F.Bahçe Ülker bundan önceki 10 maçı kapsayan etkileyici bir galibiyet serisi getiriyordu karşılaşmaya. Bu süreç içerisinde Efes'in iyi oynadığı maçlar da olmuştu ama hepsini F.Bahçe kazanmıştı. İki takımın da pota altında eksikleri vardı, ancak her açıdan çetin bir mücadele olmaya aday bir karşılaşmaydı. İlk dakikalarda F.Bahçe Ülker uygun atışı bulmak için çaba ve vakit harcarken ve bu sayede Efesli oyuncuları savunma yapmaya mahkum ederken, Efesliler ise topu çabucak getirip hemen potaya atıyorlardı adeta.. Bu sayede sarı-laciverttliler gayet olumlu bir atış yüzdesi yakalarken, Efes cephesinde özellikle Charles Smith epeyce boş attı. Bu dönemlerde maç hep başabaş gitti, çünkü iki takım da rakibinin sayı yollarını tıkamak için iyi hazırlanmıştı. Ancak dakikalar ilerledikçe top kayıplarında belirgin bir farklılık ortaya çıktı. Fazla top kaybeden F.Bahçe, bu kayıpların en azından bir kısmının Efes fastbreaklerine dönüşmesi üzerine ikinci periyodda sadece 9 sayı üretebildi. 10 sayı cıvarında geri düştükten sonra F.Bahçe'yi kendine getiren uzun bir sakatlık döneminden henüz dönüyor olsa da Ömer'in enerjisi ve skor üretimi oldu. Sarı-lacivertlilerin hamlesinin sonuca ulaşmasını ise Efes savunması önledi. Geçen yılın tümü de dahil olmak üzere epey bir süredir eleştiri alan Efes savunması dün akşam iş başındaydı ve rakibin sayı yollarını canla başla kapattı. Savunma ribauntlarını daha iyi alabilselerdi maçı daha rahat kazanabilirlerdi. F.Bahçe istediği skoru üretememesine rağmen yine de pes etmedi ve son dakikalara kadar oyunda kalmayı başardı. İkinci yarıda pivotlarını yeterince iyi kullanamamaları, kritik anlarda arka arkaya hatalar ve top kayıpları yaparak hücumlardan eli boş dönmeleri ve faul atışlarında çok düşük bir yüzdeyle oynamaları onları galibiyetten etti. Efes için çok önemli bir galibiyetti. Bazı rollerin henüz tam oturmamış olduğu lacivert-beyazlılarda toparlayıcı etki yapacağını düşünüyoruz.