26 yıl sonra

A -
A +

26 yıl sonra Eskiden dönemin anlayışı gereği bazı ülkeler; özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, altyapı milli takımlarında yaşı küçültülmüş birkaç oyuncu oynatır ve kısa vadeli başarılar peşinde koşarlardı. O yaş gruplarında, birkaç yaş büyük olmak, önemli bir fiziki gelişmişlik farkı getirdiğinden bu oyuncular, sahada dengeleri değiştirirlerdi hakikaten. 1977 yılında Avrupa Şampiyonası finallerine gidecek Yıldız Milli Takıma çağrıldığımda 16 yaşındaydım. Takımdaki diğer oyuncular karşısında özellikle genç kalıyordum, çünkü dönemin yöneticileri kantarın topuzunu kaçırmış ve bu yaş küçültme işini biraz abartmışlardı. Gerçek yaş sınırının 3-4 yaş üzerindeki oyunculardan oluşan o kadro, Fransa'da yenilmeden Avrupa Yıldızlar Şampiyonu oldu. Altın madalya alınmıştı, ancak arkasından da bu şekilde kazanılmış bir şampiyonluğun değeri ve "etik" konusunda bayağı tartışılmıştı. Derken değişen yönetim anlayışı ile bu uygulama da geride kaldı. Turgay Demirel ile daha gerçekçi stratejiler belirledik; Türkiye'de milli takımlarda herkes gerçek yaşıyla oynamaya başladı. 1977'deki suni başarının getirdiği zirve bir süre hayal olarak kaldı tabii, ancak basketbol giderek gelişti, üst yapıda 12 Dev Adam ile hedef büyütülürken altyapıda da doğru kararlarla gurur basamakları yavaş yavaş tırmanılmaya başlandı. Türk basketbolunun son 10 yıllık gelişim tablosu bu durumu pek güzel yansıtmakta. 27 Temmuz 2003 günü Yıldız Milli Takımımız İspanya'da büyük bir başarı göstererek final oynadı. Finale kadar hiç yenilmedik; Ersan'ın sakatlığı, yorgunluk ve diğer bazı faktörlerin birleşimiyle ilk yarı başa baş oynadığımız Yugoslavya karşısında üçüncü periyodda geri düştük ve gümüş madalyayı aldık. 26 yıl sonra gelen final bu sefer bütünüyle hak edilmişti, çünkü arkasında titiz bir çalışma ve uzun vadeli bir planlama vardı. Üstelik doğru kurulmuş, iki yıldır çok sayıda uluslararası maç oynayarak iyi hazırlanmış ve her açıdan bir sürü emek verilmiş takımımzdan daha çok başarı bekliyoruz, çünkü gelinen noktada İspanya, Litvanya, İtalya gibi basketbol devlerinden çok daha iyi olduğumuzu, Yugoslavya ile de başa baş oynadığımızı gördük. 1977 Türk basketbolu açısından çok gerilerde kaldı. Artık eskisi gibi kısa vadeli hedefler yerine uzun vadeli stratejiler üretiyoruz. Örneğin 2001 Büyükler Avrupa Şampiyonası hedeflenirken, çalışmalar 1995 yılında başlamıştı. İlgili nesil yıllar öncesinden itinayla hazırlanıp (çeşitli yaş gruplarında Avrupa üçüncülükleri, dünya altıncılıkları aslında başarının ön habercileriydi) sonunda 2001 yılında gümüş madalyaya ulaşıldı ve 12 Dev Adam sayesinde basketbol Türkiye'nin gündemine oturdu. Avrupa'nın zirvesine tesadüfen ulaşılmadı, arkasında yıllar süren çok ayrıntılı ve titiz bir çalışma saklıydı. Şimdi yeni bir nesil ile yeniden yola çıkıyoruz. Daha yolun başında iken, henüz yıldızlar kategorisinde final oynamamız gerçekten sevindirici, çünkü bu derece, bize daha gidilecek uzun bir yolda Türkiye adına kazanılabilecek çok kupa olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki 7 yılda yapılacak çok iş var, ancak verilecek emeklerin karşılığı da ona göre; bu sefer yine ülkemize alınmasına çalışılan 2010 Büyükler Dünya Şampiyonası'nda final oynamayı hedefliyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.