Beşiktaş ağır bastı

A -
A +

Türkiye Basketbol Ligi'nin iki güzide takımı, FIBA Avrupa Ligi'nin de iki favori takımı olarak Dörtlü Final mücadelesindeydi. Çok sayıda katkı yapabilecek derin kadrolu Beşiktaş, sakatlıklarla eksilen Fenerbahçe'ye karşı ağır basmasına rağmen ilk maçı kaybetmiş, kendi sahasındaki rövanşı almak için pusuya yatmıştı. Akatlar Spor Salonu'nu ağzına kadar dolduran kalabalık seyirci gerçekten dinamik bir ortam oluşturmuştu. Basketbolumuzun yükselen potansiyeli sahaya ve tribünlere tüm boyutlarıyla yansımaktaydı. Bir de küfürler olmasa! Küfür konusuna anons, kampanya falan da etki etmiyor anlaşılan... Dünkü maçı iki farklı bölüme ayırarak analiz etmenin uygun olacağını düşünüyoruz, çünkü Fenerbahçe'nin oyunu kontrol ettiği oyunun ilk üçte ikilik bölümü ve Beşiktaş'ın hamle yapıp farkı açtığı son 15 dakika adeta iki ayrı maç gibiydi. İyi konsantre olan Fenerbahçe, maça çok iyi başladı. Beşiktaş ise üzerindeki kazanma baskısından olacak, tutuktu. Galibiyeti kolaylaştırmak için bir an önce fark yakalamaları gerekiyordu, ancak bir iki cılız hamle dışında bunu uzun süre yapamadılar. Fenerbahçe bu dönemde çok disiplinli oynadı. Sıkıştığı zamanlarda bilinen silahı alan savunmasını kullanarak Beşiktaş'ın hızını kesti. Ve en önemlisi farkın açılmasına izin vermedi. Dakikalar ilerledikçe siyah beyazlıların üzerindeki baskının artacağını biliyor ve bunu bekliyorlardı. Bu dönem boyunca Aydın Örs takımını - ve oyunu - çok iyi kontrol etti. 25. dakikada 42-48 önde ve avantajlı konumdaydılar. Ancak bundan sonrası tamamen farklı gelişti. Atılan patlayıcılarla birkaç kere kesilen oyunun tansiyonu iyice yükselmiş ve sinirlerini kontrol edenin avantaj sağlayacağı iyice belirginleşmişken Beşiktaş'ın hamlesi geldi. (Burada bir parantez açıp güvenlik güçlerini patlayıcı madde konusuna mutlaka çözüm bulmaya davet ediyoruz) Organize bir takım hamlesinden ziyade bireysel bir direnişti bu; geniş yüreği ve yeteneğiyle oyuna adeta el koyan Haluk, isabetli üçlüklerle sarı lacivetlilerin alan savunmasını yıkan oyuncu oldu. Arkadaşları da ona eşlik ettiler. Bu dönemde iki takım arasındaki şut isabeti farkının açıkça gösterdiği gibi Fenerbahçe, hücum disiplinini de kaybetti. Soğukkanlı oynayan, düşünen Fenerbahçe'den eser kalmamıştı sanki, kullanılan acele atışlar arka arkaya potadan dönünce fark bir anda açıldı. Farkın açılmasında büyük pay sahibi Ellis'in zamansız dışarı alınması Beşiktaş'a pahalıya mal olabilirdi, siyah beyazlıların durakladıkları en son bölümde Mrsiç'in de oyunda olmamasıyla birlikte Fenerbahçe'nin etkili bir karşı atak yapamaması Beşiktaş'ın şansı oldu. Aydın Örs'ün savunmadaki etkisizliğinden ya da hücumdaki acele atışlarından - belki de her ikisinden - dolayı Mrsiç'i kenara aldığını düşünüyoruz. Bir süre sonra da üçüncü maçı düşünerek genç oyuncularını sahaya sürdü zaten. Abdi İpekçi'de oynanacak üçüncü ve tayin edici maçın sonucunu teknik yönetimlerin belirleyeceğini düşünüyoruz. İhsan Bayülken takımını gerektiği gibi hazırlayabilir ve avantajlarını sahaya yansıtabilirse, bu farklı sonucun verdiği moralle Dörtlü Final'in kapısını açabilir. Öte yandan Aydın Örs, dünkü maçın ilk 25 dakikasındaki iyi savunmayı, kontrollü oyunu maçın geneline yayabilirse, seyirci avantajını da kullanan Fenerbahçe ipi göğüsleyebilir. Her halikarda kıran kırana bir maç olacaktır, sakın kaçırmayın...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.