Daha salona gelirken giderek yoğunlaşan kalabalıklar Akatlar Spor Merkezinin içindeki ortamın habercisi gibiydi; Beşiktaş taraftarlarıyla silme dolu salonda Efes'i bu sezonun belki de en coşkulu atmosferlerinden biri bekliyordu. Efes'in işi kolay değildi, ama sadece rakibinin tribün avantajından değil. Uzun bir sezonun sonunda şampiyonluğa sadece bir maç uzaklıktayken, hele de 2-0 önde iseniz ve rakibinizin hedefe ulaşmak için sizi arka arkaya üç kere yenme mecburiyetinden oluşan yumuşak bir yastığa da sahipseniz, sahaya çıkıp basketbol oynamak hiç de kolay değildir. Nitekim oyunun başlamasıyla birlikte cansiperane mücadele eden siyah -beyazlılar sahada da üstünlük sağladılar. Fenerbahçe serisinde bir ara Mrsiç'i durdurmakta zorlanan Efes, savunmasının başına bu sefer El Amin bir kabus gibi çökmüştü adeta... Oyunun 15. dakikasında Beşiktaş 34-21öndeydi, ancak tabelada öne çıkan bir başka 21 vardı ki da El Amin'in ürettiği sayı toplamıydı. Bu kısa sürede neredeyse bir maçlık skor üreten Beşiktaş oyun kurucusu, Efes takımının skorunu tek başına eşitlemişti. Değil bir final maçında, güçleri yakın olmayan iki takım arasında dahi pek rastlanmayacak bu durum yazının başlığı olmayı hak edecek ilginçlikteydi: 34-21-21. Ne kadar sistemli çalıştığını bildiğimiz Efes'in, bu sıkıntısı alışıldık bir şey değildi. İlk yarı sonunda Efes'in 4 uzunu toplam 39 dakikada sadece 6 hava topu üretebilmişlerdi, ancak bunun nedeni hava topu alamamalarından ziyade siyah beyazlıların yüzdeli atışlarıydı. Varda ve Beşiktaş'ın diğer bazı kilit oyuncuları isabetli atışlarda El Amin'e eşlik edince 21 sayılık fark oluştu (51-30). Üçüncü periyodda herkes Efes'in toparlanmasını beklerken lacivert - beyazlıların geliştirdikleri bütün karşı hamleleri başarıyla göğüsleyen Beşiktaş etkinliğini daha da arttırdı. Bu dönemde Efes pivotlarını ikili, üçlü sıkıştırmalarla epeyce bunalttılar ve oyundaki insiyatifi tamamen ele geçirdiler. (64-41) Oyunda böylesine üstünlük sağlamak nasıl Beşiktaş camiasına yakışan bir performans idiyse, bu vaziyet karşısında oyunu bırakmayacak direnci gösterebilmek de Efes adına o kadar övgüye değerdi. Oyunun son on dakikasına girildiğinde pes etmek bir yana, savunmasını iyice sertleştiren lacivert - beyazlılar karşısında biraz yorgunluktan biraz da yakaladıkları bariz üstünlüğün verdiği rehavetten Beşiktaş'ın hücum ekinliği düştü. Kısa sürede hiç yemeden 17 sayı üreten Efes de şakaya gelir yanı olmadığını gösterircesine oyuna ortak oluverdi aniden (64-58). İlk üç periyoddaki Beşiktaş kenar yönetimi üstünlüğü de Efes'e geçmişti. Nefes kesen son dakikaların sonunda Beşiktaş her şeye rağmen avantajını korumayı başarıp maçı kazanarak seriyi 2-1'e getirdiyse de bitime 16 saniye kala iki sayıya düşen fark (73-71) sahadaki dengelerin nasıl değiştiğini gösteriyordu. Her yönüyle heyecan dolu bir mücadele oldu, dünkü maçı kaçıranlar var ise üç gün sonra devam edecek olan sezonun en iyi iki takımının kıyasıya kapışmasını mutlaka izlesinler...