Play-off yaklaştıkça ligde rekabet kızışıyor. Savunmaların sertleşmesi skorları düşürüyor, ancak mücadele düzeyi üst seviyelerde dolaşıyor ve kıyasıya bir rekabet içine giren takımlarımız basketbolseverlere heyecanlı karşılaşmalar izlettiriyorlar. Bu hafta oynanan karşılaşmalar ve özellikle Fenerbahçe'nin kaybetmesi sıralamadaki ilk beş takımı diğerlerine göre öne çıkardı. Avrupa Ligi'nde son anda yaptığı hamle ile ilk 16'ya kalan Ülker, P.Karşıyaka'yı zorlanmadan yenerek yoluna devam etti. Kendi salonuna ve geçerli bir gelir sağlama potansiyeline sahip kırmızı-yeşilliler bu potansiyeli henüz yeterince kullanamıyor ve idari sorunlar takımı bocalatmaya devam ediyor. İzmir ekibinin skoreri Bergersen'i iyi kontrol eden Ülkerliler, maçın ilerleyen bölümlerinde arayı kapatmak için risk alan Karşıyaka'nın düşen atış yüzdesinde yararlanarak farklı galibiyete ulaştılar. Tab Baldwin yönetimindeki Banvit'in oynadığı takım oyunu lige renk katmaya devam ediyor, bu hafta da Efes'i sonuna kadar zorladılar. Takımı zor anlardan çekip çıkaracak kapasitede bir yıldızları olsa galibiyet sayıları daha fazla olurdu şüphesiz. Savunma savaşı halinde geçen düşük skorlu karşılaşmada çekişme son haddindeydi, öyle ki Can'ın boş üçlüğü girseydi uzatmaya dahi gidebilirdi. Maçın başında Kaya'nın, arkasından Popovic'in sakatlanması talihsizlikti, ancak Efes'in buna rağmen kazanmayı bilmesi önemliydi. Popovic'in yokluğunda Ender sahneye çıkarak takımını zor maçtan çekip çıkardı. Mersin B.Bel. - Beşiktaş Cola Turka karşılaşması beklenildiği gibi çok zorlu geçti. Mersin ekibinin kazanma azmi kağıt üzerinde daha ağır basan siyah- beyazlıları sonuna kadar zorlarken, istenmeyen tribün taşkınlıkları da yaşandı. Beşiktaş bu zor sınavdan galip çıkmayı başarırken, Kerem'in artık istikrarlı bir çizgiye oturan iyi oyunu ve Wright'in 29 sayılık performansı tayin edici oldu. Hücum kapasitesi kendisinden fazla Telekom karşısında Darüşşafaka'nın kozu sert savunmalarıydı. Kendisine güvenen ve savunma direnci açısından rakibinden epey geride kalan Ankara ekibi maçı zor da olsa -tek sayıyla- kazandı. Telekom'da Dudley her zamanki gibi pota altında önemli katkı yaparken Adem'in iyi oyunu sonuca etki etti. Bu arada Gibbs'in sakatlanıp çıkmasının Daçka'yı belki de olası bir galibiyetten ettiğini vurgulamak gerekiyor. Her hafta son saniye üçlüğüyle kazanmak mümkün olmuyor; mücadele alanlarında da etkili olmak gerekiyor. Savunmada bir türlü sonuç alıcı bir çizgiye gelemeyen Fenerbahçe (Wilson'dan sadece ikinci yarıda 22 sayı yediler) çıkışını sürdüren Tuborg'a İstanbul'da yenildi. Bizim de 80'li yıllarda formasını giydiğimiz Evansville Üniversitesi'nden mezun Wilson maçın kritik anlarında Tuborg'u adeta tek başına sırtladı. Son 7 maçında 6. galibiyetini alan ve ligde alt sıralardan tamamen sıyrılan Tuborg'da Çetin Yılmaz liderliğinde gerçekten etkili bir değişim yaşanıyor. Beykoz ilk yarıda yendiği Galatasaray'ı bir kere daha yenmeyi başardı, hem de oyun kurucuları Dobie'nin sakatlığına rağmen. Oyuna sonradan giren ve son periyodda mükemmel oynayan Dobie, bugüne kadarki en iyi oyunu oynayan Craven ve pota altında sarı-kırmızlı pivotlara tek başına karşı koyan Banev galibiyetin yıldızları oldular. Galatasaray'ın bütçesinin Beykoz'a kıyasla büyüklüğü ya da kadrosuna doğru dürüst giremeyen Serhat ve Valentin gibi oyuncuların Beykoz'da hiç kuşkusuz banko oynayacağı gibi kriterler düşünüldüğünde galibiyetin önemi ve Behçet Üner'in başarısı ortaya çıkıyor. İkinci periyodda alan savunmasıyla yakaladığı üstünlüğü (35-22) sürdüremeyen Büyük Kolej, ilerleyen dakikalarda rastgele hücum etmeye başlayınca oyundan düştü ve Tekelspor'a boyun eğdi. Bu galibiyetle gözünü üst sıralara diken Tekel'de Reese sayı üretimini omuzlarken şütör Videnov etkili değildi. TBL'den düşmeme mücadelesi veren Erdemirspor, son sıradaki İTÜ'yü yenerek galibiyet sayısını 4'e çıkardı. Beykoz'un kazanmasıyla işi zorlaşan Karadeniz ekibinin kapasitesi kısıtlı 'Teknik' karşısında 58 sayıda kalması skor sıkıntısı işaretiydi.