"Abi, bir destek at bize..."

A -
A +

Başbakan Yardımcımız Sn. Mehmet Ali Şahin'in, Gençlik ve Spor Genel Müdürümüz Mehmet Atalay ile birlikte açılışını yaptığı önemli bir aktivite gerçekleştirildi bu hafta. GSGM tarafından Marketing Türkiye işbirliğiyle düzenlenen, "Türk Sporu Sponsoruyla Buluşuyor" fuarı ve seminerlerinde ülkemizde de giderek gelişen sponsorluk konsepti masaya yatırıldı. Spor sponsorluğu Sporun kitleleri birleştirme ve harekete geçirme gücü başka hiçbir alanda bulunmadığından dünyada ve ülkemizde tüm sponsorlukların başını çekiyor. (Türkiye'de son iki yılda gerçekleşen spor sponsorluğunun finansal hacmi yaklaşık 40 milyon YTL). Sporun kendine has özellikleri olan mücadele, takım ruhu, dayanıklılık ve fairplay gibi kavramlarla özdeşleşmek isteyen firmalar hedef kitleleriyle uyuşan alanlara giderek daha fazla yatırım yapıyorlar. Spor deyince işin içine duygu ve coşku giriyor ve sonrasında, özellikle milli takım sponsorluklarında başarıyı paylaşmanın onuru ve gururu... Spor sponsorlukları, taraftarlarla karşılıklı etkileşim içine girebilmek gibi tek taraflı medya yatırımlarına kıyasla çok daha verimli bir mecra sunuyor firmalara. İçeriye dönük olarak da önemli avantajlar sağlıyorlar sponsorlara. Şirketler çalışanlarını, müşterilerini daha iyi motive etme fırsatı yakalıyorlar ve firma aidiyeti artıyor. Nereden nereye? Başlangıçta dostlardan ya da tanıdık firmalardan destek kapma mücadelesiyle başladı sponsorluk faaliyetlerimiz: "Abi, sıkıntıdayız, ne olursun bir destek at bize..." O dönemin anlayışında her şey birilerini ikna edip para bulmaya endeksliydi. Paranın nereden, nasıl ne için geldiği önemli değildi. Para alındıktan sonra konu hemen unutuluyordu, bu nedenle firmalar içinse yatırımdan ziyade bir nevi bağış gibiydi sponsorluk. Bir süre sonra ikinci aşama geldi. İşin tadına varılmaya başlanmıştı artık ve kaynakları artırma yolunda planlar yapılıyordu. Sponsorluk ilişkilerinin tek taraflı değil, iki taraflı olduğu ve destek alan kurumun da firma için çaba göstermesi gerektiği keşfedildi. Sponsorluk firma için ticari bir yatırım gibiydi ve geri dönüşü de olmalıydı. Bugün ise gelişimin üçüncü aşamasına gelmiş durumdayız; başarılı sponsorluklar için tüm ayrıntıların belirlenmiş olduğu kapsamlı anlaşmalar yapmaya başladık. Firma kimliğinin, ürünlerin, karakterlerin ve hedef kitlelerin uyuşması gerektiği anlaşıldı, ayrıntılar üzerinde çalışıldı, kriz yönetimi vb. konuların önemi fark edildi ve uygulandı. Böylece ülkemiz sponsorluk faaliyetleri çeşitlendi ve gelişti. Kulüplerimiz, "kimden ne kadar para alabilirim" yerine, "hangi projeyi kiminle birlikte en iyi nasıl yapabilirim" sorusuna cevap arıyorlar artık. Firmalar ise kendilerine geri dönüşü hassasiyetle takip ediyorlar, 1 koyup en az 2 ya da 3 geri dönüş gördükleri projelere yöneliyorlar. Sponsorluk süreleri de giderek uzuyor. Fortis'in Anderlecht ile 26 yıldır sürdürdüğü işbirliği tutarlılığın bayraktarlığını yapıyor. Bir yandan sponsorluk süresinin uzaması ve kavramların pekişmesiyle 'getiri'nin nasıl artabileceğini gösterirken ve aynı zamanda iki tarafın da ortağını korumak ve aldığı katma değeri arttırmak için sürekli çaba göstermesi gereğinin de iyi bir örneğini oluşturuyor. Firmalar ne arıyor? Spor sponsorluğu faaliyetlerinin toplam geri dönüşü farklı alanlara yayıldığı için matematiksel olarak tam ölçümlenemiyor, ancak "kârlı ve getirisi sürekli artıyor" diyor fuara katılan firmalar, "inanıyoruz, güveniyoruz, ve sektör her yıl büyüyor..." Doğrudan tanıtımın yanında dolaylı geri dönüşler de söz konusu; spor sponsorluğu ülkeye ve topluma önemli katkı yapma fırsatı sağlıyor. Firma hedeflerinin başında medyada yer almak, seslerini duyurmak, firma ve ürün bilinilirliğini, satışları ve pazar payını artırmak, firma imajının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi geliyor. Bu hedeflere ulaşmak için uluslararası boyut da dahil olmak üzere bir sürü aktivite planlanıyor. Sanki her şey kitlelere ulaşmak için düzenleniyor ve dünyamız kocaman bir 'gösteri sahnesi'ne dönüşüyor adeta. İşin o kısmı başka bir yazının konusu olabilir. Sponsorunuz bol olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.