Emir Turam

F.Bah­çe Ül­ker ar­ka ar­ka­ya iki mağ­lu­bi­yet­ten son­ra bir bas­ket­bol zi­ya­fe­ti­ne dö­nü­şen maç­ta Te­le­kom'u de­vi­rin­ce, BE­KO Bas­ket­bol Li­gi'nde na­mağ­lup ta­kım kal­ma­dı, zir­ve­yi de Efes Pil­sen tes­lim al­dı.

Gi­ri­cek ile Se­mih'in dö­nü­şüy­le kad­ro­su­nu de­rin­leş­ti­ren F.Bah­çe Ül­ker çok iyi sa­vun­ma ya­pa­rak ve hü­cum­da da to­pu çok iyi pay­la­şa­rak üs­tün­lü­ğü­nü kı­sa sü­re­de ka­bul et­tir­di. Tem­po­lu oy­nu­yor­lar­dı, an­cak set hü­cu­mun­da pi­vot­la­rı­nı kul­lan­ma­yı unut­mu­yor­lar­dı. Her za­man­ki yük­sek yüz­de­li üç­lük­le­ri ata­ma­sa­lar da, den­ge­li ve doğ­ru oy­na­ya­rak far­kı çift ha­ne­li ra­kam­la­ra ka­dar aç­tı­lar.

BE­KO Bas­ket­bol Li­gi'nin 7. haf­ta­sın­da Türk Te­le­kom için de­ği­şen bir şey yok­tu; maç bo­yun­ca epey­ce zor­la­nıp (Te­le­kom uzun­la­rı po­ta al­tın­da da­ha et­ki­li ol­ma­lıy­dı) so­nun­da ka­zan­ma­ya de­vam et­ti­ler.

Za­man çok ça­buk ge­çi­yor, BE­KO Bas­ket­bol Li­gi'nin ilk haf­ta­sı oy­nan­mış bi­le. Olu­şan sı­ra­la­ma ke­sin bir de­ğer­len­dir­me­den he­nüz çok uzak kal­mak­ta el­bet.

F.Bah­çe Ül­ker bun­dan ön­ce­ki 10 ma­çı kap­sa­yan et­ki­le­yi­ci bir ga­li­bi­yet se­ri­si ge­ti­ri­yor­du kar­şı­laş­ma­ya. Bu sü­reç içe­ri­sin­de Efes'in iyi oy­na­dı­ğı maç­lar da ol­muş­tu ama hep­si­ni F.Bah­çe ka­zan­mış­tı. İki ta­kı­mın da po­ta al­tın­da ek­sik­le­ri var­dı, an­cak her açı­dan çe­tin bir mü­ca­de­le ol­ma­ya aday bir kar­şı­laş­may­dı.

Lig­de ilk dört ma­çı­nın üçü­nü kay­be­den Be­şik­taş, he­nüz is­te­di­ği per­for­man­sa ula­şa­bil­miş de­ğil­di ve ka­ğıt üze­rin­de fa­vo­ri F.Bah­çe Ül­ker'di bel­ki ama der­bi der­biy­di.

Uni­on Oly­mpi­a or­ta hal­li ama yi­ne de ha­fi­fe alı­na­ma­ya­cak bir Eu­ro­le­agu­e ta­kı­mıy­dı.

BE­KO Bas­ketbl Li­gi'nde haf­ta­nın so­nuç­la­rı­na ta­kım­la­rı­mı­zın Av­ru­pa'da­ki per­for­mans­la­rıy­la bir­lik­te bak­tı­ğı­mız­da yo­ğun me­sa­iler­le dal­ga­lı bir haf­ta­yı ge­ri­de bı­rak­tı­ğı­mı­zı gö­rü­yo­ruz. Bu dal­ga­lan­ma­la­rı da do­ğal ka­bul et­mek ge­re­ki­yor. Çün­kü ar­ka ar­ka­ya zor­lu maç­lar oy­na­ma­nın tem­po­su­na yıp­ra­tı­cı se­ya­hat­ler de ek­le­ni­yor.

BE­KO Bas­ket­bol Li­gi'nin büt­çe ve or­ga­ni­zas­yon açı­sın­dan nis­pe­ten mü­te­va­zi ta­kım­la­rın­dan bi­ri­si, Or­ta Ana­do­lu'nun sem­bol kent­le­rin­den bi­rin­de li­gin dev­le­rin­den bi­ri­ni ko­nuk edi­yor. Ta­ri­hi ve ma­ne­vi ge­le­ne­ği zen­gin ken­tin bas­ket­bol­se­ver­le­ri yıl­da an­cak bir ke­re ayak­la­rı­na ge­len bu yıl­dız­lar top­lu­lu­ğu­nu can­lı iz­le­me fır­sa­tı­nı ka­çır­ma­mış, tri­bün­le­ri tık­lım tık­lım dol­dur­muş­lar.

BE­KO Bas­ket­bol Li­gi'nin ön­de ge­len iki şam­pi­yon­luk ada­yı F.Bah­çe Ül­ker ile Efes Pil­sen'in 40 sa­yı cı­va­rın­da fark­lar­la maç ka­zan­dık­la­rı bir haf­ta­yı ge­ri­de bı­rak­tık.

An­tal­ya lig­de uzun bir geç­mi­şi ol­ma­ma­sı­na rağ­men Or­hun Ene yö­ne­ti­min­de ne­ler ya­pa­bi­le­ce­ği­ni ge­çen se­ne is­pat et­miş­ti. Oyun ku­ru­cu­la­rı Can Akın ile en iyi dış sko­rer­le­ri Er­sin Gör­kem'in sa­kat­lık­la­rı ta­kı­mın sü­ra­ti­ni ve sa­ha or­ga­ni­zas­yo­nu­nu is­ter is­te­mez et­ki­le­yin­ce G.Sa­ray'a an­cak kı­sa bir sü­re ka­fa tu­ta­bil­di­ler. Dou­hit'i po­ta al­tın­da da­ha iyi kul­la­na­bi­lir ve son pe­ri­yod­da fark açıl­dık­tan son­ra da­ha iyi şut se­çim­le­ri ya­pa­bi­lir­ler­di.

Efes için Ka­sun ve Shum­pert gi­bi iki yıl­dız oyun­cu­nun oy­na­ma­ma­sı de­za­van­taj­dı. Bir­kaç gün ön­ce Ban­vit'ten iki maç­lık sa­yı yi­yen tem­sil­ci­miz, bu­na rağ­men Eu­ro­le­agu­e açı­lış ma­çın­da o ka­dar et­ki­li sa­vun­ma yap­tı ki Par­ti­zan ilk 5 da­ki­ka­da sa­de­ce 2 sa­yı üre­te­bil­di; ne var ki ikin­ci 5 da­ki­ka­da da Efes sa­de­ce 3 sa­yı bu­lun­ca du­rum eşit­len­di.

Oyu­nu ge­niş bir ro­tas­yo­na ya­ya­rak bü­tün oyun­cu­la­rın­dan kat­kı sağ­la­yan F.Bah­çe Ül­ker, bir tür­lü or­ga­ni­ze ola­ma­yan (sa­de­ce 4 as­sist ya­pa­bil­di­ler) Ko­lej­li­ler'e fark­lı bir 'hoş gel­din' der­ken, dör­dün­cü pe­ri­yo­dun ba­şın­da far­kı 20 sa­yı­nın üze­ri­ne çı­ka­ran G.Sa­ray, Da­rüş­şa­fa­ka'yı ve yi­ne son pe­ri­yod­da far­ka gi­den Be­şik­taş da Ke­pez Be­le­di­ye­si'ni de­vi­re­rek BE­KO Bas­ket­bol Li­gi'ne iyi bi­rer baş­lan­gıç yap­tı­lar.

Geçen yıl bütün zamanların rekabet rekorlarını kıran çetin lig mücadelesini en yukarıda bitiren iki takımımız, Fenerbahçe Ülker ile Türk Telekom, aradan geçen birkaç aydan sonra ve belli ölçüde değişen kadrolarıyla Cumhurbaşkanlığı Kupası için yeniden karşı karşıya geldiler ve kapışmaya bıraktıkları yerden devam ettiler.

"En önce yere atlayan" tanımı Hidayet'e çok yakışıyor. Hidayet savunmaya büyük güç harcıyor, herkesten fazla paylaşıyor ve maç kazanmayı kendi istatistiklerinden öne koyarak, geçmişte onlarca sayı üretirken yapmadığı katkıyı yapıyor. Oyunun mücadele kategorilerine koyduğu emekle, diğer arkadaşlarının daha iyi oynamasını sağlıyor.

Atletik yapılı ve süratli Fransızlara karşı elimizde önemli bir fırsat vardı maç öncesinde... Onları yendiğimiz taktirde iki galibiyet önlerine geçecektik ve bizi tekrar yakalayıp grup birincisi olmaları oldukça zorlaşacaktı. Bunu onlar da bildikleri için, Kiev mağlubiyetinden sonra direkt İstanbul'a gelerek maçın üç gün öncesinden pusuya yatmışlardı.

6 maçlık eleme turu maratonunun ilk karşılaşmasıydı ve 2009 Avrupa şampiyonasını garantileyebilmek için grup birincisi olmak gerekiyordu. 4 farklı grubun ikincilerinden üç tanesi finallere gidecek, bir tanesi ümidini Ağustos ayındaki nihai turlara bırakacaktı.

Büyük Britanya'yı ikinci yarıdaki isabetli şutlarımızla geçtikten sonra farkı açmasak da sürekli önde götürdüğümüz ikinci maçımızda Portekiz'e de yenerek Efes Cup şampiyonluğu için Bosna'nın karşısına çıkmıştık.

Sinan'ın savunma gücü kattığı ilk beşimizle ve Oğuz'un sayılarıyla Litvanya karşısında iyi bir başlangıç yaptık; olimpiyat yolcusu onlar değil de bizdik sanki: 4-11.

Dün Macao Arena'da tavandan asılı büyükçe bir Türk Bayrağı dalgalanıyordu. Türk Milli Takımı sahadaydı ve Pekin Olimpiyatları'nın favorisi ABD ile oynuyordu...