İpekçi'yi dolduran yaklaşık 15.000 Fenerbahçeli maçın başlamasıyla birlikte takımlarını öyle bir desteklediler ki sahadaki dizişilin, taktiğin, hesabın kitabın önemi kalmadı bir anda. Basketbol sahalarında uzun zamandır görmediğimiz kadar güçlü bir destekti bu ve tribünlerden aşağı yuvarlanan bir çığ gibi önündeki her şeyi süpürecek kapasitedeydi. Fenerbahçe oynamaktan ziyade kulakları sağır eden coşku seliyle kendini sahada sürüklenmeye bırakırken muazzam bir uğultu içersinde hiçbir şeyin duyulmadığı bir ortamda Efes Pilsen cephesinde iş oyuncuların yüreklerine kalmıştı. (2-11) Efesliler yine de kolay teslim olmadılar. Rasic'in saha içi organizasyonu biraz toparlamasıyla ikinci periyotta kısa süreli bir üstünlük dahi yakaladılar. (27-23) Ancak sonrasında uzun menzilli Fener füzelerinin sahneye çıkmasıyla fark birdenbire açıldı ve Efes rakibine bir daha yaklaşma imkanı bulamadı. Seriyi 4-0 kaybeden Efes Pilsen finalde kendisinden beklenildiği kadar varlık gösteremediyse de bu yıl Tadım Türkiye Kupası'nı kazanarak ve BEKO Basketbol Ligi'nde final oynayarak hedeflerinin bazılarına ulaştı. Şanssızlıkları 100. yılda şampiyonluğu yakalamak için kurulmuş çok güçlü bir Fenerbahçe kadrosunun onları birtakım sıkıntılar yaşadıkları bir sezonda yakalamasıydı. Seriyi 30 sayılık çok farklı bir galibiyetle açan Fenerbahçe Ülker, kendilerine şampiyonluğu getiren dünkü maçı da farklı kazanarak mükemmel bir kapanış yaptı. Maçtan sonraki seremonide kaşkollerde dalgalanan '%100 şampiyon' sloganı yıllardır biriken şampiyonluk özlemine güçlü ve kesin bir zaferle son verişlerini pek güzel simgeliyordu. İbrahim'in attığı 100. sayı salise farkıyla geçersiz sayılmasaydı şampiyonluğu 100. yılda 100 sayıyla kucaklayacaklardı. Abdi İpekçi'deki müthiş ortamda maçı tribünden izlemek bile son derece keyifliydi. Sahada oynayıp sonunda şampiyonluğa ulaşan Fenerbahçeli oyuncular için hayatları boyunca unutulmayacak bir tecrübe olmuştur mutlaka. FB için şampiyonluğa giden yolun pek de kolay olmadığını unutmamak gerekiyor. Ligde ve Avrupa'da çok sayıda kolay maç kaybedilmiş, takımın savunma yetersizliği ve paylaşım isteksizliği taraftarlara saç baş yoldurtmuştu bir dönem. Ancak sonuçta büyük zafere ulaşıldı. Başkan Aziz Yıldırım'ın vizyonu ve güçlü liderliği altında, uyumlu bir basketbol takımı oluşturacak seviyenin çok üzerinde bireysel yeteneği, Aydın Örs'ün tecrübeli yönetiminde aylar süren sabırlı bir çalışmayla harmanlanarak, birlikte oynamaya yönlendiren kapsamlı bir çabanın sonucunda, adım adım ulaşılan bir zaferdi bu... Şampiyon Fenerbahçe Ülker'i tebrik ediyoruz.