Cimbom seyircisi basketbola döndü

A -
A +

G.Saray'ın birkaç yıldır ortalarda görünmeyen seyircisi pazar günü Efes maçında ortaya çıktı ve güzel bir basketbol ortamının mimarı oldular. Takımın iddialı olması seyirciyi de çekiyor doğal olarak; onlara F.Bahçe ve Beşiktaş seyircisinin de eklenmesi Türk Basketbolu'nun atak yapmak için aradığı itici gücü oluşturabilir. Sahada ise Efes beklenenin üzerinde bir farkla - 26 sayı - kazandı. Üstünlükleri pivot performansında yoğunlaşmakla birlikte G.Saray'ın neredeyse üç misline ulaşan (28-10) asist sayılarında açıkça görüldüğü gibi oyun organizasyonunun geneline yayılmıştı. Dış oyunu iyi oynayan, alan savunmalarına karşı isabetli şutlarla maçlar kazanan G.Saray'ın işler iyi giderken göze batmayan iki yumuşak karnı olduğuna daha önce değinmiştik: Muratcan ve Yiğit haricinde iyi savunma yapılmaması ve pivot performansının istikrarsız oluşu. G.Saray'ın iyi takımları yenmesi zirveyi gerçekten zorlaması için bu iki konuya eğilmesi gerekiyor. Sıkıntılı bir dönem geçiren iki takımın karşılaşmasında Beşiktaş'ı sahasında ağırlayan F.Bahçe'nin işinin kolay olmadığı düşünülüyordu. Ancak Beşiktaş'ın ne geçen yıldan beri bir arada oynayan oturmuş kadrosu, ne kariyerli yeni yabancısı, ne Faruk'un üçlükleri para etmedi ve özellikle oyunun hücum tarafını oturtan sarı-lacivertliler maçı kazanıverdiler. Mark Dickel hakikaten iyi bir oyuncu, hem kendisi takımına önemli katkı yapıyor, hem de çevresindekileri yüceltiyor. Türk Telekom ligin yenilgisiz tek takımı Ülker'i oyunun en başı hariç zorlayamadı. Derin kadrosuyla, değişik silahlarıyla, savunma anlayışıyla zirveye iyice yerleşen Ülker'i yenmek için iyi bir pota altı performansı ve sağlam bir oyu planı gerekiyor; Telekom ikisine de sahip değildi. Pota altında mücadele edebilecek belki de tek oyuncuları olan Umut Yenice'den de yeterince faydalanamadılar. Haftanın en zevkli karşılaşmalarından biri Karşıyaka-Darüşşafaka maçıydı, karşılıklı hızlı hücumlar ve estetik smaçlar Bursa seyircisine gerçekten keyifli bir maç izletti. İzmir ekibinin cezası yüzünden maçın Bursa'da oynanması zor günler yaşayan Darüşşafaka için bir şanstı, ancak iki kritik mevki olan oyun kurucu ve pivot pozisyonlarındaki sıkıntıları önemli bölümünü önde götürdükleri maçı kazanmalarına izin vermedi. Ligin en etkili yabancı 'trio'larından birine sahip olan Karşıyakalılar maç genelinde %50 isabetle üçlük atabilen bir oyuncunun getirdiği rahatlık içerisinde (Jefferson 7/14 üçlük ile toplam 38 sayı attı) basketbolu epeyce basitleştirmiş durumdalar. Jefferson kazanmaya yetecek kadar atarsa kazanıyorlar, atamazsa veya savunma tarafından durdurulursa kaybediyorlar. Son haftaların flaş takımı 'yüzde yüz yerli' Büyük Kolej, Oyak Renault'a nefesleri kesen bir mücadelenin sonunda uzatmada boyun eğdi. Bursa ekibinde ligin rebound krallığı sıralamasında 4. sırada bulunan (ilk onda başka Türk oyuncu yok) Rasim'in 19 sayı, 19 reboundluk performansı etkileyiciydi ve galibi belirleyen milimetrik nüanslar içerisinde tayin edici oldu. Büyük Kolej için kritik son bölümlerde performansını biraz olsun artırmanın yolu ilk beş oyuncularını maç içerisinde biraz daha fazla dinlendirmekten geçebilir. 84 sayı üreten TED Kolejliler'i daha fazlasını atarak Ankara'da deviren Tekel grafiğini yükseltemeye devam ediyor. Sankes'i pota altında daha iyi kullanmaya başladılar; savunmada da yardımlaşmaya dayanan geçerli bir sistem oturtabildikleri taktirde yedikleri sayı da azalacaktır. Alt sıralardan kurtulmaya çalışan iki takımın kıyasıya mücadelesi ev sahibi İTÜ'nün galibiyetiyle sonuçlandı. Yeniden oynamaya başlayan Orhun'a "Hoş Geldin" diyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.